Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ S ] / So it

So it перевод на турецкий

211,982 параллельный перевод
So it's like the scary version of "Blazing Saddles."
"Blazing Saddles." * ın korku versiyonu gibi.
What I'm talking about is Mom and Dad are feeling pretty guilty right about now, so it's a great time to try to get something out of them.
Annem ve babam şu anda suçlu hissediyorlar. Onlardan bir şeyler kapmayı denemenin en harika zamanı.
- so it'll mean something.
Böylece bir anlamı olacak.
And you like it when your dick's in my mouth, so you really need to stop treating me like a little kid!
Sikinin ağzımda olması hoşuna gidiyor o yüzden bana küçük bir çocukmuşum gibi davranmayı bırakman gerek gerçekten!
I know how close you are with Lena, so I understand if you can't see past it.
Lena'yla ne kadar yakın olduğunu biliyorum o yüzden bunu görmezden gelemezsen anlarım.
This one wants my future family kidnapped, so I know how it feels.
Bu gelecekte ailemin kaçırılmasını böylece nasıl hissedildiğini anlamamı istiyor.
So, about this new case, you like anyone for it?
Bu davayla ilgili olarak peşinde olduğunuz biri var mı?
So don't make it a problem.
Yani bunu bir soruna dönüştürme.
- Why is it so hard?
- Bu kadar zor mu?
You know, a man can only play dumb so many times before everyone starts to believe it.
Birisi, herkes onun aptal olduğunu anlamaya başlamadan önce bir çok kez aptal numarası yapabilir.
It bother you that not long ago you were in bondage, and now, here you are, fighting so hard for your old masters'law?
Kısa bir süre önce köleyken şimdi burada olup eski sahiplerinin yasaları için savaşmak seni rahatsız etmiyor mu?
So, what, you thought I couldn't handle it, what happened to Emma Whitmore?
Ne yani, Emma Whitmore'a olanlarla başa çıkamayacağımı mı düşündün?
They just... it feels so good, you know?
Bu yüzden kendimi çok iyi hissediyorum, anlıyor musunuz?
It's like, for the first time I have real friends. It's just... I feel so good, you know.
İnsanlar beni seviyor gibi görünüyor.
It didn't work on me because I'm so awesome.
Benim üzerimde işe yaramadı çünkü ben muhteşemim!
You know, it's not so bad if you don't breathe.
Biliyor musun, aslında nefes almazsan çok da kötü değil!
So, because I call it out, racism is my fault?
Yani dile getiren benim diye ırkçılık benim suçum mu?
So, okay, uh, take Meemaw to the doctor, got it, and I'll do a good job of that.
Tamam o zaman, ah, Meemaw'ı doktora götür, anladım ve bunu çok iyi yapacağım.
Sorry it took me so long to call you back.
Seni aramam bu kadar uzun sürdüğü için özür dilerim.
It all looks so fun.
Çok eğlenceli görünüyor.
Yeah, well, 50 % of the basement is under water, Brick, so you're gonna have to figure it out yourself.
Bodrumun da yüzde ellisi sular altında Brick kendi başına halletmek zorundasın.
It's just that a lot of times things get so crazy and busy, and... and I just get frazzled.
İşler çığırından çıkınca ve meşgul olunca bitap düşüyorum.
All the rest of it is just kind of ruined, so I'm guessing we're keeping it.
Harap olmadan kalanları da sakladığımızı tahmin ediyorum.
His tooth is killing him, but I haven't been able to get him to a dentist in years, so I am sorry, but if you want to diagnose him, you got to do it here.
Dişi onu öldürüyor ama onu yıllardır dişçiye götüremedim. Üzgünüm ama tanı koymak istiyorsan burada yapman gerek.
Oh, it's so bad, it's good.
Çok fena, iyi bir film.
By the way, I donated it to charity so I wouldn't mess up and wear it to work.
Bu arada, iş yerinde giyip işi mahvetmemek için hayra vereceğim.
We shared popcorn, and she mixed in MM'S, which is a really good idea, and I can't believe I haven't thought of it before, and, oh, my God, I'm so stupid!
