On that day перевод на турецкий
5,079 параллельный перевод
Judgment is upon you, and, on that day, you will no longer roam the temple, soiling this nation's hallowed ground.
Hakkınızda hükmün veridiği o günde tapınaklarınızda daha fazla dolaşıp... bu ulusun kutsal topraklarını kirletemeyeceksiniz.
And on that day, they will be terrified, stricken by the Lord with great panic.
ve gün geldiğinde, dehşet içinde olacaklar, büyük panik ile Tanrı tarafından dehşete düşecekler.
One of the things that kept me going on the row, Maybe that thing was the hope That you'd get out one day, Danny.
Hapisteyken devam etmemi sağlayan şeylerden biri senin bir gün çıkacak olma umudundu Danny.
You know? It's like imagine if they knew that one day they'd be able to get married right here on the beach.
Bir gün tam burada, sahilde evlenebilecek konumda olabileceklerini bilselerdi, ne olurdu acaba?
I figured we'd go early on in the day, and then we'd make sure that we see everyone.
Böylece herkesle tanıştığından emin oluruz.
You did that on the first day.
Onu ilk günde yaptın zaten. Tamam.
The bad news is that you'll have to live without me every day between 9 to 5 from now on.
Kötü haber : artık her gün saat 9'tan 5'e kadar bensiz yaşamak zorundasın.
And one day, he lost so much that he bet on his life.
Ve bir gün o kadar kaybetti ki, hayatını bahse koydu.
All right, on Friday, we're gonna give a presentation on how that day changed our country.
Cuma günü, 11 Eylül'ün ülkemizi, nasıl değiştirdiği ile ilgili bir sunum yapacağız.
You know, on one of my pops, um, I went back a couple years, to the day that Danny and I moved into this house.
Zamanda atlamalarımdan birinde birkaç yıl geriye gitmiştim.
I can't wait for the day that she and the rest of the humans are choking on black cyper.
O ve diğer tüm insanların kara cyper ile boğulduğunu görmek için sabırsızlanıyorum.
That's sweet... like a bride on her wedding day, huh?
Çok tatlısın. Düğün günü gelini görmemek gibi.
That day messed up my entire life, and I'm guessing it did a number on your family.
O gün benim tüm hayatımı mahvetti. Ve tahminimce aileni de aynı şekilde etkilemiştir.
The Vergers slaughter 86,000 cattle a day and 36,000 pigs, depending on the season, but that's just the public carnage.
Verger'ler günde 80.000 sığır ve mevsime göre 36.000 domuz kesiyor fakat bu kıyımın sadece görünen kısmı.
There was nobody else out there with them that day, so Sabatino's account is the only one on record.
Olayın olduğu gün onlardan başka hiç kimse orada değilmiş o yüzden Sabatino'dan başka kimse kayıt tutmamış.
I just kept looking at him, thinking that could be me on his side of the table one day.
Ona bakıp durdum ve masanın o tarafında bir gün ben olabilirim dedim.
That... spiffy dresser over there on the left, he gets his shoes shined every day at the mall before they meet.
Sol taraftaki şu şık giyimli buluşmadan önce her gün ayakkabılarını parlatıyor.
That's 50 fewer than are likely to be admitted to hospitals on any given day in this city.
Şehirde bu şikayetle günlük olarak hastaneye yatırılan insanların 50 eksiği ediyor.
I'm a little more confused, because that little gadget puts you on Dustin McEvers'street the day before he was killed.
Çok azıcık kafam karıştı, çünkü o küçük aygıt sizi cinayetten bir önceki gün Dustin McEvers'ın sokağında olduğunuzu gösterdi.
I'm sorry that you didn't get to die as a forgotten nobody on a bloody battlefield, and your father didn't get to live another day to be disgraced by you.
Kanlı bir savaş alanında unutulmuş, sıradan bir kişi olarak ölmediğin için ve babanın seni görüp rezil olmak için bir, gün daha yaşayamadığı için özür dilerim.
70 years of captivity, and she was the face that I clung on to- - the notion that one day I'd get out and see her again.
70 yıllık esaret boyunca tutunduğum şey onun yüzüydü. Bir gün çıkıp onu görebileceğim düşüncesiydi.
Heel. Yeah, I put money on our girl over that beanbag bitch any day.
O kaltak fasulye çuvalını havada karada alır bizimkisi.
To this day, I find it remarkable that anybody, even at the most remote podunk field office of the FBI thought that a fitting use for taxpayer dollars was investigating people for criminal theft on the grounds that they had made the law public.
Bugün bile şaşırdığım bir konu var. Herhangi bir insanın, en ırak köydeki bir ofiste çalışan bir FBI ajanının bile, halkın vergisini hukuku kamuya açan birine hırsızlık suçlaması için harcamasını aklım almıyor.
It seems ridiculous that miners should have to hammer away until their whole bodies are dripping with sweat faced with the knowledge that if they dare to stop, they won't able to put food on the table that night, while I get to make larger and larger amounts of money each day just by sitting and watching TV.
Ben evde televizyon izleyip para kazanırken, bir madencinin kan ter içinde çukur kazması ; kazmazsa o akşam evine ekmek götüremeyecek olması çok saçma geliyor.
He gets indicted on the same day that two people in England who are part of LulzSec get arrested, and a few other real hackers.
Davanın açıldığı gün, İngiltere'de lulzsec üyesi iki kişi ve bir kaç ciddi hacker tutuklanır.
The thing that we heard from people in Washington, DC, from the staffers on Capitol Hill was : they received more emails and more phone calls on SOPA Blackout Day than they'd ever received about anything.
