Or so перевод на турецкий
24,748 параллельный перевод
So now she thinks I'm out drinking ram's blood or something.
Şimdi benim koç kanı falan içtiğimi düşünüyor.
- Would you mind if I talk to my daughter for 10 minutes or so? My children...
Kızımla 10 dakika falan konuşmamın sakıncası var mı?
Mr. Jacobson... uh, he got the flu or something, so it's terrible.
Bay Jacobson, grip ya da bir şey olmuş. Durum korkunç yani.
You're the help. So if you want to... eat or something, we'll set some plates up in the kitchen.
Siz işçisiniz, bir şey yemek içmek isterseniz, mutfaktan alırsınız.
Hundred miles or so.
Yüz mil öyle.
- 20 miles or so.
- 20 mil ötedeyim.
They must need to be in range of each other. 50 feet or so.
Birbirlerine 15 metre gibi bir mesafede olmaları gerekli.
They say the noise only went on for 10 or so seconds.
Gürültü on saniye falan sürmüş.
What, so you just, like... you, like, rob banks or something?
Nasıl yani, banka falan mı soyuyorsun?
We just need an hour or so.
Bir saate daha ihtiyacımız var.
So Mr. Heidekker is not exactly what you call a socialite or a mingler.
Bu Bay Heidekker pek sosyetik ya da insanların arasına karışan biri değilmiş.
X-ray seemed to indicate some kind of plaque or tumour in his brain so they popped him in the MRI.
Röntgene göre beyninde bir tür plak ya da tümör görünüyormuş onlar da manyetik rezonansa sokmuşlar.
Well, I heard that dying things in dreams really means, like, rebirth or renewal or change, something cool is going to happen, so that's okay for me, huh?
Duyduğuma göre rüyalarda ölmek yeniden doğmak, yenilik veya değişiklik anlamına geliyormuş. Yani güzel bir şeyler olacak o yüzden bence iyi bir şey.
So, um... is that formula only for babies, or can hungry big boys get in on it, too?
Bu arada şu mama sadece bebekler için mi yoksa aç, koca oğlanlar da nasiplenebiliyor mu?
So whether you are in power or not, the business of corruption continues?
Pekala sen görevde olduğunda, işlerdeki yolsuzluk devam edecek mi?
So you just expect me to sit and twiddle my thumbs until you decide whether or not you want me?
Anlıyorum. Yani benden, beni isteyip istemediğine karar verene kadar hiçbir şey yapmadan oturmamı bekliyorsun.
So whether this is about protecting me or protecting you, stop icing me out.
Bu şey beni mi seni mi korumak için, her neyse, beni dışlamayı bırak!
I am categorically opposed to you or anyone else doing so.
Sizin veya başka birinin bunu yapmasına da kesinlikle karşıyım.
So... do you feel a year older or what?
Kendini bir yaş yaşlanmış hissediyor musun?
But she trusted me and we-we went to abort my brother or whatever, so...
Ama annem bana güvendi ve kardeşimi aldırmaya gittik.
I didn't know if you wanted to stay in or go out, so I...
Dışarıda mı, evde mi yemek istediğine karar veremedim...
So, are you still seeing Lois Lane, or did that fizzle out like I predicted in the office pool?
Hala Lois Lane ile görüşüyor musun, yoksa ofis havuzunu tahmin ettiğim gibi ilişkiniz de bitti mi?
We didn't know what he was seeing or why he was so... so scared of it.
Ne gördüğünü bilmiyorduk ya da gördüğü şeyden... neden o kadar korktuğunu.
So whatever the world wants to think or believe, we know they're not talking about the man we love.
Herkes ne düşünürse düşünsün, neye inanmak istiyorsa inansın, bahsettikleri kişi bizim sevdiğimiz adam değil.
So no link between this and Swagger or the assassination.
Yani, Swagger veya suikastla alakası yok.
So if any of you have any information about him or his whereabouts, I encourage you to please report them to Special Agent Nadine Memphis.
Bu yüzden bu adamla ilgili herhangi bilgiye ulaşırsanız bu bilgiyi Özel Ajan Nadine Memphis'le paylaşmanızı rica ediyorum.
So say the line or find another job.
O halde, ya rolünü yaparsın ya da kendine başka bir iş bulursun.
Uh... So if, um... If you need to call your parents or your campers need anyone, um... there's a phone in my office, and you're welcome to use it any time.
Şey, şayet ana babanızı aramanız gerekirse ya da kampçılara biri lazım olursa,... şey ofisimde telefon mevcut, ne zaman olursa olsun kullanabilirsiniz.
So, do you want me to stay or go?
Kalmamı ister misin yoksa gideyim mi?
And hearing it one more time isn't gonna help anything or change anything or fix me or turn back time, so just shut up and back off, please.
Bir kez daha duymamın yardımı olmayacak. Bir şeyleri düzeltmeyecek ya da zamanı geri almayacak. O yüzden çeneni kapatıp benden uzak dur lütfen.