Patlamış mısırı paylaştık mısırı MM'S'le karıştırdı ki bu harika bir fikirdi. Bunu daha önceden düşünmediğime inanamıyorum, aman Tanrım çok aptalım!
Okay, but if you could just put it into words so I could...
Tamam ama birkaç kelime söyleyebilirsen...
I stopped by your place once, but it was all nice, so I knew you couldn't be living there anymore.
Evine bir kere uğradım ama her şey çok düzgündü artık orada yaşamadığını anladım.
I told you guys - - the library's closing down their east wing so they can turn it into a Tommy T's franchise.
Size söylemiştim. Tommy T bayiliği açılabilsin diye kütüphanenin doğu kanadı kapatılıyor.
Oh, my God, it was so weird.
Aman Tanrım, çok garipti.
And just to be clear, this is mine, but I'm leaving it out for all of us so we can use it.
Bu benim ama hepimiz kullanabilelim diye ortada bırakıyorum.
So, when we were going out, uh, I don't know, it seemed like we were pretty good together.
Biz çıkarken, bilemiyorum sanki birlikte çok iyiydik.
So, I had this buddy that was a mechanic, and one night when Mr. Coolguy was at some band concert, me and a bunch of guys took apart his Fiero and rebuilt it in the library.
Tamirci olan bir arkadaşım vardı ve bir gece Bay HavalıAdam bir konsere gitmişti. Ben ve bir grup arkadaş Fiero'sunu parçalayıp kütüphanede toplamıştık.
You made it sound so fun.
Çok eğlenceli gösterdiniz.
Look, Mom, I don't even have any reason to believe that he likes me, so I don't really want to talk about it.
Anne, benden hoşlandığına inanmak için elimde hiçbir sebep yok. Bu yüzden konuşmak istemiyorum.
It's so weird.
Çok garip.
Now I'm scared of that, too, which means I've got the enclosed spaces plus your thing, so... ♪ It's the Wilderness Jesus Jam ♪
Harika, artık ondan da korkuyorum ki kapalı alan korkum da var. Hem seninki... Burası İsa Doğa Grubu
So, you see, Blake, it was kind of the hospital's screw-up because they gave me the room that your mom was supposed to get.
Anlayacağın Blake, hastanenin hatasıydı çünkü annene vermeleri gereken odayı bana vermişler.
Well, yes, technically, but we didn't ask for the room, so what we did was wrong, but it wasn't bad.
Teknik olarak evet ama odayı biz istemedik yaptığımız şey yanlıştı ama kötü değildi.
I know. It's so sad.
Biliyorum çok üzücü.
So bottom line, I'm gonna ask you to do something that I would never do, but you're better than me, so maybe you'll do it.
Sonuç olarak senden asla istemediğim bir şey isteyeceğim ve benden daha iyi olduğun için belki yaparsın.
I'm so sorry. I was going to tell you, but Axl wanted to keep it a secret for just a little bit.
Size söyleyecektim ama Axl bir süre saklamamızı istedi.
- Mnh-mnh! Brick, Dad said, "Use it or lose it," so you better get out there and use that pool.
Brick, babam kullanın veya kaybedin dedi yani gidip havuzu kullansan iyi olur.
It's so hard to get a job nowadays.
Günümüzde iş bulmak zor.
It's just that you look so grown up, and you never let me touch you anymore.
Öyle büyümüş görünüyorsun ki artık sana dokunmama izin vermiyorsun.
So, while I was trying to keep it together, Brick was doing whatever it took to keep his pool.
Ben bir arada kalmaya çalışırken Brick havuzu elinde tutmak için ne gerekiyorsa yapıyordu.
Well, anyway, you know, it's... a little too early in the whole thing, but we definitely like each other, so... gonna take this one slow.
Neyse, her şey için biraz erken ama kesinlikle birbirimizden hoşlanıyoruz, ağırdan alacağız.
So what is it?
- Neydi peki?
Mm. Well, it just so happens, I can help you with that.
İşe bak ki sana bu konuda yardımcı olabilirim.
Okay, well, it doesn't sound so nice.
Tamam da kulağa iyi gelmiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]