Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ S ] / So many

So many перевод на турецкий

20,778 параллельный перевод
I'm about to meet this man who's been such a threatening figure in so many lives, including my own,
Benimki de dahil olmak üzere bir sürü hayatı tehdit eden bu şahsiyetle tanışmak üzereyim
Like so many things connected to d'amato, they were all just lies, lies to support his addiction to tickling videos.
D'Amato'yla bağlantılı olan birçok şey gibi hepsi yalanlardan ibaret. Gıdıklama videolarına olan düşkünlüğünü besleyen yalanlar.
So many puzzles.
Çok fazla bilmece var.
You get so many things done in a day but you can't take care of a single ring.
Bir günde çok fazla şey yapıyorsun ama bir yüzüğü muhafaza edemedin.
[Clears throat] And we're still trying to figure out a few things about how Dwight managed to shoot so many people in the courtroom.
Dwight'ın mahkemede nasıl o kadar çok kişiyi vurmayı başardığıyla ilgili hâlâ birkaç soru işareti var.
You know, I put my life at risk for so many years.
Biliyor musun? Hayatımı uzun yıllar boyunca riske attım.
I mean, Caroline, Cooper, China, Switzerland, Jake, Coachella... I mean, so many near misses, so many miscommunications.
Yani Caroline, Cooper, Çin, İsviçre, Jake, Coachella hep kıyıdan dönmeler bir sürü yanlış anlaşılma.
So many secrets.
Çok fazla sır var.
Especially with so many of our dominions demanding independence.
Özellikle de dominyonlarımızın çoğunun bağımsızlık talep ettiği bir dönemde.
Has this day called out of this world... How in God's name did you let him kill so many of our men?
Tanrı aşkına, bu kadar adamımı öldürmesine nasıl izin verdin?
So... in so many words, you came here to accuse Mr. Trager of hiring an assassin?
Söylediklerinize bakarsak buraya Bay Trager'ı kiralık katil tutmakla suçlamak için geldiniz.
Then why are so many of your students in those private detention centers?
O zaman neden birçok öğrencin özel islah evlerinde tutuluyor?
Then perhaps you observed the sublime beauty of the Pantheon built so many centuries ago by the ancients.
O zaman belki de tapınağın yüce güzelliğini gözlemlediniz. Antik Romalılar tarafından çok yüzyıllar inşa edildi.
There were so many lovely materials in Venice.
Venedik'te harika fabrikalar var.
I confess that, yes, I loved Rosa, just as you loved Bianca so many years ago, but but no quarrel could ever have provoked me to raise a hand against father.
İtiraf edeceğim,... Evet, yıllardır senin Bianca'yı sevdiğin gibi, Rosa'ya aşığım. Ama hiçbir anlaşmazlık beni babama el kaldırmaya kışkırtamaz.
She does so many things well.
Birçok şeyi öyle iyi yapıyor ki. - Aynen.
I had so many big stupid ideas
İlahiyat fakültesinde çok sayıda büyük aptalca...
Not in so many words, but she was always flirting with me and saying how pretty I was.
Kelimelerle değil ama o her zaman... benimle flört ederdi ve ne kadar güzel olduğumu söylerdi.
Just so many lies.
Sadece çok fazla yalan var.
I reached out to you so many times, and you kept saying no.
Sana pek çok kez ulaştım ve sen hayır deyip durdun.
There's so many of them!
Çok fazlalar!
I got the gun! There are so many of them!
- Silahı aldım baba.
So many surprises.
Süprizlerle dolu.
After all, isn't that why we surround ourselves with so many screens?
Ne de olsa bu yüzden etrafımızı ekranlarla çevirmiyor muyuz?
You've done more for me than you know and so many down here.
Buradakiler ve benim için tahmin ettiğinizden daha çok şey yaptınız.
If only his birth mother didn't have so many issues... maybe she could help.
Keşke öz annesinin daha az sorunu olsaydı, o zaman belki yardım ederdi.
