On one side перевод на турецкий
1,552 параллельный перевод
We have all the gangs on one side... and then you have the Clowns on the other side.
Bütün çeteler bir tarafta, ve palyaçolar diğer tarafta.
And she had this strange habit of putting her head on one side, rather like a bird.
Kafasını bir tarafa eğmek gibi tuhaf bir huyu da var. Bir kuş gibi.
Their mouths go up on one side, down on the other.
Ağızları bir tarafta yukarıya bakarken, diğer tarafta aşağıya doğrudur.
This is conjecture, based on one side of a conversation.
Bu senin için hâlâ, sohbetin tek tarafına dayanarak yaptığın bir tahmin.
Jagged on one side, smooth on the other.
Bir tarafı düz diğer tarafı taraklı keskin alet.
Lividity set in on one side.
Bir tarafında morluk başlamış.
It's just a little unbalanced because our appropriate sized clothes are on one side and your little teeny-tiny strippers clothes are on the other.
Bizim münasip boyutlardaki kıyafetlerimizle senin minnacık striptiz kıyafetlerin içinde birlikte olduğu için biraz dengesi bozuldu makinenin.
If a bookie accepts bets that are all on one side of the line, he's, well, he's either going to make a killing or he's gonna get killed.
Eğer bir bahisçi sadece bir taraf için bahis kabul ediyorsa, ya tam bir vurgun yapacaktır ya da vurgunu kendisi yiyecektir.
On one side of the hill, archaeologists discovered an area that had been used as a quarry,
Arkeologlar tepenin eteklerinde bir taşocağı keşfettiler,
Try to imagine there is a ditch, with people on one side, and behind them soldiers.
"Bir tarafında insanların, diğer tarafında askerlerin olduğu bir hendek düşünün."
Because it's difficult obviously... the coffee's on one side of the street, you have to get your newspaper from the other.
Çünkü kesinlikle zor... Kahve caddenin bir tarafındadır, gazeteyi de yolun karşısından almak zorundasınızdır.
I'd like a hot dog with kraut on one side and relish on the other... with ketchup on the kraut and mustard on the relish, but don't let the two touch.
Sosili sandviç istiyorum. Bir tarafına lahana koy, diğer tarafında turşu olsun... lahanaya ketçap dök, turşunun üzerine hardal koy ama birbirine karışmasınlar.
You on one side, me on the other.
Sen bir takımda, ben diğer takımda.
Girls on one side, boys on the other.
Kızlar bir tarafta, erkekler diğer tarafta.
Thou art damned like an ill-roasted egg, all on one side.
Tek tarafı pişmiş yumurta gibi.
Why you only working out on one side of your body? "
Neden yalnızca vücudunun bir tarafını geliştiriyorsun? " diye soruyor.
With reasons for staying on one side and reasons for leaving on the other.
Bir tarafa kalma sebepleri bir tarafa gitme sebepleri.
On one side there's this certifiable lunatic who says the Holocaust never happened.
Ekranın bir tarafında raporlu bir deli Yahudi soykırımının yapılmadığını iddia ediyor.
Cowboy on one side, Indian on the other.
Bir yanımda kovboy, bir yanımda Kızılderili.
On one side, we have gold bars.
Bir kefede, altın külçelerimiz var!
Ever had any numbness on one side before?
Daha önce hiç bir tarafınızda uyuşukluk hissetiniz mi?
One grilled cheese with ranch on the side and one Sugar Mountain Supreme for the chubby bunny.
Kızarmış peynir. Bir de süper şeker tepesi tombul tavşan için.
Now, I'm not one to interfere with your personal life, but what you do on the other side of that door can mean big-time trouble. No.
Özel hayatına karışacak biri değilim, ama o kapının ardında yaptıkların, başına büyük bela açabilir
On the other side, lush grazing beckons, and eventually the first one takes the plunge.
Öteki tarafta, sulak otlaklar çağırıyor, ve sonunda birincisi suya dalar.
The only reason you want me to be on your side is because you believe I'm the one to stop Sydney Bristow.
Yanında olmamı istemenin tek nedeni Sydney Bristow'u durdurabilecek tek kişi olduğuma inanman.
Jagged on one side, smooth on the other.
Bir ucu taraklı ve keskin, diğer ucu düzgün türden bir alet.
