Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / The fact is

The fact is перевод на турецкий

6,949 параллельный перевод
The fact is, she called me.
Gerçeği, o beni aradı.
The fact is, most marriages that fail, founder for precisely this kind of reason.
Gerçek şu ki pek çok evlilik tam olarak bu çeşitten bir neden dolayı başarısız oluyor.
The fact is, the only one of the modification categories that actually worked the whole time is the performance modification.
Aslında modifikasyon kategorilerinden sadece biri tam olarak işe yaradı o da performans modifikasyonu.
The fact is... you need to kill now.
Sorun şu ki artık öldürmelisin.
The fact is you were acting in an extralegal capacity as a rogue agent.
- İşin aslı, siz başınıza buyruk davranarak kanunları çiğnediniz.
The fact is Rawley passed classified information to your hero.
Gerçek şu ki, Rawley senin kahramanına gizli bilgiler sızdırdı.
JAY : The fact is, she publicly denounced Vesuvian and now she's employing them.
Vesuvian'ı herkesin önünde eleştirip şimdi onları tutmadı mı?
I mean, the fact is, it doesn't guarantee you anything anymore.
Yani sana bir şeyin garantisini vermiyor artık.
The fact is we've got nothing to hide.
Gerçek şu ki, saklayacak bir şeyimiz yok.
The fact is...
Gerçek şu ki...
I know these guys think I'm an idiot for choosing an off-road vehicle, and I know the Appalachian Trail is not an off-roading trail, but the fact is they still have off-roading trails all over the place.
Biliyorum şu herifler benim bu arazi aracını seçmemle ilgili aptal olduğumu düşünüyorlar. Appalachian Patikasının bir arazi aracına uygun patika olmadığını da biliyorum. Ama gerçek şu ki her yerinde hâlâ arazi aracına uygun patikalar var.
The fact is, I've grown extremely fond of you, Tom.
Sana oldukça düşkün bir hale geldim Tom.
The fact is, no one else has come forward with a similar statement.
- Öyle ama şu an onu salamayız. İşin aslı, buna benzer bir ifadeyle de gelen olmadı.
So the fact is, the way the plane broke apart,
Yani işin aslı, uçağın parçalara ayrılma şekli...
This has been eating away at me, but the fact is... I realized I don't really know what you do all day. Tell me about this...
Bu bir süredir içimi kemiriyor ama gerçek şu ki bütün gün ne yaptığını hiç bilmediğimi fark ettim.
The boys are upset, but the fact is David Kealoha knew nothing of his wife's intent to murder him.
Çocuklar üzgün ama gerçek şu ki David Kealoha karısının onu öldürmek istediğini bilmiyordu.
The fact that you can buy them is unbelievable.
Bunları satın alabilmek inanılmaz.
Let's start with the fact that your witness was coerced and your evidence is completely fabricated.
- Tanığınızın baskı altına olmasıyla başlayalım. Kanıtınız da tamamen uydurmaydı.
But does that change the fact that she is our best chance - - maybe our only chance?
Belki de tek şansımız. - Duyguların yara aldığının farkındayım.
I just don't like the fact that the fuel is inside with us.
Yakıtın bizimle içerde aynı yerde bulunmasından hoşlanmıyorum.
The fact remains that Martin Odum is troubled.
Martin Odum'un başının belada olduğu gerçeği değişmedi.
It blinds you to the simple fact that your faith is nothing but a crutch.
İnancının boş yere olduğu gerçeğini göremeyecek kadar kör etmiş seni.
Yeah, in fact, his dad is the guy who followed me that day I came to visit you.
Evet hatta seni ziyarete geldiğim gün beni takip eden adam, babası.
In fact, if rumor is to be believed, the current librarian has lost the library itself.
Hatta, bilmiyorum ne kadar doğru ama, şimdiki kütüphaneci kütüphanesini kaybetmiş diyorlar.
In fact, the only bright spot in this whole miserable experience is hearing that you have Jonny in custody now.
Aslına bakarsanız, tüm bu acınası deneyimin tek parlak noktası şu anda Jonny'yi tutuklamış olduğunuzu duymak.
Look, pal, the fact that we pulled your bacon out of the fire is nobody's business.
Sizin kıçınızı kurtarmamız kimseyi ilgilendirmez.
The opposite of a fact is a falsehood.
Bir gerçeğin zıttı yanlış bir önermedir.
This is despite the fact they know the penalty is death or life imprisonment.
Cezanın ölüm veya müebbet hapis olduğunu bildikleri hâlde gelmiyorlar.
The fact that you can admit to it is yet another hopeful sign.
Bunu itiraf edebilmeniz gerçeği de başka bir umut verici işaret.
I mean, in fact, the first line of our creed is "We are not a cult."
