Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ N ] / Not just you

Not just you перевод на турецкий

20,362 параллельный перевод
If you do not tell me the truth... I mean, there's not much I can threaten you with, so please, man, just tell me the truth.
Bana gerçeği söylemezsen tabii sana savuracak bir tehdidim yok yani lütfen bana gerçeği söyle.
I just don't want the jury to judge you every time you say "I invoke spousal privilege and elect not to answer the question."
Eşler arası gizlilik hakkınızı kullanarak yanıt vermeyeceğinizi söylediğinizde kuruldakilerin sizi yargılamasını istemem.
We're not here to kill you, we just want the Darkspore.
Biz sadece Darkspore istiyoruz, seni öldürmek için burada değiliz.
Sure, but if they're all as paranoid as you say they are, he's not gonna just help two police consultants.
Eğer hepsi de söylediğin kadar paraanoyaksa adamın iki polis danışmanına yardım edecek hali yoktur ya.
I was just trying to confirm whether or not you really had artifacts.
Sadece eşyaların sizde olup olmadığından... -... emin olmaya çalışıyordum.
I knew she was okay, but I just kept picturing her lying in a hospital bed... feeling like she's not important, you know?
Ama onu hastane yatağında tek başına yatarken düşündüm. kendini önemsiz biri gibi hissettiğini...
And I just have to tell you, Nick, that I definitely do not want that, you know?
Ve bilmelisin ki, Nick,... bunu kesinlikle yapmak istemiyorum, anladın mı?
I just wanna let you know that your children are trying very hard not to cry because they are terrified that I'm getting arrested.
Şunu söylemek için aradım çocuklar ağlamamak için kendilerini zor tutuyorlar, çünkü tutuklanacağımı sandıkları için dehşete düşmüş durumdalar.
I guess you just don't realize that not everyone is doing as well as you are.
Sadece benim değil herkesin senin kadar iyi düşündüğünün farkında değilsin sanırım.
I'm just saying he may not see things the same way you do.
Ben yalnızca olayları senin gördüğün şekilde görmeyebilir diyorum.
You... you did not just do that.
Bunu senin yaptırmadığını söyle.
I'm worried about you, not just me.
Senin için endişeleniyorum, sadece kendim için değil.
Oh, and just so you know, that enclosure is not secure.
Ayrıca bil diye söylüyorum ; o çitler güvenli değil.
You're just not wearing clothes.
Siz sadece giysi giymiyorsunuz.
It's just, we take the notes so you can concentrate on telling us about what brings you here.
Biz not alıyoruz o yüzden siz bize sizi buraya getirenin ne olduğunu anlatmaya konsantre olun.
I'm not judging you, I'm just asking you how you could do that to your wife.
Seni yargılamıyorum, sadece bunu karına nasıl yapabildiğini soruyorum.
I just explained to him the situation, and you're not getting kicked out.
Ona durumu açıkladım sadece ve kovulmuyorsunuz.
Randy's not just asking you to dinner-dinner.
Randy sadece öylesine bir yemeğe davet etmiyor seni.
You're just not used to rich food.
Zengin yemeklerine alışık değilsin.
And as I am also not working for the Agency, I'm just a reactivated asset, maybe you could tell me why.
Ve ayrıca ben de Ajans için çalışmıyorum, sadece yeniden aktif görev verilmiş bir saha elemanıyım.
I'm gonna get the door. I mean, like, I love how you're not just some young dude, you know?
Yani diğer gençler gibi olmayışına bayılıyorum.
She has emotions, just not like you and I understand them.
Bizim anlayamayacağımız duyguları var.
You know... they're not just dumb animals, Kerry.
Biliyor musun? Onlar aptal hayvanlardan ibaret değil Kerry.
If you'll excuse me, I need to yellow jacket the best pastrami sandwich in Atlanta, and let's just say, Atlanta, Georgia, not the fucking pastrami capital of the world.
Eğer izin verirsen, Atlanta'daki en iyi pastırmalı sandviçi sipariş etmem lazım. ve şunu diyeyim ki, Atlanta, Georgia, dünyanın lanet pastırma merkezi değil.
Look, guys, I know I don't live here and I'm just hitching a ride, Donna said there were a lot of empty bunks'cause your new guy fired a bunch of people, and we were just up so late playing music, but would you really want to risk not breaking a curse?
Bakın arkadaşlar, burada yaşamadığımı biliyorum otostop çektim sadece Donna bir sürü boş ranza olduğunu söyledi şu sizin yeni eleman yüzünden geç saate kadar müzik çaldık şimdi, gerçekten bir laneti kırmamayı göze alır mıydınız?
