Message one перевод на турецкий
889 параллельный перевод
And there's one more message that I want you to relay to him. I'm working hard to find the necklace... so I hope that he's not the one to find it.
Artık ben araştırmaya başlayacağım için artık o araştırmaz umarım.
Um, Hee Joo... I mean, Han Na says there's one last message that she'd like for me to pass along.
Hee Joo, hayır Han Na'nın sana söylemek istediği şeyler varmış.
All those spirits were left roaming this earth without any power of their own... so I promised each and every one of them that I'd relay their message along... once I went back to the living.
Kendi istekleri dışında bu dünyadan ayrılan ruhların her birine hayata dönünce mesajlarını ileteceğime dair söz verdim.
You have one new message.
Bir yeni mesajınız var.
On one night, in his prison in Louvain, Fantômas receive a light message with secret code used by the band notifying him of organized plan for his escape.
Bir gece Louvain hapishanesindeki hücresinde, Fantomas'a çetesi tarafından ışıkla şifreli bir mesaj gönderilir. Mesaj ona kaçış için hazırlanmış planı anlatmaktadır.
You're the only one that's never laughed at my message.
Mesajıma asla gülmeyen tek kişisin.
The check has already had to make message that is one and a quarter hours
Arabacınız mesajı bir saat onbeş dakika önce iletmiş olmalı.
One message, two addresses. Send it right off.
tek mesaj, iki adrese de gönderilecek.
Give me one minute and you shall have the message.
Bana bir dakika verirseniz mesajı ortaya çıkarabilirim.
The message says that only one of the two of us is to go the Café du Commerce.
Mesaja göre, sadece birimiz Café du Commerce'e gidecekmiş.
Oh. Ten to one there's a message in there somewhere.
Bire on bahse girerim, orada bir yerlerde bir mesaj var.
Try to deduce the message from the one third that we have.
Elimizdeki üçüncü kutudan iletiyi çıkarsamağa çalışacağım.
Because the message was obviously too long to be conveyed by any one variation.
Çünkü iletinin bir tek varyasyonla aktarılamayacak kadar uzun olduğu anlaşılıyor.
Oh, one of the message kids. Just a story won't do.
Sıradan hikaye iyi değil demek.
No one can counterfeit its message.
Kimse bunun içinde mesaj olduğunu anlamaz.
I want you to send a message, not give me one.
Senden bu mesaj göndermeni istiyorum, almak değil.
The moment he arrived here, he sent me a message just with one word... "Come."
Buraya vardığında bana bir mesaj göndermişti,... tek kelimelik bir mesaj ;
Do you have a message for one of us?
İçimizden birine mesajın var mı?
Even if the messenger had been captured, no one would have guessed that there was a message hidden under the wax.
Eğer mesajı getiren yakalansa bile kimse mumun altına bir mesaj saklanmış olduğunu fark edemezdi.
obviously, one message means something to one group... ... and another means something to another group.
Bir grup için farklı bir mesaj başka bir grup için farklı bir mesaj.
I got your message, old one.
Mesajı aldım, ihtiyar.
Admiral Barnswell was the only one who sent in a "no bet" message.
Sadece Amiral Barnswell "bahse yokum" mesajı gönderdi.
He said If they agree to supply food for them, then one of us must take a message outside the city.
Eğer onlar için besin sağlamayı kabul ederlerse, içimizden biri şehrin dışına mesaj götürmeli.
There's only one message.
Sadece bir mesaj var.
I mean... either a message was received... lt was one of two things.
bence... ya bir mesaj alındı veya iki şeyden birisi olabilir.
No one else could have known the combination, or the message.
Mesajı veya şifreyi kimse bilmiyordu.
Are you creating that message, or are you blocking one that's coming in?
O mesajı yaratıyor musun, yoksa gelmesini mi engelliyorsun?
One of you is supposed to be a secret agent Carrying a coded message for a foreign power.
İçinizden biri, yabancı kuvvetlere şifreli mesaj taşıyan bir gizli ajan.
Tell them to expect a priority-one message from me.
Bir kanal aç. Benden, 1. derece öncelikli mesaj beklemelerini söyle.
Red 2 message in one minute, Starfleet Command.
Bir dakika içinde Kırmızı 2 mesajı, Kaptan. Yıldız üssü komutasından.
And this man is Scott, the one I sent you the message about.
Ve bu adam da Scott, hakkında sana mesaj gönderdiğim kişi.
Which one of you jokers told the system to display this message?
Aranızdaki hangi şaklaban sisteme bu mesajları göstermesini söyledi?
Not one written message.
Tek yazılı mesaj yok mu?
Shall I take one more message for you?
Sizin için bir mesaj daha götürebilir miyim?
Were you the one who received the pope's message?
Papanın mesajını aldınız mı?
E soon to follow we receive one very pleasant message, of the airplane :
Bir süre sonra da, uçaktan telsiz mesajı geldi. Hem de en iyisinden bir mesaj :
Yesterday at 16.20, Sarah Cross received a local phone call, the same message as the one monitored in Vienna to someone here in Washington.
Dün saat 16.20'de Sarah Cross bir telefon görüşmesi yaptı. Viyana'da kaydedilen mesajın aynısı burada Washington'da başka birine daha geldi.
This was filmed by one of our agents when she left the house shortly after the message you monitored was called through to Washington.
Bu film ajanlarımızdan birisi tarafından çekildi, evden çıktığında Washington'da kaydettiğin o mesajı ona da geldi.
They had interrogated one of them, had freed it e had sent it until us with this message : "If to close the periodical", e this was close to the end of the war, probably in 1944,
İçlerinden birini sorgulayıp serbest bıraktılar ve onunla bize bir mesaj gönderdiler. "Eğer yayını durdurursanız..." Savaşın sonlarına doğruydu.
E ordered one to it encouraging message :
Ve ona neşe dolu bir mesaj gönderdi :
It said that it went to send one message with the terms.
Şartları onlara bildireceğimi mesaj olarak göndereceğimi, anlaşılır olarak anlatacağımı söyledim.
Now I know that he will have a very important message for each one of us, so I want you all to listen very attentively... to what he has to say to you.
Şimdi biliyorum ki kendisinin her birimize önemli bir mesajı var. Bu sebepten söylemesi gerekenleri tüm dikkatinizi vererek dinlemenizi istiyorum sizlerden.
We should get one more message this evening.
Bu akşam bir mesaj daha alacağız. İzninizle.
She's the one in the message.
Mesajdaki kişi de oydu.
PRIORITY-ONE MESSAGE FOR MR. DIXON, SIR.
- Telefon efendim. - Teşekkürler.
Oh! the one who's watching fun from far away isn't there a messenger to take my message to Laila?
Ey her an beni gören bir elçi gönder... Leyla, ya mesaj götürmek için?
A message to mankind, as one of my colleagues says. Or a gift.
bir meslektaşımın dediği gibi ya da bir hediye.
Voyager bears a message for any alien civilization it may one day encounter in interstellar space.
Bir gün cevap alma ümidi ile uzayın derinliklerine mesajını taşıyor.
No one sends such a message on such a journey without a positive passion for the future.
gelecek adına pozitif bir tutkusu olmayan hiç kimse bu mesajları göndermez.
They got one message left.
Onlar mesajı aldılar.
We've just picked up a message from one of our ships in the Med.
Akdenizdeki gemilerimizin birinden bir mesaj aldık.
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one moment 967
one more thing 865
one more round 22
one more drink 18
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one moment 967
one more thing 865
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one's missing 20
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one's missing 20