Talking to me перевод на турецкий
5,875 параллельный перевод
Shouldn't you be out looking for him instead of talking to me?
Benimle konuşmak yerine onu arıyor olmanız gerekmez mi?
Stop talking to me like I'm one of them.
Benimle sanki onlardan biriymişim gibi konuşmayı keser misin?
Why don't we have Dr. Breeland show you how to remove a pencil from your ear, because if you keep talking to me in that tone, there's a 90 % chance that that's gonna happen.
Dr. Breeland sana kulağından bir kalemi nasıl çıkartacağını göstersin çünkü benimle bu tonda konuşmaya devam edersen, % 90 ihtimalle bu olacak.
She's not even talking to me.
Benimle konuşmuyor bile.
Well, she isn't talking to me, either.
Benimle de konuşmuyor.
And afterthat she stopped talking to me.
Ve ondan sonra benimle konuşmuyor.
Keep talking to me, Prosser. Talk about what?
- Benimle konuşmaya devam et, Prosser.
What are you talking to me about it for?
Bunu neden bana söylüyorsun ki?
He stopped talking to me, ignored the kids. And then one day, he was gone.
Benimle konuşmayı kesti, çocukları görmezden geldi ve bir gün çıkıp gitti...
You're talking to me.
- Sen benimle konuşuyorsun.
- Who's talking to me?
- Konuşan kim?
You're talking to me.
Benimle konuşuyorsun.
Sonya : Would you be talking to me like this if I was a man?
Eğer bir erkek olsaydım benimle böyle konuşur muydun?
I got my boobs in fourth grade, so I've had years of people talking to me like they're interested in me for me, when really they're just staring at my chest.
4. sınıfta memelerim çıktı yani yıllar boyu benimle ilgileniyormuş gibi yapıp aslında göğüslerime bakan bir sürü insan tanıdım.
Stop talking to me.
- Konuşmayı kes.
Do you? Keep talking to me.
- Anlıyor musun?
Oh, well, that's... thanks for talking to me.
- Olsun, görüştüğün için teşekkürler.
Tasha, you need to keep talking to me.
Tasha, benimle konuşman lazım.
I... I don't even understand why you're talking to me.
Ben... neden benimle konuştuğunu anlamıyorum bile.
You know, I mean, you know, I'm not gonna sit there and let them keep talking to me like that and lying to everybody, right?
Öylece oturup herkese yalan söylemelerine izin veremezdim, değil mi?
You're not talking to me.
Benimle konuşmuyorsun.
Sofia, the best way to help Lance is by talking to me. What do you want to know?
Sofia, Lance'e yardım etmenin en iyi yolu benimle konuşmak
She was talking to me.
Bana söyledi.
M-m-me and Junior are playing catch in the yard one day and... and suddenly I start talking to a figment of my imagination while my child chases a ball into the street.
Bir gün ben ve ufaklık bahçede oynuyoruz çocuğun topu caddeye kaçtığı sırada... ben... ben birden bir halüsinasyonla konuşmaya başlıyorum.
Now, if you'll excuse me, I have some people who need a talking to.
Şimdi izninle, konuşmam gereken bazı kişiler var.
Answer me, I'm talking to you!
Cevap ver! Seninle konuşuyorum!
Get me one of those toy spiders that I was talking to you about before.
Sana daha önce bahsettiğim oyuncak örümceklerden bir tane getir.
I was just talking to the G.M., which means general manager, and he's gonna give me my own slot, which means my own show.
G.M. ile konuşuyordum yani genel müdürle ve bana kendi yayın saatimi verecek. Yani kendi şovumun.
When he told me his family history, I reciprocated in kind... and we each spent the next several hours drinking and talking and... generally getting to know our new spouses for the first time.
Aile geçmişini anlattığında ben de aynı karşılığı verdim ve sonraki birkaç saati içip konuşarak geçirdik.
Don't you walk out on me when I'm talking to you!
Ben seninle konuşurken bana arkanı dönme!
You're still more comfortable talking to Natalie than you are to me.
Hala Natalie'yle, benimle konuştuğundan daha rahatsın.
Well, I haven't seen him since he was talking to Harold, but I need him to give me- - He was talking to Harold?
O zamandan beri görmedim. Onu en son Harold ile konuşurken görmüştüm ama onun bana -
You're just saying this to make me do something that I'm not going to do. I don't want him talking to you.
Yapmayacağım bir şeyi zorla yaptırmak için söylüyorsun bunları.
Anything comes back to me, you'll be talking to a dead man.
Bunun ucu bana dokunursa, ölü bir adamla konuşursunuz artık.
I know you hear me talking to you, right?
Sana konuşuyorum, duyuyorsun değil mi?
Well, I actually came to say thank you for talking me into going to London.
Aslında buraya Londra'ya gitme konusunda bana geldiğin için teşekkür etmeye geldim.
Talking like that is no way to get me to help you.
Böyle konuşmanın sana hiçbir faydası olmaz.
Leona told me I'd be meeting you in the ballroom and then I'd be talking to you here at the party.
Leona seninle balo odasında buluşacağımızı, sonra partide konuşacağımızı söylemişti.
Would you mind talking to him for me?
Benim için onunla konuşabilir misin?
Excuse me. I'm talking to you.
Affedersin de seninle konuşuyorum.
W-When we was talking about moving to the burbs, and I showed you that brochure for Levittown why'd you lead me on?
Şehre taşınma konusunu konuşurken sana Levvitown broşürünü gösterdiğimde beni neden kandırdın?
I'm sure I don't know what you're talking about. Now please don't speak to me any further.
Neden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok, artık benimle konuşmazsan sevinirim.
Do you want me to start talking like you, teddy?
Senin gibi konuşmaya başlamamı mı istersin Teddy?
It's me you're talking to.
Karşında ben varım.
Look, I don't know what you've got going on with who, but this is me you're talking to.
Kiminle ne ilişkin var bilmiyorum ama konuştuğun kişi benim.
In fact, I was gonna wait till after my shift was over to ask you, but since we're talking about it now, I was hoping that maybe you could lend me...
Aslında sana sormak için vardiyamın bitmesini bekliyordum ama madem konuşmaya başladık, bana biraz borç verebilirsin diye umuyordum...
Are we talking about reporting me for the capsicum spray incident, or allowing prisoners to leave the muster and letting me taking the blame?
Biber gazı olayını mı konuşuyoruz yoksa mahkumları koğuştan salıp suçu benim üstüme yıkmaktan mı?
You think you could, uh, show me the - - The woman vega's talking to?
- Bana Vega'nın konuştuğu kişiyi gösterebilir misin?
Well, then, get on the phone, and you get me to the president, because I'm not talking to anyone else.
O zaman telefonu getir ve beni Başkan'la görüştür. Çünkü başkasıyla görüşmüyorum.
Trust me. I'd like to be a bit more heroic. But I assure you that's the morphine talking.
İnan bana, biraz kahramanlık yapmak isterim ama senin konuşturan morfin galiba.
What do you suppose you and me are supposed to be talking about?
Seninle benim, ne hakkında konuşmamız gerektiğini düşünüyorsun?
talking to yourself 25
talking to you 40
talking to him 21
to meet you 22
to me 1767
to mexico 17
to meet 21
mexico 335
metro 61
merci 624
talking to you 40
talking to him 21
to meet you 22
to me 1767
to mexico 17
to meet 21
mexico 335
metro 61
merci 624