She left a note перевод на турецкий
153 параллельный перевод
She left a note that she couldn't marry me.
Senle evlenemem diye bir not bırakmış.
Maybe she left a note.
Belki bir not bırakmıştır.
On the bureau, she left a note.
Masaya bir not bırakmıştı.
She left a note under my door this morning.
Bu sabah kapımın altına bir not bırakmış.
She left a note.
Bir not bırakmış.
But she left a note.
Ama bir not bırakmış.
When I came home from the late shift, she left a note on the kitchen table, no explanations, no goodbyes.
Gece vardiyasından döndüğümde mutfağa bıraktığı notu gördüm,... ne bir açıklama, ne de bir veda var.
She-She was here and she - She left a note but I-I wasn't here, but I - I have the note right here.
O- - O buradaydı ve o- - O bir not bırakmış ama ben- - Ben burada değildim, ama ben- - Not hemen burada, yanımda.
But then I realized what was going on and I said that she left a note.
Ama sonra ne olduğunu anladım ve not bıraktığını söyledim.
She left a note with all her gold, promising more if babies brought to their father in Chungking.
Sahip olduğu tüm altınlarla beraber eğer çocukları Chungking'deki babalarına götürürlerse çok daha fazlasına söz veren bir not koymuş.
Yeah, well, I bet she left a note.
Bıraktığına bahse girerim.
She left a note in glue on her door. See?
Kapısına zamkla not bırakmış
If she left a note, you shouldn't have been late.
Not bıraktıysa geç kalmamalıydın
She left a note saying she was taking the train.
Trene bineceğini söylediği bir not bırakmıştı.
She left a note, "l'm going away for a while"
Bir not bırakmış ; "Kısa bir süreliğine uzaklaşıyorum."
She left a note, "I'm going away for a while"
Bir not bırakmış ; "Kısa bir süreliğine uzaklaşıyorum."
Mr. Monk, she left a note.
Bay Monk, bir de not bırakmış.
She Le... she left a note.
Bir not bırakmış.
She left a note of apology and disappeared.
Özür dilediğini belirten bir not bırakıp ortadan kayboldu.
I heard she left a note.
Bir not bıraktığını duydum.
She left a note with no forwarding address, and when I tried to call her, her phone was disconnected.
Bir not bıraktı. Yeni adresini yazmamış. Onu aramaya çalıştığımda telefonu kapalıydı.
She left no note, didn't even pack a bag, no explanation, she just started to walk to the village from our house in broad daylight and simply vanished from the face of the Earth.
Hiçbir not bırakmamış, çanta bile hazırlamamış, bir açıklama yok, güpegündüz evimizden köye kadar yürümeğe başlamış ve yeryüzünden yok olup gitmiş.
She left me a note.
Bana bir not bırakmıştı.
Besides, she must have been forced, otherwise she would've left a note.
Üstelik zorlanmış olmalı, aksi hâlde bir not bırakırdı.
She left you a note.
Sana bir not bırakmış.
I wish she had left with just a note.
Keşke bir not yazıp gitseydi...
- They say that she left a suicide note, sir.
- Intihar notu bıraktığı söyleniyor.
I left her a note to come to London the moment she woke.
Uyandığı zaman alması için Londraya geldiğime dair bir not bıraktım.
She left me a note in our toothbrush glass -
Diş fırçamızı koyduğumuz bardağa bir not bırakarak çekip gitti.
You hear the one about the cop whose wife left him a note saying she'd fallen in love with anyone else?
Karısının kendisine bir not bırakıp,... başka birini sevdiğini söyleyen bir polis duymuş muydun?
I threw a blanket over her and I left her a note in case she comes to.
Üzerine örtü örttüm ve kendine gelirse diye ona not bıraktım.
My wife left a typewritten note on the refrigerator saying she was leaving so she could breathe.
Benimki, buzdolabının üstüne not bırakıp, gitti. Biraz arayı açmak istiyormuş.
She left you a note... but I tore it up.
Sana bir not bıraktı. Ama yırtıp attım.
She would have left me a note.
Bir not bırakırdı.
She did most of it. She left us a note to get on setting it out.
Hemen her şeyi halletti ve bize hazırlıkları yapmamız için not bıraktı.
She left you a note.
Sana bir not bıraktı.
I've left a note in the kitchen for Missy to give to Mrs. Golden... but in case she doesn't see it when she gets in... tell her to get a ride home from ballet with her.
Bayan Golden'a vermesi için mutfakta Missy'e bir not bıraktım... ama geldiğinde olur da notu göremezse... Ona baleden dönüşte onu Bayan Golden'in eve getireceğini söyle.
- She left without so much as a note.
İnsan bir not bırakır. Ya da telefon eder.
She left you a note on the mantel.
- Size bir not bıraktı. - Nerede? Şöminenin üzerinde.
I know she left a suicide note. There was no note.
Bir intihar notu bıraktığını biliyoruz.
If only Dotty had left a note. She might have given a name.
Dotty bir not bırakmış olsaydı, adını da verebilirdi.
She left you a note.
Size bir not bıraktı.
- She left you a note.
- Sana bir not bıraktı.
They found a note she left.
Bıraktığı notu bulmuşlar.
Lana. She left me a note.
Bana not bırakmış.
She left me a note to say she's booked herself into the Montage for a $ 3,000 spa weekend.
Haftalığına $ 3,000 verilen bir spa masajına gittiği yazan bir not bırakmış
All she left me was a unicorn music box and a note saying she would be back for me someday.
Bana bıraktığı tek şey içinde tek boynuzlu at olan bir müzik kutusu ve beni almak için geri döneceğini yazdığı bir nottu.
She left me a note told me to meet her at the Caffeinated by FIT after work.
Bana bir not bırakmış ve işten sonra Caffeinated'ta onunla buluşmamı söylemiş.
She even left me a note telling me to meet her.
Hatta, onunla buluşmam için bir not bırakmış.
She left you a note?
Sana not mu bıraktı?
She left a note.
Not bırakmış.
she left 317
she left him 20
she left you 32
she left me 106
she left us 24
a note 57
a notebook 22
she loves you 255
she looks like you 26
she looks just like you 26
she left him 20
she left you 32
she left me 106
she left us 24
a note 57
a notebook 22
she loves you 255
she looks like you 26
she looks just like you 26
she looks like me 20
she likes you 180
she looks nice 18
she looks beautiful 24
she lives 40
she loves me 159
she likes me 65
she likes him 25
she lies 28
she lives here 44
she likes you 180
she looks nice 18
she looks beautiful 24
she lives 40
she loves me 159
she likes me 65
she likes him 25
she lies 28
she lives here 44