The bag перевод на турецкий
32,703 параллельный перевод
And the bag is in...
Çantanın içinde...
This one's in the bag.
Çok kolay bir maç olacak.
I saw I had six bottles in the bag, my mind registered I had what I needed when I really didn't.
Çantada altı şişe olduğunu gördüm, beynim ihtiyacım olanı aldığımı sanmış ama aslında almamışım.
You can take the bag off now.
Keseyi çıkarabilirsin artık.
It's called being a punching bag, the one everyone
Herkesin çantada keklik saydığı günah keçisi olmak da...
He walked ahead of the group while the Chinese kept waving from behind and shouting in Chinese.
Grubun önünde yürüdü Çinliler sallayarak dururken Arkadan ve Çince bağırıyor.
And the group kept shouting
Ve grup bağırmaya devam etti
As I was about to enter the room, I heard my grandpa shouting at my mom.
Odaya girmek üzereyken, Dedemin anneme bağırdığını duydum.
This is exactly why I don't like to get too close to the people that work under me.
Tam bu yüzden benim altımda çalışan insanların birbiriyle bu kadar bağ kurmasını istemiyorum.
The wealth of needles back here suggests that an addict camped out here for about five days.
Arkadaki iğnelerin bolluğu bir bağımlının yaklaşık beş gün burada kamp kurduğunu gösteriyor.
I overheard Aaron in bay three really screaming on the phone, which is weird for him.
Aaron'ın üçüncü bölümde telefonda bağırdığına şahit oldum. Bu onun için çok tuhaf durumdu.
I have spoken out against it in the past. Only if you count calling it a fiendish plot to subvert human biology, independence, and happiness.
Şayet ona insan biyolojisini, bağımsızlığını ve mutluluğunu alt üst eden şeytani komplo dediğini sayarsan.
Make me immune to the zombie virus?
Beni zombi virüsüne karşı bağışık mı yapacaksın?
You know, now that I'm not tied down by the show, it's given me more time to pursue my true passion :
Biliyorsunuz, artık diziyle bir bağım yok, bu sayede gerçek tutkularımın peşinden gitme vaktim oldu :
I'm James Woods, and we'll close tonight with a supercut of every time in the show's history that Peter got hit in the crotch with a bag of nickels.
Ben James Woods, ve bu geceyi Peter'ın pantolon ağına bir torba bozuk parayla vurulduğu görüntülerle kapatıyoruz.
The only reason they work is that if a critical mass of society gets immunized, then the diseases won't spread.
Bunun işe yaramasının tek sebebi, toplumun büyük kısmının bağışıklık kazanmasıyla hastalıkların, yayılmasının önüne geçilmesidir.
We demand that these vaccines be tested by independent researchers, not by the companies who make them.
Biz bu aşıların bağımsız araştırmacılar tarafından test edilmesini istiyoruz, bunları üreten şirketler tarafından değil.
Make sure to shoot the body bag if it comes out.
Çikinca, ceset torbasini çek.
Emily, the Governor of Michigan is basically declaring his state a sovereign nation, so we don't have time for values.
Emily, Michigan Valisi açıkça... bağımsızlık ilan ediyor. Değer için vaktimiz yok.
The whole building is on fire, and we jump out, ass-backwards, with these air bag things.
Koca bina yanıyordu,... sonra "kıç-koruyucusuyla" aşağı atladık, hani şu hava yastığı gibi şeylerle.
So, the doctor didn't have any syringes in his golf bag.
Ve bizim doktorun golf çantasında bir şırınga bulundurmadığını da hatırlatayım.
Now that you're here, I thought we might take the bond.
Sen burada olduğunu göre düşündüm de belki bağ kurabiliriz.
The bond is the traditional Martian way of communicating.
Bağ kurmak, Marslıların geleneksel iletişim yöntemidir.
That's the real reason why you didn't want to take the bond.
Bağ kurmak istememenin nedeni buydu.
If you don't want to take the bond, I'm fine with that.
Eğer bağ kurmak istemezsen sorun değil.
It's for a gala fundraiser for the Children's Hospital after that horrific attack on their new building.
Yeni binalarına yapılan korkunç saldırıdan sonra Çocuk Hastanesi için bir bağış galası düzenleniyor.
Kara Danvers told me you were going on with the fundraiser.
Kara Danvers bağışçıları toplayacağını söyledi.
His immune system is battling the virus and he is fighting hard.
- Bağışıklık sistemi virüsle savaşıyor ve Mon-El de mücadele ediyor.
Her connection to the Library is a deep and profound...
- Onun Kütüphane'yle olan bağı çok derin ve güçlüdür.
Maybe you can bond with the baby later.
Belki daha sonra bağ kurabilirsiniz. Kendisinin bir bebeği olunca filan.
He keeps wanting to bond with the baby.
Hâlâ bebekle bağ kurma derdinde.
I mean, how many times can she yell at me to wash my hands after going to the bathroom?
Tuvaletten çıktığımda ellerimi yıkamam için bana kaç kez bağırabilir ki bir insan yani?