You know, and the thought of going through all this again. Trying to find the right person, going on so many terrible dates.
Ve tüm bunları yeniden yaşamak, doğru kişiyi bulmaya çalışmak, bir sürü kötü randevu yaşamak.
They have so many flaws and so many problems and issues that it's... weirdly enough... makes them relatable.
Yeterince ilişkilendirebileceği kadar hataları ve çok büyük problem ve sorunları var.
These heroes have so many real qualities.
Bu kahramanların bir çok gerçek nitelikleri var.
♪ So many sins from topics that are ranging'♪
# Birçok yeni günah ortaya çıkıyor #
Who knew we would be blessed with so many visitors today.
Bugün bu kadar ziyaretçiyle kutsanacağımızı kim bilebilirdi ki?
We always have so many random pieces.
Her zaman bir sürü parça buluyoruz.
Oh, Mack, there's so many considerations...
Mack, düşünülecek çok şey var.
Oh, Mack, there's so many considerations...
Mack, düşünülecek çok şey var
There are so many considerations.
Düşünülecek çok şey var.
I'm so looking forward to hearing you deliver it, on such an important occasion, with so many, many people in attendance.
Bunu okuduğunu duymak için sabırsızlanıyorum. Böylesine önemli olayda ve bir sürü insan oradayken.
Surely with so many dignitaries visiting for the coronation you've made some headway?
Taç giyme törenine çok sayıda asil kesin ziyaret eder birkaçıyla ilerleme kaydetseniz?
Oh, Gideon, you have so many lost years to make up for.
Gideon, telafi edeceğin kayıp yılın çok.
Well, this certainly doesn't look good for you, Catherine... having a killer on the loose on such an important occasion with so many, many people in attendance.
Bir sürü insan törene katılırken kayıp bir katil olması bu senin için kesinlikle iyi bir şey değil, Catherine.
Too much pressure... so many calls!
Çok fazla baskı var... devamlı arıyorlar!
After so many years, I don't know what my personal feelings are.
Bunca yıldan sonra kişisel duygularımın ne olduğunu bilmiyorum.
There are so many rats.
Çok fazla fare var orada.
Not in many years have I had any contact with him, so I really couldn't give you any information.
Yıllardır onunla hiçbir şekilde temasa geçmedim. O yüzden bir bilgi veremeyeceğim.
So I understand from your... many messages that Sven Eklund has not confessed to anyone's satisfaction and that you believe he was once knifed by various and sundry Snake Eye Boys.
Bana gönderdiğin bir çok mesajdan Sven Eklund'ın insanları tatmin eden bir itirafı olmadığını ve bir kaç Yılan Gözlü tarafından bıçaklandığına inandığını anlıyorum.
So Carroll, Regan, you'll take team one into the main compound, draw as many Hunters as possible away from the ship.
Carroll, Regan birinci ekibi ana üsse götürün gemiden olabildiğince çok Hunter çıkarmaya çalışın.
At any given moment, father's fingers were in many pies, so I'm reviewing events both great and small which might have been influenced by his removal.
Her hangi bir zamanda, babam bir çok işe bulaşıyordu bu yüzden öldürülmesinin etkileyeceği hem büyük ve hem küçük olayları gözden geçiriyorum. Ve?
- I think's Morrison... - There are too many bodies for the amount of personnel, so detectives will have to fly solo.
- Çok fazla ceset olduğundan dedektifler tek başlarına çalışacaklar.
There were so many.
O kadar kalabalıktı ki.
So, how many shifts you think we'll need to pull before they pick it up?
Adamlar almaya gelene kadar kaç nöbet değiştireceğiz sence?
So have you saved many lives?
Peki çok hayat kurtardın mı?
So while the many branches of this tree might appear barren, who's to say that some unknown cross-pollination has not borne fruit?
Yani bu ağacın dalları oldukça kısır görünebilir ancak bazı bilinmeyen tozlaşmalar sonucunda meyvelerin oluşmadığını kim söyleyebilir?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]