Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ L ] / Like a date

Like a date перевод на турецкий

1,256 параллельный перевод
It sounds like a date. But it's not.
Görünüşü öyle ama aslında değil.
Would you like a date tonight?
Bu gece mi istersiniz?
- It doesn't feel like a date.
- Bana pek öyle gelmiyor.
Like a date.
Bir çıkma gibi.
It was like a date in real time.
Gerçek hayatta bir çıkma gibiydi.
He did want it to feel very much like a date... and it was very long at first... and we just had to kind of live with it for a while.
Daha çok bir çıkma gibi hissettirmek istedi... ve başlangıçta bu çok uzundu... ve bir süre bununla yaşamak zorundaydık.
That sounds like a date.
Bu bir randevu gibi duruyor.
Not like a date or anything.
Çıkma falan gibi değil.
Like a...? Like a date?
Yani buluşup dışarı çıkmak gibi, öyle mi?
You mean like a date?
Yani randevu gibi mi diyorsun?
Well, it sounded like a date.
Flört gibi geldi de.
So it looks like a date and it sounds like a date...
Flört gibi görünüyordu, flörtmüş gibi konuştun...
So for me, I would like a date with JLo, of course.
Neyse. Ben de Jennifer Lopez ile bir randevu istiyorum.
Sounds like a man-date.
Erkek erkeğe randevu gibi duruyor.
For astronomers like me this is a bigger problem even than... I don't know say, getting a date, which is difficult for the geeky people.
Benim gibi astronomlar için bu şeyden bile daha büyük bir sorun... flört bulmaktan ki bu inekler için gerçekten çok zor.
Well, it's not like we had a date or anything.
Zaten, randevulaşmamıştık,
I'd like to get to know you, it's not gonna happen on a play date.
Charlie seni gerçekten yakından tanımak istiyorum.
Not like as a date or anything.
Bir randevu yada başka bir şey gibi değil.
Almost like we're on a date, isn't it, Morales?
Aynı randevuda gibiyiz değil mi Morales?
"I feel like a young man in love on his first date."
" İlk randevusunda aşık olan genç birisi gibi hissediyorum.
- Well, it's not a blind date if you know what they look like.
- Tanımadığın değil yani neye benzediğini biliyorsan.
Cut to the present, and I feel like I'm running a nursery with somebody I used to date, you know.
Bugüne gelirsek, zamanında çıktığım biriyle.. .. bir kreş işletiyormuşum gibi geliyor.
like they're on a date.
İyi misin?
- You mean like on a date? - Yeah.
Sen bin.
Cos women like to get they husbands together that don't even know each other, and have like a grown man play date.
"Eğer acele edersen, bütün gece sevişmeyebiliriz." Evli insanlardan nefret ediyorum.
It's like setting up a blind date.
Görücü usulü gibi.
Who would want to date a mean guy like Nobuyuki?
Nobuyuki gibi cimri bir herifle kim çıkmak ister ki?
As Harmony put it why else would a chick who comes to spend three nights in a jail cell dress like it's her first date?
Harmony, "üç gece hapishanede kalacak olan bir kadın neden sanki ilk randevusuna geliyormuş gibi giyinsin" diyor.
So you'd date a girl like me?
Yani benim gibi bir kızla çıkar mıydın?
A date gives you a chance to make them feel like you're part of their lives.
Bir tarih Sen hayatlarının bir parçası gibi onları hissettirmek için bir şans verir.
It's like a meet and greet. A blind date. Fifteen minutes.
Tanışma toplantısı. 15 dakika.
That's what I like to call dinner when I have no idea whether it's a date or not!
Bak, Bette aradı ve o olmasa da poker oynayabileceğimizi... söyledi. Ne hoş değil mi yemeğe çıkıyoruz ve ben hala bu bir randevu mu bilmiyorum!
I would like to ask you out... on a date.
Sana çıkma... teklif ediyorum.
Okay. Now like a young guy on his first date.
Tamam şimdi de, ilk randevusuna çıkan bir genç.
I'd like to... bring a date to the club tonight.
Bu gece klübe... Birisini getirmek istiyorum.
It'll be like our first date as a couple.
Bir çift olarak ilk defa buluşmak gibi olur.
Looks like we got a little ambu-date.
Sanırım küçük bir ambudevumuz var.
You know, homer, edna was bugging me and bugging me to set a date, and I picked one that seemed far away, and it zoomed up like a june bug flying at my windshield.
Biliyormusun, Homer, Edna randevu ayarlamak için beni dürtüklüyordu, öylesine bir bakmıştım, ve o biranda yakınlaştı.
Clark... would you like to go out on a date with me?
Clark benimle çıkmak ister misin?
Well, since she's having a baby, I thought I'd take her to a place that kids and girls like, so I figured I'd start the date off at an amusement park and we'd go on a ride on the "lightning whip". I'm gonna take her horseback riding up to this overlook, and then we're gonna get cozy and drink a little Bingo-Bango.
şey, o bir bebek taşıdığından beri, onu kızların ve çocukların seveceği bir yere götürmeyi düşünüyordum, o yüzden randevuya lunaparkla başlamanın iyi olacağını düşündüm ve "Yıldırım kırbacı" na binebiliriz diye onu ata binmeye götüreceğim, ve sonra biz daha samimi olacağız
Maybe I should blow off my date and go out with a guy like you.
Belki de randevumu ekip, senin gibi bir çocukla çıkmalıyım.
No, but we make a date I don't feel like I have to charge by the hour.
Hayır, ama randevulaşırsak saat başı ücret alıyormuş gibi hissetmem.
Is this what it's like to date a woman?
- Bir kadınla çıkmak böyle mi?
It's been an honour knowing someone who's gone on a fancy date like you have.
Senin gibi harika bir randevuya çıkan birini tanımak benim için onur oldu.
- "Like I would really date a schoolteacher."
- "Bir öğretmenle çıkacağım."
At midnight, like it's a date.
Gece yarısında, randevu gibi.
Oh, what's it like to date a warlock?
Erkek büyücüyle çıkmak nasıl bir şey?
I'm gonna look around and find a boy like you to date my daughter, Laurie, pretty soon.
Yakında kızım Laurie için senin gibi bir oğlan arayıp bulacağım.
Seriously, you're eating like you got a date with the electric chair.
Cidden, yemektesiniz ama elektrikli sandalyeye gidecekmiş gibi bir haliniz var.
- I feel like I'm on a date.
Flört ediyormuş gibi hissediyorum.
- You mean like a day date?
- Gündüz randevusu gibi mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]