Not too long ago перевод на турецкий
239 параллельный перевод
But I saw her not too long ago.
Fakat onu kısa bir süre önce gördüm.
I did, but it died not too long ago.
Baktım ama uzun zaman önce öldü.
She moved here not too long ago.
Kısa bir süre önce taşındı.
Not too long ago, I was down on Delancey Street.
Çok uzun zaman önce değil, Delancey Caddesindeydim ben.
But I can remember a time not too long ago when I could take you at least three out of four sets on the tennis court.
Fakat pek uzun olmayan bir süre önce tenis kortunda en azından dört setten üçünde seni alabileceğim bir anı anımsıyorum.
Not too long ago.
Gideli çok olmamış.
Well I was talking to a fellow not too long ago, said there was a lot of trouble with you boys over there.
Bir süre önce bir arkadaşla konuşuyordum. Sizin orada çok belaya bulaştığınızı söyledi.
You know, not too long ago, I was at the base of that plateau.
O kadar çok olmadığını bilin, o yaylanın tabanındaydım.
And not too long ago.
Çok eskiden değil.
Not too long ago either.
Çok da olmamış.
I can remember some hysterics one night not too long ago.
Bir süre önce bir gece burada yaşanan isteriyi hâlâ hatırlıyorum.
Chico, you know this is where Frannie got pregnant by Stanley not too long ago.
Chico, biliyorsun burası, geçen gün Fran'in Stanley'den hamile kaldığı yer.
In fact, there's a wonderful saying I read not too long ago about Hollywood.
Hollywood hakkında bir yazı okudum.
You know, not too long ago I had some doubts... that you had the stuff to be my partner one day.
Biliyorsun, kısa bir zaman öncesine kadar bir gün ortak olabileceğimizle ilgili... şüphelerim vardı.
Remember when you told me, a long time ago... well not too long ago... that you'd give me 1000 dollars to go to Europe, if I finished school?
Hatırladın mı, bana bir zamanlar dediğini... Çok zaman olmadı. ... okulu bitirdiğimde bin dolar vereceğini?
I met this girl, not too long ago... with blonde hair, the greenest eyes.
Kısa bir süre önce bir kızla tanışmıştım. Sarı saçları, yemyeşil gözleri vardı.
I'd say she's been partaking illegal substances, and not too long ago.
Gözlerine bakarak diyebilirim ki uzun zamandır uyuşturucu madde alıyor.
I ran into him on the street not too long ago.
Kısa bir süre önce ona rastladım.
When was that? Not too long ago.
- Ne zamandı bu?
I just moved into town not too long ago.
Kasabaya taşınalı çok az zaman oldu.
I lost my dad, too, not too long ago.
Ben de babamı kaybedeli çok olmadı.
In Yugoslavia, not too long ago it was believed that families without male heirs were cursed.
Çok da uzun olmayan bir zaman önce, Yugoslavya'da erkek varisi olmayan ailelerin, lanetli olduğuna inanılıyordu.
Harrington's committee voted on something called Project Shock Wave... not too long ago.
Harrington'un komitesi kısa bir zaman önce Şok Dalgası Projesi... adında bir şeyi oyladı.
I understand he was seen in the Dorias Cluster not too long ago.
Kısa süre önce Dorias Kümesinde görüldüğünü biliyorum.
She walked that way not too long ago.
O tarafa gitti. Çok olmadı.
I got a letterfrom her not too long ago.
Kısa bir süre önce ondan bir mektup aldım.
I had dinner here not too long ago.
Yakın bir zamanda akşam yemeği yemiştim.
I'm not sure when he started, but my sense is not too long ago.
Ne zaman başladığını bilmiyorum, ama çok uzun süre olmamış gibi geliyor.
I was there myself not too long ago.
Ben orada olalı çok olmadı.
I remember not too long ago, we were just kids playing kissing games in my clubhouse. - Good night.
