The noise перевод на турецкий
3,218 параллельный перевод
I think the noise it makes...
Bir uğultu var...
You know, I can't believe the noise that masquerades as music today.
Günümüzde müzik diye dinledikleri bu sahtekârlığa inanamıyorum.
Screw the chainsaw and the noise.
- Balta kullan. Testereyle gürültüyle uğraşmayalım.
The noise floor is the amount of noise already present in an environment... that, has to be overcome before anything else can be heard.
Yüksek ses terimi çevredeki diğer seslere karşın diğerlerinden daha çok duyulan bir gürültüyü tanımlar.
All I know is that when I was there, away from all the noise and distraction, I never felt so close to God.
Tek bildiğim, orada olduğum zamanlarda, bütün bu gürültü ve karmaşadan uzakken, kendimi Tanrı'ya hiç o kadar yakın hissetmemiştim.
Make the noise again, cunt!
Yine gürültü yap amcık!
She doesn't really care about that shit, you know, the noise and the magazines.
Bu saçmalıkları gerçekten önemsemiyor. Gürültüleri, dedikoduları.
And you don't need to worry about the noise because you can read, right, bitch?
İşte ben de bundan bahsediyorum. Bana aklına gelen iftirayı atmaya devam edemez. Unuttum da.
Kill all the noise.
Bütün gürültüyü kesin.
Just keep the noise down, Mrs. O'Neil.
Sadece fazla ses yapmayın Bayan O'Neil.
It is between the steps and the noise of the wheels.
Burada, yaya adımları ve araba sesleri arasında.
- Listen, I'm sorry about the noise level here.
- Gürültülü ortamın kusuruna bakma.
I hope you guys kept the noise down.
Umarım çok ses çıkarmadınız.
I'm sorry, but you aware of the complaints we've been getting about the noise coming from this room?
Üzgünüm ama bu odadan gürültü geldiği için şikayet aldınız?
Sorry for the noise, but... now you know that Kobi and Moshe Peretz aren't the same singer.
Gürültü için özür dilerim, ama artık Kobi ile Moshi Peretz'in aynı şarkıcı olmadığını biliyorsun.
'That's the one that made the noise, yes? '
Sesi çıkaran egzoz patlamasıydı, değil mi?
All the marks on my table and the noise, firing guns at half past one in the morning...
Benim tablo üzerindeki tüm işaretleri ve gürültü, Öğle 1 : 30'da patlayan silahlar.. Evet.
Bryce! Yes. Wait, are you saying my name or is that just the noise you make when you're all surprised.
Evet.. burdayım beni şaşırtmak için mi söyledin adımı?
It's just that the noise takes me out of the game.
Sadece sesi beni olaydan soğutuyor.
Okay, so I tried to control the noise factor by suggesting that perhaps we incorporate something quieter.
Neyse ben bu ses faktörünü daha sessiz birşey önererek aşmaya çalıştım.
And after that I stopped making the noise and I stopped playing with the nunchucks.
Ondan sonra, gürültü yapmayı bıraktım. Ve nunçakuyla oynamayı bıraktım.
The noise was coming from upstairs.
İyice bir dinleyince, anladım ki yukarıdan geliyor.
the noise of the world...
Dünyanın gürültüsü...
I love the noise.
Sese bayildim.
I do not know what they were actually studying but the yelling was constant, and one day the noise went into the woods and they never returned.
Ne üzerine çalıştıklarını bilmiyorum Ama bağrışmalar sürekliydi, Sonra bir gün gürültü ormanın içine kaydı
See, that was the noise I was talking you about.
- Gördün mü? Dediğim ses buydu işte.
Once we start this engine, the shark will follow the noise, right?
- Hadi motoru çalıştır.. ses seviyordu di mi?
What's all the noise about?
Bütün bu seslerde neyin nesi?
He's staying over, in here, with me, and we're going to fuck so loud that it drowns out the noise of you fucking my mother!