You know when you're drawing a cat or a house and you picture that cat or that house in your mind and it looks so perfect but you just can't get your hand to live up to that picture in your head?
Hani kedi veya ev resmi çizerken kediyi veya evi kafanda canlandırırsın ve mükemmel görünür ama elinle bir türlü kafandaki o resmi yapamazsın ya?
You do realize we open in 20, so you gonna sit there and admire me, or do you want to get to work?
20 dakika sonra açılacağımızı biliyorsun. Sandalyeye oturup hayranlıkla bana mı bakacaksın yoksa çalışacak mısın?
Hey, look, I-I know how hard this week is for you, so if you need anything, popup or not, I'm here.
Hey, bak, bu haftanın senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum. O yüzden bir şeye ihtiyacın olursa, geçici ya da kalıcı, ben buradayım.
So, what are looking for, like... an animal, or a weapon?
Ne arıyoruz, bir hayvan mı, bir silah mı?
Like... if we don't remember it, then it didn't happen, so it's possible, or probable, that we... that we- - If we were to- -
Yani hatırlamıyorsak olmamıştır. Yani, mümkün ya da olanaklı olan... - Biz... gitseydik...
They obviously don't catch us, Todd, or they'd remember us in the future from the past, which is currently the present, so... Right?
Anlaşılan bizi yakalamıyorlar yoksa bizi gelecekte şimdiki geçmişten hatırlarlardı.
Well, the opiate ring that Dorian Rothlighter was running still exists, with or without him, so as long as your boy, Todd Brotzman, remains a person of interest in your case,
Dorian Rothlighter'ın çalıştığı uyuşturucu karteli onsuz da işliyor. O yüzden Todd Brotzman sizin davada şüpheli şahıs olduğu sürece bizimkinde de şüpheli, değil mi?
- Just remember, you need 15 minutes to get to the piazza, so if you need a pee break or- -
- Unutma meydana varmak 15 dakika sürüyor o yüzden çiş molası istiyorsan...
It has so many different cuisines and ingredients... that, frankly, I didn't even know existed or you can cook with.
Varlığından bile haberdar olmadığım... ŞEF / ORTAK - ELEVEN MADISON PARK çok farklı mutfaklar ve malzemeler vardı.
And so the beautiful moments from my childhood, they end up showing up in the menu in some way or form.
Böylece, çocukluğumdaki güzel anlar... menüde bir biçimde yer alıyor.
Like, after a series of weekend dinners with my friends, it got so popular that, actually, the father or the parents of my friends went to the parties... held by teenagers.
Birkaç hafta sonu arkadaşlarıma yemek yaptıktan sonra... yemekler o kadar popüler oldu ki, arkadaşlarımın ebeveynleri... gençlerin verdiği partilere... gitmeye başladı.
So four or five days, you have chicatanas in the year, and that's it.
Yıl içinde sadece dört beş gün chicatana olur, o kadar.
So, if you turn yourselves in, or even get caught, I'm gonna gut someone you love.
Yani, teslim olursanız ya da yakalanırsanız bile, sevdiğiniz birini öldürürüm.
- Yes. So what we have to do is find an overriding prophecy, something bigger than the death of a Guardian, or Colonel Baird will die in short order.
Yapmamız gereken şey daha kapsamlı, bir Koruyucu'nun ölümünden daha büyük bir kehanet bulmak.
And so far we've seen no signs of a forced entry, so would you happen to recall whether or not you locked the door?
Ve hala zorla giriş izi bulamadık. Yani kapınızı kilitleyip kilitlemediğinizi... hatırlayabilir misiniz?
So if it's damaged or destroyed, our mission ends in failure.
Kamera zarar görür veya kullanılamaz hale gelirse,... görevimiz başarısızlıkla sonuçlanır.
- So are you being careful up there, or are you just, you know, driving like Tanner?
Orada dikkatli mi olacaksınız yoksa anlarsın ya Tanner gibi mi süreceksiniz?
So then maybe you can help with what, like a water collection system, or...?
O zaman bir su toplama sistemi falan yapmamıza yardımcı olabilirsin.
It's on us that the location for this mission had to change, so one way or the other, we are seeing this through.
Bu görevin yerinin değişmek zorunda olması bizim yüzümüzden o yüzden ne olursa olsun bu işi halledeceğiz.
Not that the other work wasn't important or didn't matter, but... If we successfully deflect asteroid Helios 685, we alter the course of humanity so profoundly it's highly probable that the time we come from, everything between then and now, the plagues, the shortages, the wars, none of that will happen.
Diğer iş önemli olmadığından değil umursadığımızdan değil ama eğer Helios 685 gezegenini başarıyla saptırırsak insanlığın gidişatını öylesine değiştireceğiz ki nüyük ihtimalle bizim geldiğimiz zaman o zamanla bu zaman arasındanki her şey salgınlar, kıtlıklar, savaşlar bunların hiçbiri olmayacak.
So, it could be a coincidence or he is on his way here.
Bu ya bir tesadüf ya da buraya dogru geliyor.