One of them is перевод на турецкий
3,124 параллельный перевод
One of them is engaged to a famous lingerie model.
Bir tanesi ünlü bir iç çamaşırı mankeni ile nişanlıymış.
And every one of them is packing.
Hepsi de silahlı.
And until such time as one of them is dead, it would be unwise to venture into any new deals.
Ve biri ölene kadar yeni anlaşmalara girmek akıllıca olmaz.
In fact, one of them is listed as being in J.F.K.'s secure baggage area.
Aslında, birisi şuan J.F.K.'nin güvenli bagaj alanında.
Their descendants would carry the message through the eons unnoticed, until one of them is finally smart enough to sample his own DNA and read the message.
Onların torunları mesajı milyonlarca yıl fark edilmeden taşıyabilecekti, Ta ki onlar biri kendi DNA'sından numune alıp mesajı okuyacak kadar zeki olana değin.
I think one of them is injured. On descent.
Sanırım biri yaralı.
There are three hostages, two of them are in the kitchen, one of them is the barn.
Üç rehine var. İkisi mutfakta, biri ahırda.
Just in case you accidentally wander into a voting booth one day, there are some things you should know, and one of them is there is absolutely no evidence to support the statement that we're the greatest country in the world.
Olur da bir gün kazara kendini oy kabininin içinde bulursan diye söylüyorum, aklında tutman gereken bazı şeyler var ve bu şeylerden biri de dünyanın en iyi ülkesi olduğumuz açıklamasını destekleyecek hiç ama hiçbir kanıtın bulunmadığıdır.
One of them is holding a fund-raiser in Ravello, a charity auction, actually.
Bunlardan bir tanesi Ravello'da yardım topluyor daha doğrusu yardım müzayedesi düzenliyor.
Please tell me one of them is Will.
Lütfen içlerinden birinin Will olduğunu söyle.
It's sort of like the fear of having to fight one of them is what keeps everything cool. Oh!
Onlardan biriyle kavga etme korkusu ortalığı dindiriyor.
Iris has two little sisters, and one of them is sick- - she can hardly breathe.
Iris'in iki küçük kız kardeşi var ve bir tanesi çok hasta. Zar zor nefes alıyor.
I already have two roommates at the ZOO, and neither one of them is the furniture.
Benim zaten hayvanat bahçesinde 2 tane oda arkadaşım var. Ve ayrıca onlar kanlı canlı, mobilya değiller.
One of them is in the booth with me right now folks.
Şu an bir tanesi kabinime girdi millet.
Cops bought it. One of them is a Grimm.
İçlerinden biri Grimm.
This guy who's been traveling in Brazil he found this phone- - it's been skipping around the world, and one of them is of Celeste.
Brezilya'da gezen bu kişi bir telefon bulmuş ve telefon tüm dünyayı dolaşıyormuş ve bir ara Celeste'nin de eline geçmiş.
One of them is Ventri's in the East Village.
Onlardan biri East Village'daki Ventri'nin Yeri.
Not a single one of them is from the DEA.
Hiçbirisi de Narkotikten değil.
I got lots of parents with lots of children here, and every single one of them is being put at risk because of what Ben has brought down on us.
Burada bir çoğu çocuklu olan ebeveynler var ve Ben'in bizi düşürdüğü durumdan dolayı hepsi riske giriyor.
Three of them are mug shots, one of them is a surveillance photo from Interpol.
Üçü sabıka, biriyse Interpol'den alınan bir gözetim fotoğrafı.
As long as at least one of them is Catholic and my brother's coming over.
Birinin Katolik olması yetiyor. Ağabeyim de gelecek.
The wisdom of the Grail is contained in three books, - and I am in possession of one of them.
Kâse'nin irfanı üç kitapta saklanır ve onlardan bir tanesi bende.
This is one of them.
Bu onlardan birisi.
Going in and out of a movie theater is one thing, but how do you explain them getting back on to the base without going through security?
- Sinemaya girip çıkmak tamam da, güvenlikten geçmeden üsse nasıl girdiler?
Now it's going to get all over school, and no one's gonna wanna be my friend because they're gonna be afraid that my redneck mom is gonna come over with a shotgun and throw a jug of moonshine at them.
- Okulda ve etrafımda hiç arkadaşım olmıycakmı? Onlardan korkuyor gerizekalı Annem. - Bir av tüfeğiyle gelebilirdi.
There might be a time and a place for kindness and fairness, but this is definitely not one of them. Good-bye, Carole.
Nezaket ile adaletin bir yeri ve zamanı olabilir ama bu kesinlikle değil.
When two animals are having sex, one of them... Is communicating a message to the other.
İki hayvan seviştiği zaman biri diğeriyle aynı zaman da iletişim de kurar.
