The older one перевод на турецкий
317 параллельный перевод
the older one, Jesse.
En büyük oğlu, adım Jesse.
No, the older one.
Yok, onun bir büyüğünden.
The older one's keener, if you know what I mean.
Büyüğü daha hevesli, ne demek istediğimi anlar mısın bilmem.
If he's threatening the older one, he may use the younger one as a lever.
Adam, ablayı tehdit ederse kız kardeşi koz olarak kullanabilir.
I hear the older one is a bit of a tramp.
Kızlardan büyüğü çok gezip tozuyormuş diye duydum.
They're cute, especially the older one.
Hoş kızlar, özellikle büyük olan.
Teddy's the younger one, and Tommy's the older one.
Küçüğü Teddy, büyüğü Tommy.
I got a date with the little one at 7 : 00 and the older one at 9 : 15.
Küçüğü ile 7 : 00'de, diğeri ile 9 : 15'de randevum vardı.
The younger brother should always respect the older one.
Kardeşim her zaman büyüğe saygı gerekir.
You could say I'm the older one.
Ben daha büyüğüm hatta.
The older one, he's working in the Defense Ministry.
Büyük olan, Savunma Bakanlığı'nda görevli.
The older one will marry a rich girl... and our children will care for us.
Büyük olanı zengin bir kızla evlenecek çocuklarımız bizimle ilgilenecek.
The older one is strong and healthy.
Büyük olanı güçlü ve sağlıklı.
The older one fascinates me.
Büyük olan beni büyülüyor.
The older one walks by me as if I'm not there.
Büyük olan sanki ben yokmuşum gibi davranıyor.
The older one was always that way.
Büyük olan hep öyle yapıyor zaten.
If the little one is like this, what will the older one be like?
Eğer küçük kız böyleyse büyük olan nasıldır acaba?
Look how the older one is taking care of the younger one.
Baksana yaşlı olan nasıl da genç olanla ilgileniyor.
One is always older than the other.
Birisi her zaman daha büyüktür.
Yes, one day in the future, when we're older and things don't hurt so much.
Evet, günün birinde ihtiyarlayıp artık umarsızlaştığımızda konuşuruz.
And because you are older than Ilene, the man you wed will one day rule Ord with you.
İlena'dan daha büyük olduğun için senin evleneceğin erkek bir gün bu toprakların kralı olacak.
One of the older brothers is against it Which one?
Yaşlı kardeşlerden biri satışa karşı.
One was more heavyset than the other, and older too, no doubt.
Birisi diğerinden daha kilolu ve yaşlıydı.
Unlike the older son, this one was praiseworthy!
Büyük oğulun aksine, bu övgüye değer biri!
It seems the older they become, the more precarious is their psychological balance, both within themselves and between one another.
Görülüyor ki, yaşları ilerledikçe hem kendi içlerindeki hem de birbirleri arasındaki psikolojik denge daha da kararsız bir hal almaktadır.
You're not one damn day older than you were the first time I ever met you.
Seni ilk gördüğüm günden beri hiç yaşlanmadın.
And this cuts one off both from the older and the younger generation.
Bu da yaşlı ve genç nesil arasındaki bağı koparıyor.
And could you summon the passengers to me here? One by one in this order except for the Princess Dragomiroff, who is not only of royal blood, but also much older than she tries not to look.
Herkesin belirtildiği sırayla peş peşe bana gelmelerini istiyorum, tabii prenses hariç, büyük bir hanım olması ve yaşından ötürü, onunla kendim gidip konuşurum.
One boy who was 2 years older than the others... was a bit of an exhibitionist.
Diğerlerinden iki yaş büyük bir çocuk vardı. Biraz teşhirciydi.
One of the older fairies ventured inside the house.
Yaşlı perilerden birisi eve girmeye cüret etti.
This one is the older one.
Bu yaşlı olan.
- I've asked Apollo to get an energiser from one of the older ships.
- Apollo'dan eski gemilerimizden bir jeneratör bulmasını istedim.
