She called перевод на турецкий
6,375 параллельный перевод
What was she called?
- Kızın adı neydi?
Yes, she called me last night And could tell that I was very upset, So I told her why- -
Evet, geçen gece beni aradı ve üzgün olduğunu söyledi, bu yüzden ona söyledim- -
Oh. She called me Mr. Long.
Bana Bay Long dedi.
She called me.
O beni aradı.
She called him possessive a few times, asked him to give her space and stuff like that.
Onu çok sahiplenmekle suçladı birkaç kez, ondan biraz özgürlük ve bunun gibi şeyler istedi.
No, she called a burner.
Hayır, ödemeli telefonu aradı.
We know she called you.
Seni aradığını biliyoruz.
The fact is, she called me.
Gerçeği, o beni aradı.
Like when the cancer came and the doctor suggested pot might help, she called me.
Tıpkı kanser olduğundaki gibi, doktor ona bu ilaçları önerdi, o da beni aradı.
When her medical bills started piling up and the treatment became too expensive, she called me.
Hastane faturaları yığıldığında ve tedavi çok pahalı olduğunda, beni aradı.
She called me this morning.
Beni bu sabah aradı.
So she called...
Yani seni aradı...
Yeah, she called me this morning, Wanted to make sure I was okay - -
Evet, bu sabah beni aradı, iyi olduğumdan emin olmak istemiş.
She was upset when she called me - - Said she was gonna do something to hurt herself.
Beni aradığında çok üzgündü kendisine zarar verecek bir şeyler yapabileceğini, söyledi.
She called him mr. Darcy.
'Bay Darcy'diye hitap ederdi.
She called him mr.
Ona Bay Darcy derdi.
Did you hear what she called me?
Bana ne dediğini duydun mu?
But she called me from home and started rambling about us going back to New York.
Ama dün evden aradı beni. New York'a tekrar gidelim diye geveledi.
- She called me gammy!
- Bana ananişim dedi!
She called Maddy who was planning on taking one of the boats out on the lake.
Teknelerden biriyle göle açılmayı planlayan Maddy'i aramış.
She called 911, saying a man was breaking in.
Evine giren birini şikayet etmek için 911'i aradı.
It says you rang her last night just before she called the police.
Görünüşe göre dün gece o polisi aramadan önce aramışsınız.
He swore that she called him because she did call him.
Cole onu aradığına yemin etti çünkü onu gerçekten aramıştı.
- She called me a liar.
- Bana yalancı diyor.
Word on the street, she's now called the hefty gobbler.
Duyduğuma göre, sarkık kukulu diyorlarmış ona artık.
I'm busy. I wouldn't have called, but she doesn't have a cellphone, and she won't buy one.
Ben aramadım ama onun cep telefonu yok ve olmayacakta.
I saw she was wearing glasses in one of her Facebook photos, which got me wondering about her eyesight, so I called every optometrist covered under her insurance, found hers, then pretended to be a claims provider
Facebook fotolarından birinde güneş gözlüğü taktığını gördüm. Bu beni görüşü hakkında düşündürdü. Böylece sigortasında görünen tüm gözcüleri aradım onunkini buldum.
to get the receptionist to admit she has a condition called achromatopsia.
Ardından bir tedarikçiymiş gibi davrandım ve sonunda kabul ettirebildim. Akromatopsi diye bir hastalığı var.
Maybe she's the one that called it in.
Belki de arayan kişi odur.
He said Bug called. She's coming in.
Böcek onu aramış, dükkana geliyormuş.
She listened to the video from Thad's phone and said Alice's dialect was most likely something called Virginia piedmont, which includes Southern Maryland.
Thad'in telefonundaki videoyu dinledi. Alice'in lehçesinin Virginia Dağ Bölgesi denen bir bölgeye ait olduğunu ve buranın Güney Maryland'i de içine aldığını söyledi.
She's called Louise.
Adı Louise.
She got elected to a big building called the House of Commons.
Avam Kamarası denilen büyük bir binaya seçildi.
She worked for an inner-city charity called NRP.
MYP denilen bir yardım derneğinde çalışıyordu.
She said this guy sulla called carlito.
Onun hoşuna gitmese de Mike haklı.
I called him, and she answered his phone.
Onu aradım ama telefonu Eva açtı.
And then she said, "That's not why it's called a poop deck."
Sonra o da demiş ki :
- Nowhere. She hasn't called yet.
Henüz aramadı.
The security system she employed is operated by a highly sophisticated firm called Brax...
Birlikte çalıştığı güvenlik şirketi,... üst düzey bir firma olan Brax...
She met this bloke called Blinovitch...
Blinovitch adlı bir adamla tanışıyor...
She had called the office looking for me, so I was just following up.
Benim için ofisi aramıştı, bu yüzden bende geri dönmeyi çalışıyordum
And Lieutenant Cooper at her workplace, which we called, but where the receptionist told us she left for lunch 25 minutes ago.
Komiser Cooper iş yerinde bekliyor. Telefonda kadının 25 dakika önce öğle yemeğine çıktığını söylemişlerdi.
She was on a drug called capecitabine.
Kapesitabin denen ilaçtan içmiş.
But she always called me when she needed me.
Ama bana ihtiyaç duyduğunda hep beni aradı.
She was afraid that she'd get fired if a sheriff's deputy called, asking about a murder alibi.
Cinayet mazeretleri hakkında soru soran Şerif yardımcısı aradığında işinden olacağından korkuyor.
She's called The Desert Wolf.
Ona Çöl Kurdu diyorlar.
She was at the school when we called Mason to look for her, but now we're not hearing back from either of them.
Mason'ı ona bakması için aradığımızda okuldaydı ama şimdi ikisinden de haber alamıyoruz.
Yes, but what the witness saw and what she remembered is also being called into question.
- Evet ama görgü tanığının hatırladığı ve gördüğü şeyler de sorgulanmaya başladı.
She just called me 20 minutes ago.
Beni daha 20 dakika önce aradı.
And we would have if she didn't get called into work.
Biz de neredeyse inanıyorduk eğer işten ona o telefon gelmeseydi.
Eva called your cellphone from the the corporate-apartment landline after she was already supposedly dead.
Eva öldü diye bilinirken kaldığı şirket dairesinin sabit hattından senin cep telefonunu aramış.
she called you 54
she called me 136
she called him 17
she called it 18
called 487
called it 35
called me 28
called friends 21
called it in 23
she comes 18
she called me 136
she called him 17
she called it 18
called 487
called it 35
called me 28
called friends 21
called it in 23
she comes 18
she chose me 21
she can't 238
she came back 47
she couldn't 58
she can 125
she came 41
she can't do that 47
she came to me 61
she can't help it 16
she came here 21
she can't 238
she came back 47
she couldn't 58
she can 125
she came 41
she can't do that 47
she came to me 61
she can't help it 16
she came here 21