Talking to yourself перевод на турецкий
345 параллельный перевод
Talking to yourself now...
Şimdi de kendi kendine konuş dur.
Talking to yourself?
Kendi kendine mi konuşuyorsun?
I wish you'd stop talking to yourself.
Keşke kendi kendine konuşmasan.
- Keep talking to yourself, loudly.
- Kendi kendine konuşmaya devam et, yüksek sesle.
Have you stalking round the house talking to yourself.
Seni kendi kendine konuşarak evin etrafında gizlice dolaşırken buluyorum.
Talking to yourself all the time, and drinking too much.
Hep kendi kendine konuşuyorsun, ve çok fazla içiyorsun.
Are you talking to yourself?
Kendi kendine mi konuşuyorsun?
You're gonna end up crazy talking to yourself like that.
Deli gibi kendi kendine konuşmayı kes.
You wasn't talking to yourself, was you?
Kendi kendine konuşmuyordun ya?
Talking to yourself - that's actually more like listening than speaking.
Kendi kendine konuşuyorsun, gerçi bu konuşmaktan çok dinlemek.
" One makes two when you're talking to yourself
" Kendi kendine konuşur insan yalnızlık çekmez ki
You look crazy, talking to yourself and waving your hands around.
Hoşçakal, Susie kardeş.
Officer you've been talking to yourself the whole night
Efendim Tüm gece kendi kendinize konuşup durdunuz
You like talking to yourself?
Kendi kendine mi konuşuyorsun?
Talking to yourself?
Kendi kendinize mi konuşuyordunuz?
You've been walking around, staring at the ground, talking to yourself, you're on the phone half the time.
Etrafta dolaşıyorsun, yere bakıyorsun, kendi kendine konuşuyorsun günün yarısını telefon başında geçiriyorsun.
Blackadder, started talking to yourself I see.
Blackadder, bakıyorum da, kendi kendine konuşmaya başlamışsın.
Excuse me, sir, are you talking to yourself?
Affedersin bayım, kendi kendine mi konuşuyorsun? Tabii ki hayır.
Talking to yourself again?
Tekrar kendi kendine mi konuşuyorsun?
I see you prancing and talking to yourself as if you're crazy!
Kendi kendine konuşuyor, zıplıyorsun. Çıldırdın mı?
Then these people won't see you talking to yourself like a lunatic.
İnsanlar, bir deli gibi kendi kendine konuştuğunu görmez.
You're talking to yourself.
Kendi kendine konuşuyorsun.
Give me the day word or you're talking to yourself.
Parolayı ver, yoksa kendi kendine konuşursun.
Stop talking to yourself.
Kendinle konuşmayı kes.
Were you talking to yourself?
Kendi kendine mi konuşuyordun?
You even say "Hi", you'll be talking to yourself'cause I'll be gone.
"Selam" desen bile kendinle konuşursun, ben gitmiş olacağım.
But perhaps we can get out of that by suggesting that language had an early apprenticeship in the form of a kind of sign language, or drawing in the sand, or perhaps language arose before actual speech arose, as a sort of way of talking to yourself to get your thoughts into a logical order, to plan your actions in a logical order, and only later perhaps, did it become externalized in the form of speech using the tongue, lips, and voice so that brains became, as it were, networked together.
Fakat belki bu fikri, dilin işaret biçiminde ya da kuma çizilerek ifade edildiği bir emekleme evresi olduğunu önererek ya da belki de düşüncelerimizi mantık sırasına koymak, eylemlerimizi mantık sırasına göre planlamak için kendimizle konuşmanın bir biçimi olarak ortaya çıktığını öne sürerek ya da belki daha sonra dilin dudak ve sesi kullanarak konuşma biçiminde dışsal hâle geldiğini ve böylece beyinlerimizin şu andaki gibi birbirleriyle bağlantılı hâle geldiklerini öne sürerek çıkarabiliriz.
You ever been talking to yourself and somebody comes in the room and you have to make believe you were singing?
Hiç kendinizle konuşurken birisi odanıza girdiğinde onu şarkı söylediğiniz konusunda ikna etmeye çalıştığınız oldu mu?
