Of course he does перевод на турецкий
362 параллельный перевод
Of course he does.
Tabii ki seviyor.
- Of course he does.
- Tabi ki öyle diyor.
Of course he does.
Tabiki biliyor.
Of course he does. It's just as well.
Elbette var.
- Of course he does!
- Tabii bayılır!
Of course he does.
Elbette yenebilir.
Of course he does.
Elbette biliyor.
Of course he does, don't you, honey?
Tabiiki tanıyor, öyle değil mi tatlım?
- Of course he does.
- Elbette biliyor.
of course he does.
Şüphesiz merhametlidir.
He still plans to make John king. Of course he does.
- Hâlâ John'u kral yapma planları peşinde.
- Of course he does, darling.
- Elbette biliyor hayatım.
Of course he does. They must have exchanged pictures.
Ama, şüphesiz fotoğraf değiş tokuşu yapmış olmalılar.
Of course he does! And I've got proof!
Tabi öyle düşünüyordur!
"Stefan loves me, whatever you may think." Of course he does.
"Sen ne düşünüyorsan düşün Stefan beni seviyor" Tabi ki seviyor.
Of course he does.
Ama nasıl olur?
Of course he does.
Elbette vardır.
Of course he does.
Elbette, hakediyor.
Goddamn it, of course he does!
Kahretsin, tabi ki biliyor!
- Of course he does!
- Elbette ki!
Of course he does.
Tabi ki biliyor.
Of course he does.
Tabii ki de biliyor.
Of course He does.
Elbette yapar.
- Well of course he does.
Tabii ki, istiyor.
Of course he does.
Tabi ki burada olacak.
Of course he does.
İstifra etti.
Of course he does.
Tabiki öyle.
Of course he does.
Elbette olacak.
Of course he does.
Elbette hoşuna gitti.
Of course he does!
Elbette seviyor!
He never stops here. Of course he does, sometimes.
Öyle ama yine de arada bir gelir.
Of course he does.
Eminim o da bilmiyor.
Of course he does.
Yapar elbette.
Of course He does.
Evet, kesinlikle.
Of course he does!
Elbette sever!
Of course he does.
- Neden şaşırdın?
Of course he does.
Elbette ki gerekli.
Of course he does.
Tabii ki istiyor.
Of course, he does.
Elbette duyuyor.
Of course, I ain't for Alvin doing like he does.
Elbette ki, Alvin'in yaptıklarını onaylamıyorum.
Mum, Pop don't want to lie, does he? Of course not
Tommy, babanın bizim için harıl harıl çalışması gerektiğini biliyorsun değil mi?
That is, of course, if he ever does find us.
Tabii, eğer bizi bulabilirse.
- Of course, he does have a nurse.
- Tabii bir de hemşiresi var. - Evet.
Of course. Chief Hung always does Besides, he needs the help of you two
Tabii ki. şef Hung sözünden dönmez üstelik, sizlere ihtiyacı var
Of course, he does!
Elbette var!
Of course, he does.
Tabii.
And I find myself hoping that the next man won't come in. But, of course, he does. In a few hours, the ceremony will begin, and she will...
Sonra kendimi gelmesi gereken keşke gelmese derken buluyorum ama elbette gelecek ve bir kaç saat içinde merasim başlayacak ve o kendisini anlaşmanın şartları kadar bile umursamayan bir adamla evlenecek.
Well, of course he does, Odo.
Tabi öyle hisseder, Odo.
Of course, Mickey's crew does the game because he's the best.
Elbette Mickey'in ekibi maçı yönetiyor çünkü o en iyisi!
Of course he does.
Elbette gerekiyor.
Of course, he does have that annoying habit of spoiling my fun at the last minute.
Tabi eğlencemi hep son anda bozmak gibi kötü bir huyu var.
of course 48716
of course not 6388
of course you can 486
of course you do 750
of course i do 1281
of course i can 204
of course you don't 199
of course i will 266
of course i am 561
of course it is 783
of course not 6388
of course you can 486
of course you do 750
of course i do 1281
of course i can 204
of course you don't 199
of course i will 266
of course i am 561
of course it is 783