Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / Talk to her

Talk to her перевод на турецкий

11,787 параллельный перевод
I want to talk to her. I wanna look her in the eye.
Onunla konuşmak gözlerinin içine bakmak istiyorum.
And you can't talk to her like that.
Ve sen onunla öyle konuşamazsın.
We know she's going to be in a bad mood, so that means don't talk to her, don't touch her, don't even think about her!
Sinirli olacağını biliyoruz yani onunla konuşmayacak, ona dokunmayacak hatta onu düşünmeyeceğiz bile!
You talk to her, Tony?
Abby ile konuştun mu, Tony?
I really need to talk to her about something.
Onunla bir konuda görüşmem gerek.
Should I meet with her and talk to her about it?
Onunla görüşüp bu konuyu konuşayım mı?
- I can talk to her, right?
- Konuşabilirim değil mi?
How can you talk to her like that?
Nasıl bu şekilde konuşursun?
And I'm gonna talk to her.
Onunla konuşacağım.
Then you should talk to her directly.
O zaman doğrudan onunla konuşmalısınız.
Okay, I can talk to her.
- Onunla konuşacağım.
Her friends won't talk to her.
Arkadaşları onunla konuşmuyormuş.
And you should talk to her.
Onunla konuşmalısın.
I don't even know if I can look her in the eye now, let alone talk to her.
Konuşmayı bırak, yüzüne nasıl bakacağımı bile bilmiyorum.
I have to talk to her.
Onunla konuşmam lazım.
I just want to talk to her, okay?
Sadece konuşmak istiyorum tamam mı?
When he has a girl like Judy over, maybe you don't have to butt in or talk to her so much.
Judy gibi kızlar geldiğinde, onlarla samimi olup konuşmana gerek yok.
I w-want to talk to her first.
Önce onunla konuşmak istiyorum.
Hey, doc, when's she gonna be ready for me to talk to her?
Doktor, ne zaman konuşmaya hazır duruma gelir?
I can... I can talk to her.
- Ben konuşurum onunla.
I thought you'd wanna be the one to talk to her about that.
Senin anlatacağını sanıyordum.
You should talk to her!
Onunla konuşmalısın!
Just talk to her, it's no big deal.
Sadece konuş, bu kadar büyütme.
Go on, talk to her.
Git, konuş onunla.
Talk to her.
Konuş onunla.
TALK TO HER!
KONUŞ!
And to talk to her parents.
Ve ailesiyle konuş dedim.
Y-you let me sit there and talk to her all...
Yanına oturup konuşmama izin verdin.
I'm going to head over to talk to her.
Gidip onunla konuşacağım.
'Cause if it is, let me talk to her.
Eğer oysa, bırak da onunla konuşayım.
No, no, you won't talk to her.
Hayır, olmaz. Onunla konuşamazsın.
Why don't you just talk to her?
- Niye onunla konuşmuyorsun ki?
Every few years some DA gets it in his or her head to make a run at me, so I swing by to talk about how things can go.
Her birkaç yılda bir bazı bölge savcıları beni yakalayabileceğini düşünüyor bu yüzden işleri nasıl yürütebileceğimizi konuşmak için bir uğrayayım dedim.
I asked her over to talk about an essay
Başkasından izin almadan almış olabileceği bir makale hakkında.
Or talk to god or whatever.
Ya da Tanrı'yla konuşuyorsun. Her neyse işte.
And later, when Cristiano is grown up, then I will talk to him and tell him what I did, what I felt, everything that went through my mind.
Cristiano büyüdüğünde onunla konuşacağım ve ve ona bunu yaparken aklımdan geçen her şeyi açıklayacağım.
I'll talk to her.
Nia'yla konuşurum.
Listen, I'd like us to be able to just talk about anything tonight.
Dinle isterim ki bu gece her şeyi konuaşabilelim.
She doesn't want to talk to you or go to court and recount all the horrible things that happened to her, and even you thinking she would shows how you still don't get this.
Seninle konuşmak istemiyor ya da davaya çıkıp yaşadığı korkunç şeyleri anlatmayı istemiyor. Bunların çözeceğini düşünmen bile hala onu anlamadığını gösteriyor.
Anyway, it'll be easy to talk to you since you know that much.
Her neyse buraya kadar biliyorsan seninle konuşmak kolay olacak.
I'd like to start her with this, and I'd like to see Eileen tomorrow morning to talk about a treatment strategy.
Bu ilaca başlamasını istiyorum, yarın sabah da tedavi yöntemi için Eileen'le konuşmak istiyorum.
Let me talk to her.
Bırak onunla konuşayım.
I don't need to talk everything to death.
Her şeyi konuşmam gerekmiyor.
The only way that I could ever talk to my parents was through her.
Anne, babamla ancak onun aracılığıyla konuşabiliyordum.
Now that her husband is leaving her and you killed her new boyfriend, she's ready to talk about your affair.
Kocası onu terk ettiğine ve yeni erkek arkadaşını öldürdüğüne göre sizinle olan ilişkisi hakkında konuşmaya hazır.
But since we don't know who's holding her or how to talk to them, it's time to learn some languages.
Ama kimin elinde olduğunu veya onlarla nasıl konuşacağımızı bilmediğimizden birkaç dil öğrenme zamanı geldi.
If we're friends, we should be able to talk about anything.
Arkadaşsak her konu hakkında konuşabilmeliyiz.
I just have to... go on video and talk about everything.
Benim sadece video çekip her şeyi anlatmam lazımmış.
If you do find anything, say you find the truck, say you talk to somebody that has seen her or made contact or knows her whereabouts or anything, don't touch anything.
Bir şey bulacak olursanız, atıyorum aracı buldunuz veya bir görgü tanığıyla, onunla konuşmuş ya da yerini bilen biriyle karşılaştınız, hiçbir şeye dokunmayın.
We had to put a tube in her mouth to help her breathe, so she won't be able to talk.
Nefes alabilsin diye annenin ağzına tüp yerleştirdik o yüzden seninle konuşamayacak.
She don't offer to come up to see her grandson, and she doesn't talk to me.
Torununu görmeyi istemiyor, Ve benimle konuşmuyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]