Washington D.C.'de mecliste çalışanlardan duyduğumuza göre karartma günkü mail ve telefon trafiği hiç bu kadar yoğun olmamıştı.
We've pinged the GPS in his car, and it told us that he was here on Sunday, the day before he died.
Arabasındaki GPS'ten anladığımız kadarıyla pazar günü buraya gelmiş ölmeden önceki gün.
I talked to you on the phone that day.
O gün seninle telefonda konuştum.
- Um, you know, I can't put my finger on it, but Just the other day, someone was telling me that Dave's doing really good.
- her işe burnumu sokmak istemem ama Geçen gün bana birisi söylemişti Dave çok iyi işler başarıyomuş
And what is so important that you saw fit to lure me out here to the county jail on such a beautiful day?
Böyle güzel bir günde beni ilçe hapishanesine gelmeye...
To search the tapes on that exact day?
O günkü kasetlere bakacaklarını?
I believe that on this day, Moloch will seek to unleash hell on earth.
Bugün, Moloch'un dünyaya cehennemi getirmenin... yollarını arayacağına inanıyorum.
I believe that on this day, Moloch will seek to unleash hell on earth.
Sanırım bugün Moloch dünyaya cehennemi getirecek.
With only one day to prepare and half of that spent buying matching sweat suits, Team U.S.A. embarks on a series of nontraditional training exercises set to up-tempo music.
Hazırlanmak için eldeki tek bir günün yarısını uygun üniformaları satın almakla geçiren Amerika takımı, müzik eşliğinde ve kendi yöntemleriyle antrenmanlara devam etti.
And yet here she is on her first day in this world with a grandmother that is bent on sacrificing her.
Ama gel gör ki daha dünyaya geldiği ilk gün babaannesi onu kurban etmeyi kendine amaç biliyor.
So sorry, I totally forgot how much room you need for all that hooker makeup you plaster on every day.
Pardon, her gün sıvadığın fahişe makyajı için ne kadar alana ihtiyacın olduğunu unutmuşum.
You get up every day, put on clothes, you run and do what needs doing, try to have fun somewheres in between. That's who you figure you are.
Her gün kalkarsın giyinir ve yapman gerekenleri yaparsın arada sırada eğlenmeye çalışırsın çünkü böyle biri olduğunu sanırsın.
I had to ride that way for an entire day on an episode of Bonanza.
Bonanza'nın bir bölümünde tüm gün bu şekilde ata binmem gerekmişti.
From that day on, my dad's been trying to save his reputation.
O günden sonra, babam saygınlığını tekrar kazanmaya çalışıyor.
I'm sorry to call you on your cell but I just had a headache all day that I can't shake.
Cebinizi aradığım için üzgünüm ama bütün gün bir türlü geçiremediğim bir baş ağrım oldu.
The government has a secret system... a machine that spies on you every hour of every day.
Devletin oldukça gizli bir sistemi mevcut. Günün her saatinde sizi izleyen bir makine.
In fact, from that day on, it was difficult to find an adult that you couldn't beat.
Hatta o günden itibaren yenemeyeceğin bir yetişkini bulmak çok zor olmuştu.
When I asked my aunt, she had to explain to me that we live on these giant plates that push against each other, the pressure just building and building until one day they break away from each other with a violent jolt.
Teyzeme sorduğumda bana birbirlerini sürekli iten ve aralarında sürekli daha fazla baskı biriken, en sonunda da şiddetli bir sarsıntıyla kırılan devasa tabakların üzerinde yaşadığımızı anlatmıştı.
The government has a secret system, a machine that spies on you every hour of every day.
Devletin oldukça gizli bir sistemi mevcut. Günün her saatinde sizi izleyen bir makine.
My name's only Jared because Gavin called me that on my first day.
Benim adım Jared çünkü Gavin ilk günümde bana öyle demişti.
You know, and I base my decision on the fact that Camomile White exists for more than one day out of the year.
Biliyorsun, Camomile White senede bir günden çok daha fazla ortaya çıkıyor.
I know this is a sad day for McKinley and that we've come back to reflect on everything the glee club has meant to us.
Bunun McKinley için üzücü, Bir gün olduğunu biliyorum. Ve geri dönüp,
You wear this on your finger all day and it tracks your vitals. Or if that's too embarrassing, there's also a Bluetooth suppository and that goes right where you think it goes.
Gün boyunca bunu parmağınıza takacaksınız ya da fazla utanç verici olursa Bluetooth fitili de var ve direkt olarak düşündüğünüz yere sokulur.
Yeah, that's because he masturbates ten times a day in the bathroom.
Evet, günde on defa banyoya girip mastürbasyon yaptigindan oluyor.
Well, she wasn't on her racing boat that day.
O gün yarış teknesinde değildi.
That I visited you in your hotel suite on election day.
Seçim günü oteldeki suitini ziyaret ettiğimi söylerdim.
on that 88
on that note 90
on that night 19
on that side 16
that day 272
days 2668
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
on that note 90
on that night 19
on that side 16
that day 272
days 2668
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
dayna 86
days ago 298
days remain 20
day off 18
days a year 35
days now 26
day two 29
days later 66
days a week 26
dayna 86
days ago 298
days remain 20
day off 18
days a year 35
days now 26
day two 29
days later 66
days a week 26
day out 85
day before yesterday 18
days and 46
day in and day out 25
day in 57
day one 66
day by day 66
day basis 16
day suspension 16
day weekend 17
day before yesterday 18
days and 46
day in and day out 25
day in 57
day one 66
day by day 66
day basis 16
day suspension 16
day weekend 17