Save us перевод на турецкий
3,035 параллельный перевод
You told me that I didn't try to save us.
Bana, bizi kurtarmak için hiçbir şey yapmadığımı söyledin.
Dad, save us!
Baba, kurtar bizi!
Not even my wonder whacker may be enough to save us.
Zannediyorum ki şu elindeki zımbırtı bile bizi kurtarmaya yetmez.
I remembered my little brother and..... how I couldn't protect him and that no-one came to save us.
Bunu hatırladım. Küçük kardeşimi hatırladım ve... Onu nasıl koruyamadığımı ve bizi kurtarmaya kimsenin gelmediğini.
Pleaded with him to save us boys.
Bizleri kurtarması için ona yalvardım.
Tanner, exactly how much time does this save us?
Tanner, burası bize tam olarak ne kadar zaman kazandırıyor?
This is going to save us 20, 25 minutes over the next four hours.
Burası bize önümüzdeki dört saat üzerinden... 20, 25 dakika kazandıracak.
So it's going to save us 20 minutes?
Burası bize 20 dakika mı kazandıracak?
Thank fucking Christ you're here to save us.
Tanrıya şükür ki kurtarıcımızsın.
Then one day it's gonna come down from outer space and save us all from ourselves.
Günün birinde uzay boşluğundan gelip bizi benliğimizden kurtaracak.
We can't go through life expecting superman Or anyone else to save us whenever things get tough.
İşler kızıştığında, Superman veya bir başkasınının bizi kurtarmasına bel bağlayarak yaşayamayız.
Please save us.
Kurtarın bizi!
Only one thing can save us from death. Strip!
Bizi ölümden tek bir şey kurtarabilir.
Save us!
Kurtarın bizi!
While trying to save us, yöur husbands also got into trouble.
Bizi kurtarmaya çalışırken, kocalarınızın başları belaya girdi.
It would save us all a lot of time to just stipulate that the five swimming pools are part of the foreclosure package exercised by the Atlantic Commerce Bank.
Yüzme havuzlarının Atlantik Ticaret Bankası tarafından yürütülen bir tahliye paketi olduğunu belirtirsek bu bize oldukça zaman kazandıracaktır.
If you stipulate to that, it will save us time.
Eğer bunu belirtirseniz, bu bize de zaman kazandırır.
( Door bells jingle ) These superheroes come here to save us, we don't even acknowledge them.
Bu süper kahramanlar bizi kurtarmak için buralara kadar geliyorlar. Bizse var olduklarını bile kabul etmiyoruz.
God save us.
Tanrı yardımcımız olsun.
He is, so much so that he'll save us from a slow death.
Yavaş yavaş ölümden bizi kurtaracak kişidir o.
She wants to save us a bit of elbow grease.
- İşimizi birazcık kolaylaştırmak istiyor.
But if you save us the bother of a trial, that will go in your favour.
Ama bizi bir duruşma zahmetinden kurtarırsan, bu senin lehine gidecek.
- No, you still have a chance to save us.
Hayır, hâlâ bizi kurtarabilirsin.
If Red Coat's "A," why did she save us from the fire?
Eğer kırmızı paltolu A ise, neden bizi yangından kurtardı?
Only God can save us from Napoleon's wrath now.
Bizi artık Napolyon'un gazabından ancak Tanrı kurtarabilir.
Sick of waiting for people to save us.
Bizi kurtaracak insanları beklemekten bıktım.
You must save us, save us all.
Bizi kurtarmalısın. Hepimizi.
Why'd you save us?
Bizi neden kurtardın?
You were willing to die to save us.
Bizi kurtarmak için kendini feda edecektin.
It was hard work, but I save and I save and I save to come to the US.
Zor bir işti, ancak, biriktirdim, biriktirdim, Amerika'ya gelmek için biriktirdim.
Save and deliver us, from the hands of your enemies, abate their pride, assuage their malice, confound their devices, that we, being armed with thy defence, shall be preserved from all perils, to glorify thee, giver of all victory
Bizi düşmanlarından koru ve kurtar. Onların kibirini yatıştır, onları dizginle, silahlarını yok et. Bizim senden başka korunağımız yok.
