More than ever перевод на турецкий
4,654 параллельный перевод
In this endeavor, I see you more than ever as an equal.
Bu çaba esnasında seni dengimden de öte görüyorum.
Sir, I... with the loss of those forts, I should think that we need friendly eyes in New York now more than ever.
- Efendim, ben bu kalelerin kaybıyla... New York'ta her zamankinden çok dost gözlere ihtiyacımız olduğunu düşünmem gerekirdi.
Yeah, more than ever.
Çok iyiyim.
And he needs it now more than ever.
Ve şimdi size her zamankinden çok ihtiyacı var.
♪ and I need you now tonight ♪ ♪ and I need you more than ever ♪
Bu gece sana ihtiyacım var her zamankinden daha çok ihtiyacım var.
Now, more than ever, we need to be watching each other's backs.
Şimdi her zamankinden daha çok birbirimizi kollamamız gerekiyor.
Well, actually, now that he's in jail, he's gonna need that mole more than ever.
Şey, aslında, o hapiste şimdi, O olacak bu köstebek gerek var her zamankinden daha fazla.
I need her now, more than ever.
Şu an her zamankinden çok ihtiyacım var.
I still want that more than ever.
Her zamankinden... daha fazla.
I mean, it's clear now, more than ever, you are the only one who can defeat her.
Şimdi her şey çok daha açık. Onu yenebilecek tek kişi sensin.
Painless and I chatted for hours about how now, more than ever, the world needs people like us... people who are willing to take a stand for what's right.
Acısız ve ben saatlerce yazışıyorduk. Dünyanın, her zamankinden daha çok bizim gibi insanlara ihtiyacı olduğundan bahsediyorduk. Doğruluk için savaşmaya gönüllü olan insanlardan.
What matters now more than ever is that you and I stay true.
Şu an her şeyden önemli olan tek şey ikimizin sadık kalması.
They'd probably make more money turning us over to the authorities than we'd ever pay them in return.
Yetkililer bizi teslim etmeleri karşılığında bizim onlara vereceğimizden çok para verir.
You were more selfish than I have ever been to you.
Bugüne kadar sana karşı böyle bir bencillik yapmadım ben.
I mean, I'm a little nervous, but I love Robin more than I've ever loved anyone, and I'm gonna do everything I can to make her happy.
Yani biraz gerginim ama Robin'i sevdiğim kadar kimseyi sevmedim ve onu mutlu edecek her şeyi yapacağım.
I'm sorry, but your feelings for Claire have obviously blinded you to what was plain to see in that room, which makes it more imperative than ever that we take full control of Vega.
Üzgünüm ama Claire için olan hislerin besbelli öylesine seni kör etmiş ki o odadaki tek amacımızın Vega'nın kontrolünü her zamankinden daha çok ele almak zorunda olduğumuzu görememişsin.
More are coming- - more than you can ever imagine.
Daha fazlası geliyor. Düşünebileceğinden çok daha fazla.
I love you more than any girl I've ever known.
Tanıdığım herkesten daha çok seviyorum.
"New York City, more dangerous than ever."
"New York, en tehlikeli günlerini yaşıyor."
I just mean Weekend at Barney's is a thousand times more amazing than our wedding could ever be.
Yani, Hafta Sonu Barney'ydeyiz taktiği bizim düğünümüzden her şekilde bin kat daha muhteşemdir.
Worth more than anything any man could ever pull out of the ground.
Yerin altından çıkarılan şeylerden çok daha değerli bir şey.
Now I feel more stressed than ever.
Şimdi daha da stresli hissediyorum.
Lee Anne, you're a good officer, and I am more than happy to write glowing recommendations to any department you ever apply to.
Lee Anne, sen iyi bir polissin ve başvuracağın bir departman için seve seve senin hakkında çok güzel tavsiyelerde bulunabilirim.
You'll become more than you ever were...
Şimdiye kadar olduğun her şeyden daha iyi bir yere geleceksin.
I have already repeated myself once, which is once more than I ever do.
Daha önce iki kere belirtmiştim ki bu hiç adetim değildir.
The surviving members of the 100 have proven themselves to be more resilient than we could've ever imagined.
100'ün hayatta kalan elemanları tahmin ettiğimizden çok daha dayanıklı olduklarını ispatladılar.
More porcelain than he's ever seen.
Bugüne kadar gördüğünden çok porselen...
More than you can ever imagine.
Düşünebileceğinden çok daha fazla.
You've already lost more than anyone ever should.
Herkesin kaybettiğinden fazlasını kaybettin.
Marty, I love you more than words could ever say.
Marty, seni kelimelerle tarif edilemeyecek kadar çok seviyorum.
By the time of Enheduanna, the first person to ever get a writing credit, civilization was already more than 1,000 years old.