You can't just stop in the middle and go back to pick up the spare you missed because some jerk shouted out during the middle of your roll.
Sırf puştun teki bağırıp dengeni bozdu diye iş ortasında durup kaçırdığın atışı tekrarlayamazsın.
I really wish my brain didn't go to these places, but, uh, what Trooper Carson found in that bag may have been the unsub's food source.
Keşke beynim o noktalara gitmese, ama Memur Carson'ın torbada buldukları şüphelinin yiyecek kaynağı olabilir.
You'd still have to pass the tie your shoelaces test, which this unsub doesn't.
Yine ayakkabı bağı testini geçebilmen gerekir ki şüpheli geçemiyor.
= = sync, corrected by elderman = = @ elder _ man
The Big Bang Theory, 10. Sezon, 3. Bölüm "Bağımlılık Üstünlüğü"
Well, this probably won't work, but has anyone ever tried to just haul off and whoop the crazy out of him?
Büyük ihtimal işe yaramayacak ama daha önce kimse döne döne bağırarak deliliğini atmasını denedi mi?
Um, I was thinking that the best way to fight my addiction is by weaning myself off in steps.
Bence bağımlılığımla savaşmanın en iyi yolu yavaş yavaş kesmek.
You've had a connection since the day you met, but you've been slowing down recently.
Tanıştığınız günden beri bir bağınız var.. ama son zamanlarda biraz soğuksunuz.
Eaters, the Pac-Man of the human immune system.
Yiyiciler, insan bağışıklık sisteminin Pac-Man'leri.
They'd known about it the whole time, of course, but it was cheaper to up their campaign contributions than to repair the damage.
Tabii ki başından beri biliyorlardı ama hasarı tamir etmektense bağışları artırmak daha ucuzdu.
I knew Charles, Michael, Bridget... used the museum charity gala as their annual meeting.
Charles'ın, Michael'ın, Bridget'ın müzenin bağış galasını yıllık buluşma olarak kullandıklarını biliyordum.
Blue plaid shirt, media box, carrying a bag, heading north through the crowd.
Mavi ekose gömlek, kamera kutusu, çantalı, kabalık arasından kuzeye gidiyor.
6 : 00 A.M. this morning, corpse in bag was a body in the dumpster.
Bu sabah 6 torbadaki ceset çöpün içindeydi.
He checked in just like you were told, but he never actually boarded the flight, so we pulled his bag before takeoff.
Senin dediğin gibi kontrol ettim ama aslında hiç uçuştan inmemiş o yüzden o inmeden, önce çantasını aldık.
I don't know what's going on with you or when you last slept, but you don't get to barge in here, rave like a lunatic, and piss all over the carpet, so knock it off.
Senin sorunun ne bilmiyorum veya en son ne zaman uyuduğunu ama gelip buraya toslamak zorunda değilsin deli gibi bağırmak veya halının her yerini adımlamak.. ... yani kes şunu.
It changes the microflora in our intestine when we're consuming too much protein.
Fazla protein yemek, bağırsağın mikroflorasını değiştirir.
The chemicals are as addictive as heroin that we don't have four stomachs like a baby calf it is in everything.
Kimyasal maddeler eroin kadar bağımlılık yapıcıdır. Bir buzağı gibi dört midemiz yok ve maalesef her şeyin içinde bunlardan var.
We need the whole bag.
Bütün paketi yiyelim.
all the way from indigestion to colitus you can expect to cure when you direct your attention to the cause of the problem and you fix it.
Sorunun kaynağına yönelip onu düzeltirseniz hazımsızlıktan kabızlığa ve kolite kadar birçok bağırsak sorununun iyileşmesi beklenebilir.
it's not only cheaper but actually more effective than kind of the traditional approach and a lifetime of drugs.
Bunun nedeni de, çok masraflı ve ömür boyu ilaçlara bağımlılık yaratan geleneksel yaklaşımın aksine bu yöntemlerin sadece daha güvenli ve ucuz değil, ayrıca daha etkili olduğunun anlaşılması.
bag him 29
the better 784
the big bang theory 136
the beatles 53
the best is yet to come 22
the bus 75
the boys 83
the bed 52
the bedroom 35
the band 70
the better 784
the big bang theory 136
the beatles 53
the best is yet to come 22
the bus 75
the boys 83
the bed 52
the bedroom 35
the band 70
the boss 128
the boat 92
the best 484
the big one 111
the bastard 139
the beach 114
the bridge 67
the box 93
the baby's coming 54
the ball 71
the boat 92
the best 484
the big one 111
the bastard 139
the beach 114
the bridge 67
the box 93
the baby's coming 54
the ball 71
the bat 30
the book 195
the bathroom 101
the beast 101
the body 126
the big 102
the beginning 51
the big guy 22
the bigger 17
the brakes 31
the book 195
the bathroom 101
the beast 101
the body 126
the big 102
the beginning 51
the big guy 22
the bigger 17
the brakes 31