The fourth one is called Meng Tianxia He's older than the second and third one
4. ismi Meng Tianxia'dır hepsinden daha çok gelecek vaadeder!
One of the older boys said she looked like a whore.
Büyük çocuklardan biri, onun bir fahişeye benzediğini söyledi.
This is the skull of an older animal, and already the first molar has gone, and the second one is so worn down here that it's virtually useless, and had the animal not died, it would have been shed.
Bu daha yaşlı bir hayvanın kafatası ve ilk azıdişi çoktan gitmiş. İkincisi de o kadar aşınmış ki neredeyse işlevsiz kalmış durumda. Hayvan ölmeseydi bu diş de düşmüş olurdu.
This district here, is one, wherein live the families of workers from large neighboring factories mom and dad who both work and children who remain at home with care provided by an older sibling or a paid neighbor.
Bu bölgede çevredeki büyük fabrikalarda çalışan işçi aileleri yaşıyor. Anne babaları çalışan çocuklara büyük kardeşleri ya da komşuları bakıyor.
America would not be the same without pills. When do you leave? When one's young, one never thinks that older people fall in love.
19 01 : 05 : 01 : 15 Gençken insanlar, yaşlı insanların 02 01 : 05 : 05 : 06 akıllarının ucundan bile geçirmezler.
The one older brother had to go and screw it up.
Abin her şeyi batırmak zorundaydı.
One, coming face to face with herself 30 years older would put her into shock, and she'd simply pass out, or two, the encounter could create a time paradox, the results of which could cause a chain reaction that would unravel
Bir, 30 yıl yaşlı halini görünce şoka girebilir ve ölebilir. İki, karşılaşma bir zaman paradoksu yaratabilir ve zincirleme bir reaksiyonla zaman-mekan sürekliliğini bozarak tüm evreni yok edebilir!
The second one was an older woman.
İkincisi... yaşlı bir kadındı.
One was 60, one was 80 and one was older than the tree they used to cut for her wooden leg.
Biri altmış yaşında diğeri seksen,.. ... sonuncusu da tahta bacağını yapmak için kestikleri ağaçtan bile yaşlıydı.
One of the older guys.
Yaşlı çocuklardan biri.
He's saving himself for the big moment. In ten minutes it will be midnight... and Walter will be one year older! - All Right!
Kendini büyük andan koruyor 10 dakika sonra gece yarısı olacak ve Walter bir yaş daha yaşlanmış olacak. – Tamam!
But as we get older we know this isn't true. Individual human beings have to create justice, and this is not easy because the truth often poses a threat to power and one often has to fight power at great risk to themselves.
İki ay boyunca FBl tarafından içeri tıkıldıktan sonra... sınır dışı edilme korkusuyla... muhtemelen kadının sinirleri bozulmuştu.
Was one older than the other?
Biri diğerinden daha yaşlı mıydı?
One of the things you'll learn as you grow as you grow older, is that life gets very complicated.
Büyürken öğreneceksin ki, büyüdükçe, hayat zorlaşır.
The one advantage of being older is you have a lot of experience.
Daha yaşlı olmanın tek avantajı çok tecrübeli olmaktır.
and a bunch of kids outside sort of taunting him, and... you know, and so on, and one of the kids actually brought over his older brother from third grade instead of first grade.
- Evet, saatlerce devam edebilirsiniz ama.. Gelelim şu sözde önsöze.
- Who was that? - The older one is our principal.
- Bunlar kim?
One time - l was no older than you - we were attending the running of the Rujian steeplechase.
Bir keresinde - senden daha yaşlı değildim - Rujian engelli koşusuna katılmıştık.
And because, as one of the older races you might have some knowledge of the subject at hand.
Ayrıca daha kadim bir ırk olduğunuzdan konumuzla ilgili bilgilere sahip olabilirsiniz.
the older you get 18
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one more shot 23
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one hundred 76
one more chance 34
one more minute 37
one step at a time 173
one moment 967
one more round 22
one more thing 865
one more day 57
one more hour 17
one hundred 76
one more chance 34
one more minute 37
one step at a time 173
one moment 967
one more round 22
one more thing 865
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33