The beach перевод на турецкий
9,763 параллельный перевод
You two used to love scouring the beach for sea glass.
İkiniz kumsalda cam parçası aramayı çok seviyormuşsunuz.
One of my clearest memories of Ellie was down at the beach on one of those mist-discovered days that seem to go on forever.
Ellie ile ilgili hatırladığım en net anılarımdan biri de sahilde sonsuza kadar sürecekmiş hissi yaratan puslu bir gündü.
She was at the party at the beach.
Sahildeki partide o da vardı.
I have visual on an armed man heading to the beach.
Sahile doğru koşan silahlı bir adam gördüm.
I'm at the beach... Long story.
Uzun hikâye.
At the beach club earlier today.
Bugün erken saatlerde plaj kulübünde.
Well, not too many months ago, because I was working on the beach in the Bahamas, giving white people black people braids.
Yani, çok önce de değil, çünkü bir zamanlar Bahamalar'da, plajda çalışıyor, Beyaz insanlara siyahi saç örgüsü yapıyordum.
Oh, uh, by the way, the beach is that way.
Bu arada, sahil o tarafta.
Ta-da! I would've got in the car and driven out to the Hamptons, and we'd sit on the beach all night having lobster caught by one of the townies and drink champagne while taking duckface selfies till the sun came up.
Arabaya binip Hamptons'ın dışına gider ve bütün gece sahilde oturur yerlilerin tuttuğu ıstakozlardan yiyip şampanya içer ve güneş doğana kadar dudaklarımızı büzdüğümüz selfieler çekerdik.
You drove over the dunes and onto the beach?
Arabayı kumların üzerinden geçerek sahile mi sürdün?
Max, how much do you love the beach?
Max sen sahili ne kadar seviyorsun? Bilmem.
We're there to stir up the French, recruit resistance, so that when we hit the beach, they stand up and fight.
Fransızları ayaklandırmak için oradayız, dirence yardım etmek için, sahile vardıkları zaman, oldukları yerde kalıp savaşsınlar.
While I stood on the beach and waited like a fool.
Ben sahilde bir aptal gibi beklerken.
Palm trees are very sweet,'cause, like, the beach.
Palmiye ağaçları da çok tatlı. Çünkü plaj havası veriyor.
How about the beach?
Sahile ne dersin?
You ever been to the beach?
- Hiç sahile gittin mi?
I hear the beach club is hiring.
Plaj kulübünün eleman aradığını duydum.
You remember when you made this for me, that time we went to the beach?
Bunu benim için yaptığın zamanı hatırlıyor musun? Hani sahile gittiğimiz gün?
We will lie... in front... of the Villa Cortello on the beach, drinking and making love in the sand.
Villa Cortello'nun önünde... kumlarda içip sevişiriz.
A body was found on the beach below these bluffs this morning.
Bu sabah sahilde kayalıkların üzerinde bir ceset bulundu.
Well, I walked up from the beach.
Şey, Sahilden buraya yürüdüm.
We got a call from a concerned citizen that you were weaving as you were pulling out from the beach club.
Plaj kulübünden çıkarken zorlukla yürüdüğünüze dair endişeli bir vatandaştan ihbar aldık.
They're headed for the beach and will stay for three weeks.
Şimdi, buradan doğruca Punta del Este'ye 3 haftalık bir tatil için gidiyorlar.
"Enjoys short walks on the beach."
Sahilde kısa yürüyüşleri seviyor.
The beach on the Olympic peninsula.
Olympic Peninsula kumsalına gitmiştik.
We took a road trip down to the beach.
- Sahile doğru yolculuk yapmıştık.
What's the name of the beach?
- Neydi o sahilin adı?
Describe your perfect place. Uh, it's a beautiful home, it's on the beach, it has a housekeeper and it's owned by a billionaire who doesn't monitor his change jar.
Güzel bir ev sahilde, bakıcısı var ve sahibi para kavanozuna bakmayan bir milyarder.