Yazma şerefine erişen ilk kişi olan Enheduanna'nın zamanından önce uygarlık çoktan 1000 yaşını aşmıştı.
Cassie is more powerful than anyone we've ever found.
Cassie şimdiye dek bulduğumuz herkesten daha güçlü.
I got myself into something bigger and more dangerous than I ever imagined, working for Ultra.
Ultra'da çalışırken tahmin ettiğimden daha büyük ve daha tehlikeli işlere soktum kendimi.
I thought maybe it would help stop the lying, but the truth is I'm lying about myself more than I ever have.
Artık yalan söylemem gerekmez diye buna kalkıştım ama şimdi öncekinden daha da çok yalan söylüyorum.
At this point, the guy's got nothing to lose, which makes him more dangerous than ever.
Bu zamandan sonra adamın kaybedecek bir şeyi yok ki bu da onu öncesinden daha da tehlikeli yapar.
You probably understand more about it than anyone who isn't a pagan themselves. Tell me, have you ever thought Sebastian might know more about what goes on in the forest than a good Catholic should?
Muhtemelen pagan olmayanlar içinde herkesten iyi sen bilirsin söyle bana, Sebastian'ın ormanda olup bitenleri herhangi bir katolikten daha iyi bildiğini hiç düşündün mü?
I want to be a part of this family more than I have ever wanted anything in my whole life.
Hayatımda boyunca istediğim her şeyden çok bu ailenin bir üyesi olmak istiyorum.
It's more up than you could ever imagine.
Ve, Yarısı bile değil.
And I'm sure if you were here, you'd tell me to run right through it, because this is my last chance to see if she and I will ever be more than best friends.
Emini burada olsaydın devam etmemi söylerdin. Çünkü yakın arkadaştan öte olup olmadığımızı öğrenmem için son şansım.
Every trouble, all crammed in there, becomes something more deadly than Mara and I could ever imagine.
Tüm o sorunlar içinde sıkışmış durumda ve Mara ile benim hayal edebileceğimizden bile daha ölümcül bir hâle geliyor.
This disease, Sookie it's made me feel more human than I've ever felt before.
- Bu hastalık, Sookie bana daha önce hissetmediğim kadar insanmışım gibi hissettirdi.
- So did I. But last night he was saying how this disease is making him feel more human than he's ever felt before.
Ben de öyle ama dün gece hastalığının onu daha önce hissetmediği kadar insan gibi hissettirdiğini söyledi.
I'm gonna need your help to get me out of this more than I ever have.
Bu durumdan kurtulmak için daha fazla yardımına ihtiyacım olacak.
It's barely enough for all of us to survive, but more than I'd ever make in Tecate.
Hayatta kalmalarına yetiyor, Ama burda Tecate dekinden daha çok kazanıyorum.
And that was much more than I will ever care to admit.
Ve bu benim kabul edeceğimden çok daha fazlasıydı.
I spent 200 years in Rumplestiltskin's library witnessing more dark magic and sorcery than any living creature has ever seen.
Rumplestiltskin'in kütüphanesinde geçirdiğim 200 yılda yaşayan herhangi birinin gördüğünden daha çok kara büyü ve sihre şahit oldum.
You deserve more than I could possibly ever give you, but everything I have is yours.
Sana verebilecegimden çok daha fazlasini hak etsen de..... sahip oldugum her sey senindir.
He's already more of an adult than you'll ever be.
Senin hiçbir zaman olamayacağın kadar büyük o.
That means more to me than you will ever know.
Bunun benim için anlamı düşündüğünden çok daha fazla.
Her psychopathy is much more complicated than Carroll's ever was.
Lily'nin psikopatisi, Carroll'unkinden çok daha fazla. Evet!
And now that we've bloodied his nose, he'll be more dangerous than ever.
Ve şimdi kan beyninde daha önce olmadığı kadar tehlikeli.
more than you know 97
more than you think 24
more than you 43
more than you can imagine 30
more than enough 37
more than anything else 28
more than me 30
more than you'll ever know 22
more than anything 252
more than likely 53
more than you think 24
more than you 43
more than you can imagine 30
more than enough 37
more than anything else 28
more than me 30
more than you'll ever know 22
more than anything 252
more than likely 53
more than once 124
more than that 286
more than anything in the world 53
more than a few 27
more than a little 19
more than anyone 57
more than one 77
more than usual 36
more than 287
everything is fine 327
more than that 286
more than anything in the world 53
more than a few 27
more than a little 19
more than anyone 57
more than one 77
more than usual 36
more than 287
everything is fine 327
everybody 7095
everyone 6978
everything 4202
ever 2888
everest 31
every 358
everywhere 595
everyday 85
everett 151
everlasting 109
everyone 6978
everything 4202
ever 2888
everest 31
every 358
everywhere 595
everyday 85
everett 151
everlasting 109