Not his перевод на турецкий
26,843 параллельный перевод
Just know that whatever happens between now and then... it's not his fault.
Sadece bil ki her ne olursa olsun bu onun suçu değil.
Oliver's not his boyfriend anymore.
Oliver onun erkek arkadaşı değil artık.
It's not his brand.
Mayasında yok.
He's not his chief of staff and it wasn't a date... and yes.
O personel şefi değil ve randevu değildi... ve evet.
His father's not long for this world and neither is he.
Babası bu dünyada çok yaşamaz, o da.
A man does not become who he is because of his name.
Bir adam onun adı yüzünden olmaz.
Five stars means McNally took notes at that first meeting with Odell's eyewitness, but his street files are not in the prosecution's document.
Beş yıldız McNaily notlarını Odell'in görgü tanığıyla ilk görüştüğünde aldığı ama olay dosyalarının dava dökümanları arasında olmadığı anlamına geliyor.
That's not all his head was buried in.
Kafasını soktuğu yer her zaman kitap arası olmuyormuş.
Maybe not with his own hands, but... in what world do I not make him pay for that?
Belki kendi elleriyle değil, ama... ona bunun bedelini nasıl ödetmeyecektim?
I told his druggy behind not to come in here anymore.
Onun keş kıçına bir daha buraya gelmemesini söylemiştim.
His junk not work?
Aleti mi çalışmıyor?
And you know he's not going to change his mind?
Peki, fikrinin değişmeyeceğinden emin misin?
We have an eyewitness that places your client at the scene of the crime, his fingerprints on the murder weapon, not to mention a financial motive that exceeds $ 25 billion.
Neden? Müvekkilinizi suç mahallinde gören bir şahidimiz var. Cinayet silahında parmak izleri var ki, mali değerinin 25 milyar $ üzerinde olmasına değinmiyorum bile.
Okay, that would explain why his speech was affected, but that's not the area I'm referring to.
Dediğiniz yer konuşmasının neden bozulduğunu açıklayabilir ama ben oradan söz etmiyorum.
I'm surprised we're not investigating his murder.
Onun cinayetini araştırmadığımıza şaşırdım.
So at first blush, it would seem that a carjacker and his would-be prey opened fire on each other, but obviously all is not as it appears.
İlk bakışta bir araba soyguncusu ve onun kurbanı olacak kişi birbirine ateş açmış gibi gözüküyor ama her şeyin göründüğü gibi olmadığı açıkça ortada.
Okay, maybe I was thinking of screwing Jared out of his share, but I'm not a killer.
Jared'ın payına yatmayı düşünmüş olabilirim ama ben bir katil değilim.
You shot Butch first, but not before you realized he had a weapon of his own.
İlk önce Butch'ı vurdunuz ama daha önce onun da bir silahı olduğunu fark ettiniz.
President Jeffery Michener did not take his own life.
Başkan Jeffery Michener intihar etmedi.
Not to mention any evidence of his actual guilt.
Gerçekten suçlu olduğuna dair kanıtımız da yok.
And since you were a woman of questionable character in the eyes of the accused Rajvir Singh and his friends on that day, at that moment, what did you do to make it clear that right now I am not interested in sex?
Şüpheli karaktere sahip bir kadın olduğunuz için davacı Rajvir Singh ve arkadaşlarının nazarında o gün, o anda, seks yapmak istemediğinizi açıkça gösterecek ne yaptınız?
He's not answering his comm.
Aramalara cevap vermiyor.
His mother's not exactly available.
Annesi de pek uygun sayılmaz.
We were at the beach and he was being weird, and all of a sudden, he said he had to go get rent checks for Smurf, and now he's not answering his phone.
Sahildeydik, tuhaf davrandı ve birden gidip Şirin için kiraları toplaması gerektiğini söyledi, şimdi de telefonuna cevap vermiyor.
My son did not violate his parole.
... cezasını geri kalanını hapiste tamamlayacak. Oğlum şartlı tahliyesini ihlâl etmedi.
'Cause how many times have you told him not to leave his shit lying around?
Çünkü ona kaç defa eşyalarını etrafta bırakmamasını söyledin.
If this isn't the guy you chased and he's not the guy who hit you with his car, then why the hell are you keeping him here?
- Pekâlâ. Eğer kovaladığın adam bu değilse ve sana arabayla da çarpmadıysa ne diye onu burada tutuyorsun?