Yani aslında öğretimizin ilk sözü "Biz tarikat değiliz."
BUT IN FACT, ABOVE US AND ALL AROUND US, THROUGHOUT THE UNIVERSE, A BATTLE IS RAGING,
Aslında, yukarıda ve çevremizi saran her yerde evren boyunca, devam eden bir savaş var.
Could the fact that sugar's global trade is worth $ 50 billion have anything to do with it?
Şekerin 50 milyar $'lık küresel bir değere sahip olduğu gerçeğinin bununla bir alakası var mıydı?
You never get in this early, and I know that for a fact because this is the time I get in every single day.
Asla bu kadar erken gelmezsin bunu iyi biliyorum çünkü her gün bu saatte geliyorum.
The fact that I am a professor is exactly why I should not intervene.
Asil bir profesor oldugum icin bu ise mudahale etmemeliyim.
Babe, I know you can't appreciate what it is to be an addict, but you've got to respect the fact that you're living with one.
Bebeğim, bağımlı olmanın takdirle karşılanamayacağını biliyorum ama biriyle yaşıyorsa ona saygı duymalısın aslında.
Well, based on the fact that yesterday was the birthday of legendary Dutch flautist Frans Bruggen, and a week ago it was october 24th, it's say today is...
Yani, dünün efsanevi Hollandalı flütçü Frans Bruggenin doğum günü olmasına ve geçen hafta da Ekimin 24'ü ise o zaman bu gün...
I know they all mattered, and the fact that the world is now deprived of their potential is something that I have to live with every day, but these people...
Hepsi değerli insanlardı. Potansiyellerine ulaşamadan aramızdan ayrılmalarının yarattığı acıyla yaşıyorum her gün. Ama bu insanlar...
But the fact remains, you did confess to shooting Isabel Greene in 2006, and her death is directly linked to the injuries you caused.
ama gerçek şu ki, Isabel Greene 2006 yılında yaptığın hata yüzünden öldü, ve bu seni doğrudan adam öldürmekle karşı karşıya bırakabilir.
I'm getting at the fact that you supposedly were fighting when this thing started, yet you claim that you weren't fighting when it ended.
Varmaya çalıştığım nokta şu... Bu iş başladığında sözde kavga ediyordunuz ta ki bittiğinde etmediğinizi iddia edene kadar.
The fact that it doesn't get dented when he runs over a tree is just flat-out impressive.
Ağaca çarptığında kaportasının göçmemesi tamamen etkileyici.
Because I can't. Look, I don't know why I proposed to Becca. It is a giant mystery, fueled mostly by my desire to make up for my wretched family and the fact that she gives spectacular blow jobs.
Çünkü yapamıyorum.
You dug up something behind my back and then - - and then held it over my head, all the while sitting on the fact that you were married!
Arkamdan iş karıştırıp geçmişimi kurcaladın ve bununla beni kontrol etmeye çalıştın hemde evli olduğun gerçeği ortadayken. Evet.
On the surface, this is about the fact that a bellboy might connect Roman Zazo's murder to Sin Rostro, the notorious drug dealer known as The Man Without A Face.
Yüzeyde amaç, bir bellboyun, Roman Zazo cinayetini dehşet verici, uyuşturucu taciri Yüzü Olmayan adam olarak da bilinen Sin Rostro'ya bağlayabilmesiydi.
IN FACT, THE MISSISSIPPI IS RECORDED TO HAVE FROZEN.
Aslında, Mississippi'nin donduğu kaydedildi.
Fact is, peace is at the core of our belief.
İşin doğrusu, barış inancımızın özündedir.
The fact that I had anything to do with this is a lie!
Gerçek şu ki bunun bir yalan olmasıyla uzaktan yakından ilgim yok.
In fact, we think that the state's attorney brought these charges because Cary is such an effective advocate.
İşin aslı, bu suçlamaları eyalet savcılığının yaptığını düşünüyoruz,... çünkü Cary oldukça etkili bir avukattır.
In fact, there is only one place in the city that might have their records.
Aslında, şehirde tek bir yer böyle kayıtları tutuyor.
In fact, the only neighborhood where you find gingko trees is in Carroll Gardens.
Hatta, hatta o mahallede bile yok sadece Carroll Gardens'da var.
I don't have children, so you may think it's horrible for me to say that, and maybe it is, but it's also a fact that of all the millions of Americans who will be watching and listening to
Çocuğum yok Bu yüzden bunları söylemem size korkunç gelebilir Belki de öyle ama bu gerçek milyonlarca Amerikalı
The issue is, because of the fact that it's got a hardware mac address and things like that, if people are able to identify your machine, and they're able to...
Donanımın mac adresi falan olduğu için insanlar makineni teşhis edebilir ve...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]