Are you talking to yourself, Libbie?
Kendi kendine mi konuşuyorsun, Libbie?
If they see you talking to yourself like that, you'll be out of a job anyway.
Seni böyle kendi kendine konuşurken görürlerse de işinden olursun.
James, you're just talking to yourself now.
James, kendi kendine konuşuyorsun.
Well, you're talking to yourself, so it can't be too long.
İyi de, kendi kendine konuşuyordunuz demek ki zamanınız doluyor.
Talking to yourself.
Kendi kendine konuşuyorsun.
You know, you're saying to yourself, this man is, um, talking to his hat.
Siz kendiniz söylüyorsunuz. Bu adamın şapkasına konuştuğunu.
Sometimes I wonder if you're not giving in to false modesty when talking about yourself.
Bazen, kendinizden bahsederken ki... bu sahte tevazunuzuya boyun eğmemezlik edermisiniz diye merak ediyorum.
That's just who you are talking to - part of yourself - the part you never let come out.
Konuştuğun kişi senin bir parçan asla ortaya çıkmasına izin vermediğin bir parçan.
Can't you imagine yourself as Cleopatra talking to an asp?
Kendini Cleopatra olarak hayal edemiyor musun?
You're talking about yourself, about what happened to you.
Kendin hakkında konuşuyorsun, sana olanlar hakkında.
Do you mean to tell me you've been talking about yourself all this time?
Deminden beri kendinden bahsettiğini mi söylemeye çalışıyorsun?
It's good of you to concern yourself but I can always buy another watch. I wasn't talking about that.
Seyredin bakalım.
You're gonna have to stop throwing yourself at me like this... or people will start talking.
Kendini böyle kollarıma atmaktan vazgeçmelisin. Yoksa insanlar konuşmaya başlar.
Well, if you'd like to see for yourself, you can because they're together right now as we are talking.
Şey, kendin görmek istersen, konuştuğumuz şu sırada birlikte oldukları için bunu yapabilirsin
Actually, Mr. Maloney, by talking to me, you could make yourself some money.
Aslında Bay Maloney, benimle konuşarak para kazanabilirsiniz. Öyle mi?
I'm talking about you taking £ 20 off me to keep the chef on, letting him go, cooking the meal yourself, then pretending he's still out there!
Benden, şefi bekletmek için... 20 £ alıp, onu göndermenden... yemeği kendin yapıp, halen şef varmış gibi rol yapmandan bahsediyorum!
You here yourself talking, Bozo,'cause I hear you sending : we got direct orders to be sit and die.
Aşağıda beklemek için doğrudan emir aldığımızı bildirirken seni duydum.
When you approach a decision and ask yourself which direction to go, who are you talking to?
Bir karar vermeniz gerektiğinde, ve kendinize hangi yöne gideceğinizi sorduğunuzda, kiminle konuşursunuz?
I heard you talking to yourself.
Kendi kendine konuştuğunu duydum.
After talking to your wife... we believe you're no threat to yourself or others.
Karınızla konuştuktan sonra siz de veya diğerlerinde herhangi bir rahatsızlık olmadığına inanıyoruz.
Not only do you put this into play without talking to me... but you get yourself in a money deal with Corsini that will get you killed!
Bu işe bana sormadan giriştiğin gibi bir de Corsini'yle para anlaşması yapmışsın ve bu da seni öldürtür.
- You seem to be talking about yourself.
- Kendini anlatıyor gibisin.
I'm talking about you lecturing me about what David did to Gary, and then turning around and acting a million times worse yourself.
David'le bana ahlak üzerine sürekli ders vermenden ve sonra da bunun tam tersini yapmandan bahsediyorum baba.
talking to you 40
talking to me 44
talking to him 21
to yourself 36
yourself 387
yourself included 25
talkies 34
talking 358
talkie 126
talking about me 21
talking to me 44
talking to him 21
to yourself 36
yourself 387
yourself included 25
talkies 34
talking 358
talkie 126
talking about me 21