Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ R ] / Right in the middle

Right in the middle перевод на турецкий

1,762 параллельный перевод
We're right in the middle of the industrial site of Chamfors.
Chamfors sanayi bölgesinin tam ortasındayız.
Coach Pima up and leaves right in the middle of the season.
Koç Pima sezonun ortasında kızıyor ve ayrılıyor. Kızıyor ve ayrılıyor.
And now, I drag right in the middle of it.
BEN ISE ONU BUNLARIN TAM ORTASINA SURUKLEMISTIM.
You've got to make sure the pen's right in the middle.
Kalemi tam ortaya oturtmak gerekiyor.
I'm right in the middle of the Cosmo survey!
Önemli birşey çözüyorum burada.
Running right in the middle of the road!
Tam yolun ortasında!
if I didn't have this stump, I'd be right between you and Highway on the firing step, right in the middle of it.
... eğer bu sakat kolum olmasaydı ateş hattının tam ortasında seninle, Highway'in arasında yerimi alırdım.
We're in the Eagle's Eye, right in the middle of it.
Kartal gözünün içerisindeyiz, tam ortasında.
Right in the middle of aisle five, a discount breakdown.
Beşinci reyonun ortasında, bir indirim krizi.
It was right in the middle of mid-middle morning prayers.
Sabah duasının tam ortasındaydık.
Over there! Underneath that face, right in the middle
Taşların ön tarafındaki şu kaldıraçla.
He's right in the middle of an important love triangle with Corrine.
Corrine ile bir aşk üçgenin tam ortasında.
Stand right in the middle of the teleport, please. Keep your...
Lütfen ışınlama platformunun merkezinde durun.
And right in the middle of the interview, Regis would pull a pencil out of his pocket, stab me in the neck and say, " Take that, you fucking nigger.
Röportajın ortasında, Regis cebinden bir kalem çıkarıp boynuma saplayıp şöyle diyebilir :
One second, I'm driving along, minding my business and there she is, right in the middle of the street.
Kendi kendime yolda gidiyordum. Bir baktım kadın caddenin ortasında.
He was probably right in the middle of saying the words "totally organic."
Muhtemelen tam da o sırada, "tamamen organik" diyordu.
Oh, right in the middle of...
Tam da işin ortasında...
They got him in Chino, right in the middle of the yard.
Onu Chino'da yakaladılar, tam avlunun ortasında.
It's always a man and a woman stopped right in the middle of the road.
Hepsi de yolun ortasında duran bir adam ve bir kadın.
I'm right in the middle of a case
Bir dava üzerinde çalışmaktayım.
Charlie and I are right in the middle of something.
Charlie'yle ben tam da bir şey konuşuyorduk.
Well, yesterday we wake up and there's a piece of poop right in the middle of me and Frank, okay?
Valla, dün uyandığımızda tam Frank'le benim ortamda bir parça kaka vardı, tamam mı?
Look, I know we need to talk about what happened, but I'm right in the middle of something, Lily.
Biliyorum olanlar hakkında konuşmalıyız ama şu an biraz meşgulüm.
Ok, well, I don't have his number, and I'm right in the middle of something.
Tamam, bende numarası yok ve şu an meşgulüm.
Besides, this place is right in the middle of what ever Kaagh is up to.
Ayrıca bu yer Kaagh'ın indiği yerin hemen sağında.
Being able to have such close contact with friends and family who are right there... right in the middle of those final moments before you go fly... was really exciting, really special.
Uçuştan önceki son anlarda, o an orada bulunan arkadaşlar ve ailelerle o kadar yakın ilişki kurmak gerçekten heyecan verici, gerçekten özeldi.
We just take little bits of matter, little bits of this stuff and accelerate them to as close to the speed of light as we can get and then smash them together right in the middle of that detector to recreate the conditions that were present back at the beginning of time.