So I take it you're gonna go back to his place with Marcus? You're not?
Sanırım Marcus'la adamın evine geri gideceksiniz.
He's qualified, and he's still not holding his penis.
Hem kalifiyeli, hem de hâlâ penisini eline almadı.
his, not mine.
onun götü, benim değil.
Come on, you can't just go through his stuff ; that's not- -
Eşyalarını karıştıramazsın, bu...
I'm not going through his stuff.
Eşyalarını karıştırmıyorum.
But you're not getting your speed the same way Barry got his.
Ama sen hızını Barry gibi kazanmıyorsun.
Not only do you want to commit multiple felonies and make John a wanted man for the rest of his life, he doesn't actually want you to?
Birkaç ağır suç işleyip John'u bir kaçak haline getirmeyeceksiniz ve bunu yapmanızı istemiyor mu?
There's not a lot I can say that would make him feel ok about his entire family being killed.
Tüm ailesinin ölümü hakkında konuşup onu iyi hissettiremem.
I am not gonna let him abandon his family.
Ailesini de terk etmesine izin vermeyeceğim. Sorun bu mu?
If he is warning Kovar, his information not so good.
Kovar'ı uyarsaydı, verdiği bilginin pek de önemi kalmazdı.
That's not usually a word I'd associate with his demeanor.
Davranışlarını karşılayacak kelime genelde bu olmaz.
Well, I'm guessing we're not gonna like his encore either.
Ee, sanıyorum tekrarını istemeyeceğiz.
She said he grew a turnip so large that he could not pull it up by himself, so he asked his wife to help, but together, they could not do it.
Öyle büyük bir turp yetiştirmiş ki kendi başına kökünden sökememiş... Bu yüzden karısından yardım istemiş fakat birlikte çıkaramamışlar.
If Claybourne's out there, he's not showing his face.
- Yok. Claybourne dışarıdaysa bile ortaya çıkmıyor.
It's not just his rights, it's your rights, too.
Konu sadece onun hakları değil, senin de hakların.
But I'm not about to arrest a couple of dozen homeless people and their kids when it's your word against his.
Fakat senin lafına karşılık onun lafı yüzünden, bir grup evsizi ve çocuklarını tutuklayacak değilim.
And you're not concerned he's acting like somehow this is his kid, too?
Sanki onun da çocuğuymuş gibi davrandığından endişe etmiyor musun sen de?
Yeah, well, the last time we were with Collins we found his collection of notebooks.
Evet, Collins'i son kez gördüğümüzde not defteri koleksiyonunu bulmuştuk.
His tongue's not in a wheelchair.
Dili de tekerlekli sandalyede değil ya.
So I ran him through facial rec, and as you may have guessed, his name is not Reid Garner, and he's not an attorney.
Yüz tarama programında arattım ve tahmin edeceğin üzere adı Reid Garner değil, avukat da değil zaten.
But not the fact that for the last five years of his life, he wasn't very active in the business.
Son beş yıldır işiyle aktif olarak ilgilenmediğini bilmiyorsunuz ama.
He's not the only one off his chains.
Zincirlerinden kurtulan sadece o değil.
I'm not looking forward to seeing what this guy does now that his back's against the wall.
Sırtını duvara dayamış bu herifin neler yaptığını düşünmek bile istemiyorum.
I'm not risking Abby's life for his. Nobody is.
- Onun için Abby'nin hayatını riske atamam.
hiss 20
history 358
hisses 49
hissing 70
historical 17
hispanic 52
his father 174
his nephew 20
his mother 223
his brother 146
history 358
hisses 49
hissing 70
historical 17
hispanic 52
his father 174
his nephew 20
his mother 223
his brother 146
his wife 438
his best friend 29
his soul 16
his son 135
his name is dr 18
his family 108
his sister 102
his friend 45
his head 38
historically 99
his best friend 29
his soul 16
his son 135
his name is dr 18
his family 108
his sister 102
his friend 45
his head 38
historically 99
his house 47
his name is 110
his ex 116
his name is ethan 17
his shoes 20
his birthday 23
his watch 21
his daughter 107
his hands 34
his place 22
his name is 110
his ex 116
his name is ethan 17
his shoes 20
his birthday 23
his watch 21
his daughter 107
his hands 34
his place 22