Meet me at the beach. We can watch the sunset.
Sahilde buluşalım, güneşin batışını izleriz.
Hey. We could go for a walk on the beach.
Sahilde yürüyüşe gidebiliriz.
Martin, your house is in front of the beach.
Martin, evin sahilin önünde.
Do you guys come to the beach often?
Siz sıkça sahille gelir misiniz?
It's hard to enjoy the beach and meet people in the winter.
Sahilde eğlenmek zor ve kışında insanlar tanışıyor.
There's people around me... who don't make me afraid to go to the beach.
Sahile giderken beni korkutmayan insanlar var çevremde.
Does the beach house and the private jet and the billion dollars make it easier?
Kıyı evi, milyar dolarlar ve özel jet boşanmayı kolaylaştırıyor mu?
Let's go to the beach.
Sahile gidelim.
I never been to the beach.
Hiç sahile gitmedim.
The kids, the girls, the beach house.
Çocuklar, kızlar, kıyı evi.
Anybody on the beach will have a clear shot at us.
Sahildeki biri için açık hedefiz.
So I understand you're here on behalf of Mr. Koskov. It's rumored Van Gogh actually painted it at the beach and up close you can see the grains of sand bonded to the canvas. Yes, I am.
- Bay Koskov adına buradasınız sanıyorum.
There's a dead body at the beach.
- Kumsalda bir ceset var.
Fahad was killed while running on the beach this morning.
Fahad bu sabah kumsalda koşarken öldürüldü.
I'm pulling him from Anchor Beach. With just a few weeks left in the school year?
Okulun bitmesine sayılı hafta kalmışken mi?
I cover Nicole's beach, check in with her throughout the day.
Gün boyunca Nicole'un sahiline göz kulak olurum.
So, I'm at the beach...
- Ben sahildeyim.
[water crashing] We're at the beach.
Sahile geldik.
You're here, and we are not leaving till you do something beach-y, like walk in the water or find a half-eaten lady from Jaws.
Şimdi de buradasın. Sen suda yürümek ve Jaws filmindeki yarısı yenmiş kadını bulmak gibi tuhaf işler yapana kadar gitmiyoruz. Hayır.
Correct, but we've traced them to the Port of Long Beach through satellite footage.
Doğru, fakat uydu görüntülerini kullanarak, onları Long Beach Limanı'na kadar izledik.
This is the dramatic footage of Walter O'Brien saving the life of a young boy who'd been trapped in a sinkhole on Zuma Beach.
Ekranlarınızda Walter O'Brien'in Zuma Plajı'nda subatanda mahsur kalan bir çocuğu kurtardığı, etkileyici kamera görüntülerini izliyorsunuz.
They're probably at the park at Montauk Beach.
Muhtemelen Montauk plajındaki parktadırlar.
The only footage we have is from a beach cam, and it ain't pretty. Mmm.
Elimizdeki tek görüntü kumsal kamerasından ve hoş değil.
beach 115
beaches 28
beachum 30
the better 784
the big bang theory 136
the beatles 53
the best is yet to come 22
the bus 75
the boys 83
the bed 52
beaches 28
beachum 30
the better 784
the big bang theory 136
the beatles 53
the best is yet to come 22
the bus 75
the boys 83
the bed 52
the bedroom 35
the band 70
the boss 128
the boat 92
the best 484
the bastard 139
the big one 111
the box 93
the bridge 67
the book 195
the band 70
the boss 128
the boat 92
the best 484
the bastard 139
the big one 111
the box 93
the bridge 67
the book 195
the ball 71
the baby's coming 54
the bathroom 101
the bat 30
the beast 101
the bag 76
the body 126
the big 102
the beginning 51
the big guy 22
the baby's coming 54
the bathroom 101
the bat 30
the beast 101
the bag 76
the body 126
the big 102
the beginning 51
the big guy 22