Boring is not one of them.
Sıkıcılık onlardan biri değil.
You really think one of them is the handler?
Kızın amiri onlardan biri mi sence?
If one is an imposter what will happen if one of them disappears?
Peki o halde efendim eğer birisi öldürülürse ne olur?
Would be than two Men shaking hands and is one of Them Getting Burnt?
O zaman iki kişi el sıkışırken birinin yanıyor olması?
It's been hard and fun and hard, but what's made it easier has been the new friends I've made along the way, which is why it's so difficult to say good-bye to one of them right now.
Bu hem zor ama eğlenceli ama zor bir durumdu. Bunu kolaylaştıransa, bu süre zarfında edindiğim yeni arkadaşlar oldu. Bu yüzden şimdi onlardan birine veda etmek bu kadar zor.
♪'cause two can keep a secret if one of them is dead ♪
Çeviri : monesprit
If she is working for Liber8, I don't want to tip our hand that we know she's one of them.
Eğer Özgürlük için çalışıyorsa onlardan biri olduğunu bildiğimizi gizli tutmak istiyorum.
And your sexuality is one of them.
- Senin cinselliğin de öyle.
He too is one of them.
O da onlardan biri.
And the kicker is, he has to fight in every one of them or he gets nothing.
Ve her maçta kavga etmesi gerekiyor yoksa parayı alamaz.
Okay, we can call Denko's crew, ask them which one of our guys is playing for their team.
Tamam, Denko'nun çetesini arar hangi adamımızın onların takımda oynadığını sorarız.
Eliot is referencing here the account of an actual Antarctic expedition where the explorers in their exhaustion have the delusion that there's always one more of them than could actually be counted.
Eliot burada gerçek bir Antarktik keşif gezisine referanslık ediyor. Kâşifler bitkin oldukları zaman gerçekteki sayılarından hep bir kişi fazla oldukları yanılgısına düşmüşler.
Th is one of them.
Bu da onlardan birisi.
If the answer to her address request is one of them, it's going to take a bit longer to restore.
Onun adres talebine verilen cevaplardan biriyse, tekrar yüklemem biraz zaman alır.
We got units posted at every one of them, and Max right now is heading to Brooklyn.
Her birine ekip gönderdik ve Max şu anda Brooklyn'e doğru gidiyor.
This is one of them.
Bu da onlardan birisi.
They're gonna make us wear them, and my game is gonna suck, and I'll start hating soccer, so I'll quit, and then I'll just end up working in one of your stores like those zombies who worship Uncle Doug.
Bize zorla giydirecekler, sonra ben iğrenç oynayacağım sonra futboldan nefret edip bırakacağım sonra da Doug Amca'nın zombileri gibi gelip senin mağazalarından birinde çalışacağım.
This is one way of catching them in the act.
Onları suç üstünde yakalamanın bir yolu da bu.
Look, if the woman on that message really is your mother and she's as deeply involved with the man who killed your father as it appears, the initiative are gonna be all over her. This Detective Lasky is probably one of them.
Bak, eğer o mesajdaki kadın annense ve babanı öldüren adamla bu kadar yakınsa Girişim kadının yakasını bırakmayacaktır bu Dedektif Lasky muhtemelen onlardan biridir.
There are only a few truly great people on this planet, and he is one of them.
Bu gezegende birkaç sayılı düzgün insan varsa o da onlardan biridir.
And it was very hard to imagine why anybody would make up something that not only incriminates them but is full of details that sound like they actually happened. It got to one point where they pulled me, Yusef, and Antron in the conference room. Santana Jr. :
Sadece suçlu olduklarını göstermekle kalmayıp sanki gerçekten yaşanmış gibi ayrıntılarla dolu bir şeyi uydurmuş olduklarını düşünmek çok zordu.
I've made some mistakes. But building the machine is not one of them.
Hayatımda yaptığım hatalar oldu ama makineyi inşa etmek onlardan biri değil.
And this is one of them.
Bu da onlardan biri.
Is he one of them?
Onlardan biri miydi?
one of us 165
one of these days 218
one of each 28
one of my favorites 32
one of a kind 52
one of them 249
one of you 61
one of yours 39
one of these 53
one of the best 51
one of these days 218
one of each 28
one of my favorites 32
one of a kind 52
one of them 249
one of you 61
one of yours 39
one of these 53
one of the best 51
one of mine 19
one of those 110
one of the 57
one of many 31
one of my best friends 16
one of those things 19
one of ours 44
one of 44
one of who 26
one out 21
one of those 110
one of the 57
one of many 31
one of my best friends 16
one of those things 19
one of ours 44
one of 44
one of who 26
one out 21