Well, something like that, but I'm not on his side on this one.
Onun gibi bir şey ama bu sefer onun tarafında değilim.
All right, no one's on the other side. The cameras are off.
Tamam, diğer tarafta kimse yok, kameralar kapalı.
It means "You fish on your side of the lake, I'll fish on my side, " no one fishes in the middle. "
Anlamı, "Sen gölün kendi tarafında balık tut, ben kendi tarafımda tutayım, ortada kimse tutmasın."
Tell him to use the other one to look on the bright side.
Olaylara iyi tarafından bakmak için diğer gözünü kullansın.
Sure, Metro News One pays you jack, and, hey, a little green salad on the side is good for you, me, and Mr. McGee.
Doğru, paranın birazını Metro News One veriyor, ve hey, şuradaki küçük yeşil salata sen, ben ve Bay McGee için iyi.
How come we can't find one dead soldier on our side?
Nasıl oluyor da, ölü tek bir asker bizim tarafımızı tutmaz?
And I wouldn't even be here wasting your time except the one thing that he didn't tell you, that he probably should have, is that... on my side of the family- -
Vaktinizi boşa harcamak için buraya gelmedim. Size söylemediği bir şey dışında. Muhtemelen söylemeliydi.
The only one whose side I'm on is my granddaughter's.
Ben sadece torunumun tarafındayım.
Four teams, two in the front, one on the side, one in the back.
Dört takım, ikisi önde, biri yanda, biri de arkada.
We could put one here, on this side, and then the same on the other, and then one in the front.
Bir tanesini bu yüze koyabiliriz ve aynısını diğer yüze ve de öne.
I'm gonna have to side with my son on this one.
Bu sefer oğlumun tarafında olacağım.
Yes, there should be one on each side, ma'am.
Evet, her tarafta bir tane.
Two. One on either side.
Karşılıklı taraflarda birer tane.
One of our guys found Chester by the side of the highway on his way in last night.
Dün gece adamlarımızdan birisi Chester'ı otoban kenarında ölü bulmuş.
I mean, one minute we're sitting there on the side of the road and then the next minute the car just....
Bir dakika önce yolun kenarında duruyorduk sonra bir anda araba...
On the one side stands the Priory and on the other an ancient group of despots with members hidden in high-ranking positions throughout the Church.
Bir tarafta tarikat, diğer tarafta da kilisenin yüksek mevkiilerine sızmış eski bir despotlar topluluğu bulunuyor.
I was one of seventeen Jr. VPs in out division specializing interest derivatives, market risk exposure, plus a little P / L analyses on the side.
Bölümdeki onbeş müdür yardımcısından biriydim piyasa araştırması ve risk tahmini uzmanıydım artı biraz da kar / zarar analizi.
One day he broke my collar bone and I had to hitchhike to the emergency room, and I passed out on the side of the road and somebody found me.
Bir gün köprücük kemiğimi kırdı. Hastaneye gidebilmek için otostop çekmem gerekti. Yolun kenarında bayılmışım.
Jesus, am I the only one here... who thinks life would be rosier on the other side of that mob?
Tanrım, bu öfkeli kalabalıktan... uzaklaşırsak daha iyi olur diyen sadece ben miyim?
Troop movement was observed on the Albanian side so an alert was declared and no one may leave the border post.
Askeri hareketlenmeler, Arnavut tarafında gözlendi bu yüzden kimse sınır karakolunu terk edemiyor.
Sparazza on one side, Israel on the other.
Çünkü Sparazza bir tarafta lsrael diğer tarafta
I had one on the other side before.
- Daha önce diğer tarafta çıkmıştı.
The one who passes on this side or on the other...
Hangisi gerçek? Bu taraftan o tarafa geçen mi...
If you put one on this side, you know, y-you'd be perfect.
Bir tane de bu tarafa koyarsan harika olabilir
- They're on the south side, within a 500-metre radius of warehouses one through four.
- Güney tarafında, 1'le 4 numaralı depoların 500 metre yakınındalar.
on one 43
on one hand 57
on one condition 228
side 253
sideways 34
sides 51
sided 108
sidekick 32
sidebar 61
side up 19
on one hand 57
on one condition 228
side 253
sideways 34
sides 51
sided 108
sidekick 32
sidebar 61
side up 19