Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ N ] / Not too good

Not too good перевод на турецкий

923 параллельный перевод
- Not too good, mmm? - Not terribly.
- İşler şimdi burada nasıl, pek iyi değil mi?
Not too good.
Çok iyi değil.
Aida, in German omitting the second act, which is too long and not too good.
Aida, Almanca. İkinci sahne olmayacak, hem çok uzun hem de çok iyi değil.
Not too good. You know what I mean.
Çok iyi gittiği söylenemez.
Not too good.
Pek iyi değil.
- Not too good.
- Pek iyi değil.
That's not too good, is it?
Pek iyi değil, değil mi?
And I'm very good in being a wife but I'm not too good at waiting.
İyi bir eş olabilirim ama... beklemeye tahammülüm kalmadı.
Not too good.
Pek iyi değilim.
- Not too good.
- Çok iyi değil.
Not too good.
- Çok iyi değil.
Not too good, either.
Yeterli değil.
Also your colour is not too good.
Ayrıca renginiz hiç iyi değil.
Not too good, as yet.
Henüz, çok iyi değil.
- Not too good.
- Pek iyi değil
Besides, this desert climate's not too good on a girl's complexion.
Zaten çöl iklimi de biz kızların cildine iyi gelmiyor.
Well, it's not too good, I'm afraid.
Korkarım çok iyi şeyler değil.
Not too good.
Çok da iyi yapamam.
- Not too good.
- Pek iyi sayılmaz.
- Well, it's not too good, is it?
- Bu hiç iyi değil, değil mi?
Excuse. I speak a little English. Not too good.
Affedersiniz, biraz İngilizce biliyorum, fazla değil.
French yes, but Russian not too good, I'm afraid.
Fransızcam iyi ama Rusçam o kadar iyi değil ne yazık ki.
Hey, if you're not too good, I'd like to play with you some time.
Hey, gerçekten çok iyi değilsen, bir ara senle oynamak isterim.
Of course, the money's not too good while you're serving your apprenticeship, but you'll always have a trade at your fingertips, won't you?
Elbette, çıraklığın sırasında parası pek iyi olmaz, ama bileğine bir altın bilezik geçirmiş olursun, değil mi?
My German is not too good, but I can say what needs to be said.
Almancam pek iyi değildir, ama söylenmesi gerekenleri söyleyebilirim.
It's not too good, is it?
Evet. İyi değil.
I happen to be a person of the weather, and I hear that tomorrow the forecast is not too good.
Hava durumu ile biraz ilgiliyim. Yarın hava bozuk olacak.
I'll find it out. It's not good to find out too much, Charlie.
Bunları çok fazla ortaya çıkarmak iyi değil, Charlie.
A good salary, not too much work. "
Maaşı yüksek ama çalışması az olsun. "
" A nice job. A good salary, not too much work.
" İyi bir iş, maaşı yüksek ama çalışması az olsun.
Too bad you're not fishing anymore. You're a good fisherman, but you'll forget how if you stay at home.
Evde oturmaya devam edersen artık iyi bir balıkçı olmayacaksın.
And a very good evening too, if I'm not mistaken.
- Ve yanılmıyorsam eğer, hem de çok iyi bir akşam.
It's not too much, it does me good!
Çok değil, beni iyileştiriyor.
It seems too bad not to go on, it was a good climb.
Devam etmememiz çok yazık olacak, oysa iyi tırmanmıştık.
And those not interested in Bonanza Common... but simply in a drink of good whiskey... well, you're welcome, too.
...... sadece bir viski içeceğiz işte. Şimdi buyrun.
My father is a minister, and it's not nice to criticize him, but I think he's just the teensiest bit too good-looking for a minister.
Babam bir rahip, ve onu eleştirmek güzel değil, fakat sanırım o bir rahip için azıcık bile yakışıklı değil.
Not too good ; it was a little damp and noisy.
Pek sayılmaz.
Married life's all right if you're good to each other and not too bossy.
Birbirine karşı anlayışlıysan, evlilik hayatı iyidir.
- Good, you got them. - Not too much.
Çok fazla olmasın.
No, it's not going too good.
Hayır, hiç iyi değil.
Not too long after that, I left Florence for good.
Ondan sonra çok değil iyi olmak için Floransa'ya gittim.
It is not good to be too much alone at times like these.
Bunun gibi zamanlarda çok fazla yalnız kalmak iyi değildir.
It might not be too good an idea leaving your wife here alone all that time.
Bu süre boyunca eşini burada tek başına bırakman iyi bir fikir olmayabilir.
He was a very good rigger, and was not too bad a sort.
Her ne kadar bu tarz biri olsa da, çok iyi bir makinist.
- He's not looking too good.
- Pek iyi gözükmüyor.
Not just because El Encanto's gone and there's nothing good to buy, it's the people too.
"El Encanto" kül olduğu ya da dükkânlarda satın alacak hiçbir şey kalmadığı için değil.
It does no good to raise your voice when it's too late... not even to save your soul.
İş işten geçtikten sonra sesini yükseltmek yararsız. Böyle kendi ruhunu bile kurtaramazsın.
Not too bright, but a good boy.
Çok parlak değil ama iyi bir çocuktu.
They're just gonna think that I'm not too nice a guy, which I'm not and that you're a hell of a good person for putting up with me, that's all.
Benim pek de iyi bir herif olmadığımı düşünürler, değilim zaten. Senin ise bana katlandığın için dünya tatlısı olduğunu düşünürler, o kadar.
Too much water is not good for you.
Çok fazla su senin için iyi değil.
The warning that I've received you might take it with however many grains of salt you wish that the brown acid that is circulating around is not specifically too good.
Kulağıma gelenlere göre etrafta bol kahverengi asit dolaşıyormuş, uyarımı ciddiye alıp gerekenleri yapın ve bol tuz bulundurun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]