Your second option is that you cooperate with us and save our time and effort.
İkinci seçeneğin ise, bizimle işbirliği yapıp ve zamanımızı ve emeğimizi boşa harcamazsın.
Well, sometimes we get to save babies, and sometimes we get to save gang members who accuse us of throwing them off balconies.
Bazen bebekleri kurtarıyoruz bazen de onları balkondan attığımızı iddia eden çete üyelerini.
Did you tell'em that we could save the patient's vision if they would just give us the opportunity?
Bize bu fırsatı verirlerse hastanın görme yetisini kurtaracağımızı söylediniz mi?
Actually, save all of us, please.
Aslında hepimizi kurtar, Iütfen.
So, to stop a war breaking out between us and the Italians... and to save you from their barbarity... I said I would dispatch you myself.
İtalyanlarla bizim aramızda çıkacak bir savaşı önlemek için ve seni onların zalimliğinden kurtarmak için, seni benim öldüreceğimi söyledim.
They need her alive to guarantee Joe's safety, so just tell us what you did, and we can save your daughter and stop Joe.
Joe'nun güvenliğini sağlamak için ona canlı ihtiyaçları var. Bize ne yaptığını söylersen kızını kurtarıp Joe'yu durdurabiliriz.
I can save one of us.
Birimizi kurtarabilirim.
If a gunman came in here with a gun and made you pick which one of us to kill, you would save your brother's life over mine!
Silahlı bir adam gelse ve sana zorla hangimizi öldüreceğini seçtirse benimkinin yerine kardeşinin hayatını kurtarırdın!
To save all of us.
Hepimizi kurtarmak için.
The more alive you become. Or perhaps it's because you're hoping your wife Will meet us there and save you.
Belki de karının orada olacağını ve seni kurtaracağını umduğundandır.
I'm trying to save Natasha another fist to the face and get this case back to where it belongs, with us.
Natasha'yı yüzüne gelecek başka bir darbeden korumaya ve bu davayı ait olduğu yere iade etmeye çalışıyorum, yani bize.
If you and your people wanna save your lives, take us to the beans.
Sen ve halkın sağ kalmak istiyorsanız bizi fasulyelere götürün.
Help us save you.
Seni kurtarmamız için bize yardım et.
- We can come save you, if you need us to?
- İstersen gelip seni kurtaralım?
Why would she try to save hank without us?
Neden Hank'i biz yokken kurtarmak istesin ki?
I can't believe Penny sent out a "save a date" card and asked us to hold every month but February.
Penny'nin bir davetiye gönderip Şubat hariç her ayı rezerve etmemizi istediğine inanamıyorum.
Well, save your breath,'cause you're not gonna be able to offer enough to keep us.
Nefesini harcama çünkü onu bizden almak için yeterince para teklif edemeyeceksin.
I cannot save the show without all of us stepping up.
Herkes adım atmazsa şovu kurtaramam.
The thing is, every time I think he's making some play, I find out that he's just doing something for the good of the house, or to save one of us.
Ama ne zaman adamın bir şey yapmaya kalkıştığını görsem bu ya evin yararı için oluyor ya da bizden birisini kurtarmak için.
These little invertebrate creatures, the creatures that do most of the work, turn most of the energy, save most of the material, and allow us to re-insert big animals with some confidence.
Şu küçük omurgasız canlılar... işin çoğunu yapıyor, enerjinin çoğunu dönüştürüyor... malzemenin çoğunu kurtarıyor... ve büyük hayvanları güvenle geri getirmemizi sağlıyorlar.
useful 59
ushna 19
use your brain 33
use it 260
use your words 42
use your imagination 74
use me 43
use your head 124
used to 118
use mine 46
ushna 19
use your brain 33
use it 260
use your words 42
use your imagination 74
use me 43
use your head 124
used to 118
use mine 46
us too 58
use it wisely 19
use the force 25
use your power 21
use your hands 17
use your legs 22
use them 48
use that 67
use these 22
used to be 136
use it wisely 19
use the force 25
use your power 21
use your hands 17
use your legs 22
use them 48
use that 67
use these 22
used to be 136