Hatırlıyorum da kısa bir süre önce biz de kulüp evimde öpüşme oyunları oynayan çocuklardık.
- Not too long ago I met a girl who was just passing through Capeside and I got to know her a little bit.
Çok uzun zaman olmadı Capeside'dan geçen bir kızla tanıştım ve onu biraz tanıdım.
Happened not too long ago, just over two weeks.
Üç hafta önce sahilde bir ceset bulundu.
Not too long ago I had full feeling in my right arm!
Kısa bir süre önceydi, hala sağ kolumda bunu hissediyorum.
You see uh... you see not too long ago um,
Hani, şey kısa zaman önce,
- See, not too long ago, my life was goin'along just fine.
- çok uzun zaman önce değildi, hayatım gayet iyi gidiyordu.
- Not too long ago.
Senede 40 film çekerdim.
- He just, not too long ago, lost his job.
- Kısa bir süre önce işini kaybetti.
For a guy who was, uh... in a coffin not too long ago, I think I'm doing pretty damn good.
Kısa bir süre önce mezarda olan biri olarak gayet iyiyim.
What would you say, Gabrielle...,... if I told you that not too long ago I found your... friend...
Söylemek istediğim şey, Gabrielle, Yakın bir zamanda arkadaşın Zeyna'yı,
Not too long ago.
Uzun zaman önce değil.
Not too long ago I probably would have welcomed it.
Kısa bir süre öncesine kadar, bunu memnuniyetle karşılardım.
- And it passed by not too long ago.
- Kısa süre önce geçti.
It passed by not too long ago.
Tekne mi? Bir tekne gördüm. Az önce yanımdan geçti.
Long, long ago... but not too long ago... in a beautiful village in Bhutan there lived a farmer with two sons.
Uzun, uzuun zaman evvel... ama çok da uzun zaman evvel değil... Bhutan da küçük bir köyde... iki oğlu olan bir çiftçi yaşarmış.
Because not too long ago, we were more than just friends.
- Çünkü bir zamanlar sadece iki iyi arkadaş değildik, değil mi?
It was washed not long ago in some kind of cleaning fluid, and a pretty sloppy job at cleaning it was, too.
Kısa bir süre önce bir tür temizleme sıvısıyla yıkanmış, hem de oldukça alelacele temizlenmiş.
I learned a long time ago it is much easier to explain too much caution than to bleed for not enough.
Uzun zaman önce öğrendim ki yeterince kan dökmekten çok dikkatli olmayı açıklamak daha kolay.
I find myself missing that time, not so long ago, when I too could experience the pangs of anticipation.
Yakın zamanda, yol gözlemenin verdiği sancıyı tekrar yaşama şansım oldu.
I KNOW IT SEEMS SQUARE TO ACTUALLY TALK TO YOUR GUIDANCE COUNSELOR, BUT I WAS A KID ONCE, TOO, AND NOT THAT LONG AGO.
Rehberlikçinle konuşmanın sıkıcı göründüğünü biliyorum ama zamanında ben de gençtim.
not long ago I... I lost two people I loved very much... too.
... kısa zaman önce ben de, çok sevdiğim iki insanı kaybettim.
You came too close to dying yourself not long ago.
Ölümle burun buruna gelmenin üstünden çok zaman geçmedi.
not too shabby 64
not too bright 16
not too bad 203
not too late 30
not too much 153
not too hot 19
not too fast 55
not too many 25
not too good 62
not too far 44
not too bright 16
not too bad 203
not too late 30
not too much 153
not too hot 19
not too fast 55
not too many 25
not too good 62
not too far 44
not too tight 35
not too close 43
not too hard 45
not too long 47
not too 17
not too well 25
long ago 228
not tonight 725
not today 1108
not tomorrow 85
not too close 43
not too hard 45
not too long 47
not too 17
not too well 25
long ago 228
not tonight 725
not today 1108
not tomorrow 85