Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ O ] / On your mark

On your mark перевод на турецкий

527 параллельный перевод
On your mark, get set, go.
Üç - iki - bir, başla.
- On your mark, get set...
- İşaretinle, hazır ol..
On your mark, get set go!
Bekle, hazır atla!
Well, get ready. On your mark... Go!
Hazır, dikkat, başla!
On your mark, get set...
İşaret verince. Hazır...
On your mark, get set, go!
İşaretimle, hazır, başla!
On your mark.
İşaretimle!
On your mark.
Haydi bakalım.
After you circle, you stop on your mark stage left, lean forward in the saddle, face the audience, wave, greet them...
Gidelim. Döndükten sonra, sahnenin solunda duracaksın. ... öne doğru eğilecek, seyirciye dönüp onlara selam vereceksin.
On your mark!
Yerlerinize!
Switching to keys Alpha / Leader 7-2-7-4, on your mark.
Ben şimdi deyince Alpha / Leader 7-2-7-4 koduna geç.
On your mark.
Sen say.
On your mark get set- -
Yerini al... hazır ol...
On your mark.
Yerlerinize.
Ready for transfer on your mark.
İşaretinizle transfere hazırız.
Come on, Eduardo, I'll race you back to Paris before it gets dark. On your mark.
Hadi gel, Eduardo, karanlık olmadan senle Paris e kadar yarışacağım.
On your mark. Come on.
Senin işaretinle.
On your mark get set go!
Yerlerinize Hazır. Çık!
On your mark.
İşaretinizi bekliyoruz.
♪ Be careful not to miss your mark ♪ come on!
Bir zamanlar sana mahkümdum. Artık asla... Hey!
"I murdered the late Buffo Black, Your Honor, and I threw the suspicion on Mark Royce..."
"Buffo Black'i ben öldürdüm, efendim." "Ve suçu Mark Royce'un üzerine attım."
They taught me how to follow a trail by watching the leaves. And how to cut your mark on a tree so you won't get lost in the forest.
Yapraklara bakarak iz sürmeyi ve yolunu kaybetmemek için ağaçlara nasıl işaret bırakılacağını da onlar öğretti.
- Where did you get that mark on your wrist?
Bileğindeki iz nereden kaldı?
Your hand.... There's the mark of the devil on it.
Elinizde... şeytan işareti var.
You shall get a penny for every mark on your face, sixpence for a bloody nose... a shilling for a black eye, two shillings for a broken nose.
Güzel. Bugünden itibaren yüzündeki her iz için 1 peni alacaksın. Kanayan burun için 6 peni.
The rest of us will stay on the ground, mark your takeoff and check the wind.
Kalanlar burada durup kalkışı not etsin ve rüzgar ölçümü yapsın.
Looks to me like you're taking quite a lot on your own responsibility, ain't you, Mark?
Bana işini biraz fazla ciddiye alıyorsun gibi geliyor, değil mi Mark?
And you have a strawberry mark on your left shoulder.
Ve senin sol omuzunda çilek işareti var.
- What's that mark on your neck?
- Boynundaki iz de nedir?
Mark it on your maps, gentlemen, and follow the railway line to Dover.
Haritalarınızda işaretleyiniz baylar... ve Denver giden demiryolunu izleyiniz.
I'll make sure you will... by engraving a mark on your body.
Sen-ecek emin olacağım... vücudunuzun üzerinde bir işareti oyma.
You've got that smallpox mark on your wagons.
Sizin arabalarınızda çiçek mikrobu olduğunu düşünüyorlar.
The sheriff here will write it down, then you can put your mark on it.
Burda şerif yazsın, sen de parmağını basarsın.
Mark the exact positions of your forces on the map.
Birliklerinizin tam mevzilerini haritada işaretleyin.
You have a mark on your skin... but you've a deeper mark on your heart in your flesh and in your blood... like your mother!
Senin tenin damgalı... ama daha derinde olanı, kalbinde, bedeninde ve kanında... tıpkı annen gibi!
it took a while for your meat to stop being tough, your chips to stop being greasy, the wine vinegary, for these pejorative adjectives, which at first evoke the sad fare of the soup-kitchens, to lose little by little their meaning, and for the sadness, the misery, the poverty, the need, the shame that has become inexorably attached to them - this fat become-chip, this hardness-become-meat, this bitterness-become-wine - stop hitting you, stop leaving their mark on you.
Etinin sertliğini, patatesinin yağlılığını şarabının sirkevari tadını, ilk başta aşevlerini çağrıştıran bu küçültücü sıfatların ve onlarla birlikte anımsanan üzüntü, sefalet, fukaralık, ihtiyaç utancın yavaş yavaş anlamlarını yitirmesi patates kızartmasına dönüşen yağın, ete dönüşen sert şeyin şaraba dönüşen bu sirkevariliğin seni etkilemeyi bırakması üzerindeki etkisini yitirmesi biraz zaman aldı.
You came towards me with a question mark on your face.
Bana bir şey sormak istiyormuş gibiydin.
But when you play this reel back, it skips... from the end of the previous phone call... to the point where your secretary tells you... that Mr. Stafford is on the phone... but in between there's a splice mark.
Çelişkiyi görebiliyorsun. Sen inanılmaz birisin. Gerçekten inanılmaz.
Why, on just your word... did I give you 30,000 marks?
Tek bir sözüne bakarak neden sana 30 bin mark verdim ben?
They sign on drive the beef 1,000 miles, make your mark draw your pay, and move on to the next ranch.
Çiftliklerle anlaşır... sığırları 1500 kilometre öteye götürüp damgalar... paralarını alır ve bir sonraki çiftliğe yollanırlar.
If I don't leave a mark on your face I'm afraid that you'll forget
Yüzünü çizmemi istemiyorsan... daha hızlı olmalısın!
Make your mark in society, not on society.
Toplumda bir önemin olsun istiyorsan, sadece toplumda değil.
Make your mark in society, not on society. "
Toplumda bir iz bırak, sadece toplumda değil. "
"Put your mark on society, in doing something in society."
"Toplumda bir iz bırak, toplumda birşeyler yap."
Well, no offense, Dennis and Mark, but, uh, you see, we've been working real hard on this case... and, well, based on your performance, I think you could help us a lot more... if you went ahead and tried to hurt us.
Peki, alınmayın, Dennis ve Mark, fakat, şunu anlayın ki biz bu dava üzerinde çok çalıştık... ve geçmiş performansınıza bakarsak, bize köstek olmanız... bizim için çok daha yararlı olacak.
You want me to put a CeruIo mark on your locker?
Dolabına bir Cerulo işareti koymamı ister misin?
This could mark the beginning of a very dangerous trend in your scholastic career, a trend that could have a severe effect on your future.
Bu da senin okul kariyerinde yeni bir eğilimi gösteriyordur, bir eğilim ki senin geleceğine çok zarar verebilir.
Give us a 3-2-1 mark when you do your verb 74, and if we get it done now, we should have an answer for ya on your erasable memory... by the time you get to Guaymas.
74. eylemi gerçekleştirdiğinizde bize işaret verin,... eğer şimdi halledersek sizin Guaymas'a varmanıza yakın size geri dönüş yapabiliriz.
Go on, Christy, Go on, make your mark,
Haydi, Christy. Haydi birşeyler yaz.
Why can't you all piss on a tree to mark your territory?
Neden bölgelerinizi işaretlemek için ağaçlara sıçmıyorsunuz?
Also your paper on Mark Twain.
Ayrıca Mark Twain ödevin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]