Maddenin ufak bir parçasını alıyoruz, bu parçaları ışık hızına yakın hızlandırıyoruz .. sonra ele geçirebildiklerimizi bu detektörün ortasında zamanın başlangıcında olan geçmişteki anın .. o zamanki şartları tekrar yaratıp birlikte Param parça ediyoruz.
The person right in the middle, carrying a birdcage.
Tam ortada, kuş kafesi taşıyan adam.
I am right in the middle of something... and I don't know how to get out of it.
Çok kötü bir sorunun içindeyim ve nasıl kurtulacağımı bilmiyorum.
And we're caught right in the middle.
Ve biz arada kaldık.
- of something right now. - What? What are you in the middle of?
Nasıl bir meseleyle?
I'm kind of in the middle of something right now, so...
Tam da bir işin ortasındayım...
Do you need the messiness? You're in the middle of a custody battle, right?
Bunun yüzünden göz altına bile alınabilirsin.
Madeline, I'm kind of in the middle of something right now, and you need to leave.
Madeline, şu an burada tam bir şeylerin ortasındayım, ve senin gitmen gerekiyor.
Right here on this cooler. I'll be back in 45 minutes. You're gonna leave me in the middle of the desert?
Şurada... buz kutusunun üstünde.
And so he killed his own Lodge brother right here on the eye of Hathor in the middle of the Lodge.
bu yüzden öldürdü. burada, kendi Loca kardeşi tarafından. Hathor gözü önünde Locanın ortasında.
In the middle of it, right now?
Şu an tam ortasında mı?
Right in the centre, in the middle of the light. Quickly!
Tam merkeze, ışığın ortasına geçin hemen!
Try it. Right, stand out in the middle.
Platformun tam ortasında dur.
Oh. You know that there's no way that those girls are going to do homework in the middle of their first photo shoot, right?
Şöyle anlatayım sana onlara çekimin ortasında ödevlerini yaptırtman imkansız, değil mi?
But, um... I'm in the middle of trying a racketeering case right now.
Şu anda bir organize suç davasının içindeyim.
Well, we're in the middle of a kidnapping right now, so it may end up being for nothing, but thanks.
Evet, şuan bir adam kaçırmanın ortasındayız, yani hiçbir şeyle de sonuçlanabilir ama teşekkürler.
We're in the middle of an ongoing investigation. All right?
Devam eden bir soruşturmanın ortasındayız.
All right, she lies to you about the endgame, then she puts you in the middle of an FBI investigation?
Bitiş hakkında sana yalan söylüyor. Seni bir FBI soruşturmasının ortasına atıyor.
But I gotta say, I kind of feel like I'm in the middle of a fashion storm right now.
Ama söylemeliyim ki şu anda bir moda fırtınasına kapılmış gibiyim.
As soon as I left Dennis's place, I realized I don't have a car, right, so I actually do have to run home by myself through the park in the middle of the night.
Dennis'in evinden ayrıldıktan sonra arabam olmadığını fark ettim, o yüzden tek başıma gecenin yarısında parktan geçerek eve koşmam gerekti.
That would have fallen right out in the middle of the bed.
Yatağın orta yerine oradan doğru düşmüş olabilir.
So I'm out there in the middle of the woods and I took a left where I usually... anyways, there's this inlet road there, and off in the distance I heard this music, right?
Ormanın içinde koştum ve her zamanki yerde bıraktım. Herneyse, yolun girişinde, uzaktan bir müzik sesi duydum.
Dude, I just spent the afternoon in Middle-earth with glee-glop and the floopty-doos, all right?
Ahbap, bütün öğleden sonrayı Orta Dünya'da gulugulular ve fuluptidularla geçirdim, tamam mı?
I'm in the middle of something right now.
Sonra arasam nasıl olur?
Because right now I am stuck in the middle of this... this very weird, very strange house party.
Zira şu an esrarengiz ve tuhaf bir ev partisinin tam ortasına düştüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]