Burada benimle kalıyor. Ayrıca o kadar gürültülü sikişeceğiz ki annemi becerirken çıkardığın o sesleri bastıracağız!
♪ Before milk was chillin or p.E. Brought the noise ♪
Süt soğumadan ve p.E. gürültü getirmeden önce
We can learn much about the spiritual life from a term used in sound recording, called the "noise floor."
Ses kaydında dediğimiz "yüksek ses" terimi ile ruhanî yaşam ile ilgili bir sürü şey öğrenebiliriz.
We need to find a refuge from the often-deafening noise floor of life... to hear the still, small voice of God.
Hâlâ az da olsa o yüksek sesi sık sık ve sağır edici bir şekilde duymuş olan bir mülteci bulmalıyız.
- What's all the fucking noise?
- Bu lanet ses de ne böyle?
Once we get it, we'll make noise, so the German guard will come.
Onu aldığımız gibi Alman nöbetçinin gelmesi için gürültü yapacakmışız.
Make a lot of noise for the, um, acoustics.
Çok ses çıkar ki akustik olsun.
I was a garbage man, and was sweeping the pavement, and I suddenly heard a noise coming from the bin.
Ben temizlik görevlisiydim, dökülen yaprakları temizliyordum, gördün mü? O benim ince bir ses duyduğum an.
The head lights come on and it'll make a noise.
Farları yanıp söner, ve bip sesi çıkar.
There's a terrible noise coming from the headphones.
Kulaklıklardan korkunç bir gürültü geliyor.
You can see... every car every car on the street makes a horrible noise!
Bak, Her araç... Yoldaki her araba
Can you turn down the music? We got a noise complaint or some shit.
Müziği kısın, gürültüden dolayı şikayet aldık.
She says that I make only too much noise around the house.
Evde çok ses çıkardığımı söylüyor.
If there's a suspicious noise, the alarm releases chloroform.
Açıklayayım. En ufak bir ses, pencere kırılması silah sesi duyulduğunda alarm harekete geçiyor ve bir kutu kloroformu havaya veriyor.
Then you'll distract them with noise in the front.
- Sen de gürültüyle dikkatlerini dağıtırsın.
So I started taking pictures under the bed, staying up late, making noise, you know, stuff like that.
Böylece yatağın altında resim çekmeye başladım. geç vakte kadar kalıyor, gürültü yapıyordum, bilirsin bunun gibi şeyler işte.
That noise, the one it just made.
- Şu ses işte, çıkardı ya.
Well, somebody got hold of the phone and apparently as a joke, personalised their text alert noise.
Biri telefonumu eline geçirmiş ve şaka niyetine,... kendi mesaj sesini kişiselleştirmiş.
And Rashad, he made this noise. I'll never forget the rest of my life.
Ve Rashad'ın çıkardığı o sesi hayatım boyunca unutmayacağım.
Right out of the gate I swung real hard and I even made the Bruce Lee noise.
En başından çok sert salladım. Hatta Bruce Lee gibi ses çıkardım.
I heard a noise by the front door
Ön kapıdan ses duydum.
The unions make a lot of noise, but I don't think we have to take them too seriously.
Sendikalar çok gürültü koparıyorlar, ama ben onları çok ciddiye almamamız gerektiğini düşünüyorum.
Yeah, I was walking down the alley and I heard a noise and...
Ben de gidiyordum, bir ses duydum ve...
noise 90
noises 21
the night of the murder 53
the new yorker 37
the notebook 36
the new york times 60
the night before 47
the night of the fire 17
the night is young 64
the night shift 17
noises 21
the night of the murder 53
the new yorker 37
the notebook 36
the new york times 60
the night before 47
the night of the fire 17
the night is young 64
the night shift 17
the not 21
the night 83
the night before last 20
the nose 48
the night she died 20
the next one 38
the no 36
the next thing i knew 36
the night he died 19
the night's still young 17
the night 83
the night before last 20
the nose 48
the night she died 20
the next one 38
the no 36
the next thing i knew 36
the night he died 19
the night's still young 17