Listen, it's actually not cool just to walk on a bus you don't live on unless you're invited.
Dinle, aslında yaşamadığın bir yere davet edilmedikçe girmen hoş değil.
Not that I have any problem with people having their own children, it's just... you know.
Kendi çocuğu olan insanlarla bir sorunum olduğu için değil. Bu sadece...
I'm not sorry, just after you.
Önden buyur.
I'm just not ready to forgive you yet.
Seni affetmeye hazır değilim.
I know who I am now and I know what I'm capable of, whether you believe it or not, Dad. I just...
Artık kim olduğumu, neler yapabileceğimi biliyorum sen ister inan, ister inanma baba.
Please just let me go. No, no, you are not gonna go.
Lütfen bırak beni bırak Hayır, hayır, gitmeyeceksin.
That's not even a part... you're just making this up.
Öyle bir şey yok. Şimdi uydurdun.
Okay, let's just get this out of the way, because some of you might not want me in your group.
Bu işe hiç bulaşmasak daha iyi olacak. Bazılarınız beni grupta istemeyebilir.
Well, I guess I'm just not used to you being such a damsel in distress.
Iyi, ı ı'm sadece sizin için kullanılmaz sanırım. Sıkıntı içinde böyle bir genç kız olmak.
If you're not gonna do it for me, at least do it for the guy who stepped aside and made this perfect, happy life that you're just dying to get back to possible.
Eğer etmeyeceksin ıf bunu benim için, En azından kenara çekildi adam için bunu yapmak. Ve bu mükemmel, mutlu bir hayat yaptı.
I just think Tommy should be aware that it's, uh, not a good contract, and you guys shouldn't sign it.
Ben sadece Tommy'nin haberi olsun istedim. İyi bir kontrat değil ve bence imzalamamalısınız.
In this world, you don't just chop block the biggest guy on the line, especially when we're not cleared by the league yet.
Bu dünyada, en tepedeki adamı gözardı edemezsin özellikle de lig tarafından henüz aklanmamışken.
I warned you when you took up with the man that he's not without his faults, and I'm not just talking about his webbed toe.
- Kusurları olan bir adamla, - perdeli ayak parmaklarından bahsetmiyorum - takılmaya başladığında seni uyardım.
I know you're gonna leave, but I just wanted to say thank you, and you're not a monster.
Biliyorum, gitmek zorundasın, sadece teşekkür etmek istedim, ve sen canavar değilsin.
Can you just not do that right now?
Bunu şu an yapmasan olur mu?
Oh, I am not scared of you, man, just because you're tall.
Uzunsun diye senden korkacak değilim.
- No, I'm just not an idiot. What the hell have you been doing with your money?
- Hayır, sadece o kadar aptal değilim siz paranızla ne yapıyordunuz ki?
Even if you could just snap your fingers, make every guard disappear, unlock every door, you're still not going anywhere.
Büyülü bir şekilde, parmaklarınızı şıklatıp bütün gardiyanlardan kurtulup, bütün kapıları açsanız da hiçbir yere gidemezsiniz.
You're not cruel, vicious people who would sell someone into slavery just because they're inconvenient.
Sadece zahmetli oldukları için insanları köleliğe satacak zalim, korkunç insanlar değilsiniz.
It's not just because you're inconvenient.
Sadece zahmetli olduğunuz için değil.
Why not just say what you want to say in the text?
Neden söyleyeceğini mesajda söylemezsin?
But just because for a change you ask, and you did not demand.
Ama sadece rica ettiğin için, emrettiğin için değil.
So I'm not gonna step down just because you decided to file a restraining order.
Yasaklama emri çıkarmaya karar verdiğin için geri çekilmeyeceğim.
You wake me so I-I know to listen for Tuck so I know not to rush out of here for the hospital in the morning thinking you did the morning thing and just had an early surgery so I don't leave our child in the house asleep in his bed
Beni uyandırırsın. Böylece Tuck'la ilgilenmem gerektiğini bilirim. Bütün gece ameliyatta olduğun için sabahleyin hastaneye gitmek için aceleyle evden çıkmamam gerektiğini bilirim.
You're just not Blake, and so let's prep for the EGD and page me when we're ready.
Sen Blake değilsin. EGD için hazırlan. Her şey hazır olunca haber ver.
I'm not some stupid lump that you can just kick around or talk down to or talk down about or dismiss and discount.
Canın istediğinde tekmeleyeceğin, hakkında ileri geri konuşabileceğin ya da susmamı söyleyip gitmemi emredebileceğin gereksiz bir yumru değilim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]