To your father перевод на турецкий
11,729 параллельный перевод
Nori, listen to your father!
Nuri, lütfen babanı dinle!
What happened to your father?
Ne oldu babana?
This is how you speak to your father?
Babanla böyle mi konuşuyorsun?
How dare you compare me to your father!
Ne cüretle beni babanla kıyaslarsın? Ben seni seviyorum.
How could you do this to us? To your father?
Bize bunu nasıl yaparsın, babana?
We'd prefer to talk to your father.
- Babamla konuşmayı tercih ederiz. Elbette.
Mr. Booth was asked to keep an eye on you, to inform me of your true intentions and warn me of any danger signs based on your father's history.
Bay Booth'tan seni izlemesi istendi senin gerçek niyetin hakkında bana bilgi vermesi ve babanın geçmişine dair herhangi tehlike işaretlerine karşı beni uyarması.
You wanted to know about your father.
- Baban hakkında bilgi istiyordun.
Your father is about to become the husband of the most powerful woman in America, so I think he's gonna be okay.
Baban Amerika'daki en güçlü kadının kocası olmak üzere. Bence iyi olacaktır.
Your son came to my father and told him to move out as he wants the contract at any cost.
Oğlun babamın ofisine gidip onu antlaşmayı bırakması için tehdit etmiş. Her halükarda antlaşmayı istiyormuş.
After warning him about the contract, he went to Delhi and warned your father
Babasını antlaşma hakkında uyarınca, Oğlu Delhi'ye gidip babanı uyardı.
If you don't want your father to foster A.J., I think you need to say something.
Eğer babanın, A.J.'yi evlat edinmesini istemiyorsan...,... bence birşeyler söylemelisin.
Ms. Martinez, we need to know what garage Rico's car is in right now, or it is very likely that your baby is going to grow up without a father.
Bayan Martinez, Rico'nun arabasının şu an nerede olduğunu bilmemiz gerek yoksa bebeğinizin babasız büyüme ihtimali çok yüksek.
The global pandemic your father believed was about to emerge, it has arrived.
Babanın inandığı salgın hastalık başlamış gibi görünüyor.
Do you want to be like your father, apologizing until you die?
Sen de baban gibi özür dileyerek mi geberip gitmek istiyorsun?
I'm ashamed to see your father's face.
Öteki dünyada babanın yüzüne bakabileceğimi sanmıyorum.
After this case is done with, you can be the president of Sinjin Motor Center that your father had failed to be.
Bu davadan sonra Sinjin Motor'un başkanı ol. Babanın başaramadığı görevi sen tamamla.
Even when your father died, I went to the funeral.
Baban öldüğünde mezara kadar seninle gittim.
I'm sorry to inform you that your father was shot, and he remains in critical condition.
İyi mi? Üzülerek bildiriyorum ki, babanız vuruldu ve durumu kritik.
Your father and your uncle were my best friends, and, you know, today... we have to be proud of what Tevan did for us and our community.
- Baban ve amcan benim en yakın arkadaşlarımdı, Ve, bilirsin, bugün... Tevan'ın, bizim ve toplumumuz için yaptıklarından dolayı gururlu olmalıyız.
Your father just takes time to grow into things.
Your father just takes time to grow into things.
The only way to preserve your place in the future of Abuddin is sacrifice your father's.
yerini korumamnın tek yolu Geleceğin Abudininde babanın kurbanı.
If you ever hope to wear that crown, you need to figure out how to do what your father couldn't...
O tacı başına takmak istiyorsan babanın yapamadığını yapmanın bir yolunu bulmalısın.
Oh, on the subject of invaluable communication, when, pray tell, did you intend to inform - Miss Jenny that you located your father?
Konusu açılmışken sormak istedim, Jenny'e babanızı bulduğunu söylemeyi düşünüyor musun?
What happens to you and your father is still to be decided.
Sana ve babana olacaklara henüz karar verilmedi.
I couldn't stop the words flying out of my mouth, words I swore I would never tell to another living soul about how you killed your mother and blamed your father and you had to lie to them all so that they would flee with you.
Kelimelerin ağzımdan çıkmasını durduramadım, yaşayan başka birine söylemeyeceğime dair yemin ettiğim kelimeler, anneni öldürmen ve babanı... suçlaman ve seninle kaçsınlar diye onlara da yalan söylemek zorunda kalman hakkında.
Stop shifting the cross hairs to my ironic urban patois just because your relationship with your father is to'up from the flo'up.
Konuyu varoş ağzıma laf etmeye getiriyorsun çünkü babanla arandaki ilişki allak bullak.
We need a hang glider and a crotchless uncle Sam costume, and I want the entire field of your largest stadium covered end to end with naked redheads, and I want the stands packed with every man that remotely resembles my father.
Bir yelken kanat ve apış arası açık Sam Amca kostümü lazım. Ve en büyük stadyumun, baştan sona çıplak kızıl saçlılarla kaplı olsun. Tribünler de babamı andıran adamlarla dolu olsun.
But, and this is purely hypothetical, what if we turned your father in to the government?
Ama, tamamen varsayımsal olarak babanı hükümete teslim etsek ne olur?
We didn't know what was going to happen after your father died.
Baban öldükten sonra neler olacağını bilmiyorduk.
If only your father were here now to see what I am about to do.
Keşke şu anda yapacaklarımı baban da görebilseydi.
I knew your father many years ago- - we worked together trying to rebuild the justice sector in Iraq.
Babanı yıllardır tanıyorum. Irak'taki adalet düzenini. yeniden kurmak için babanla birlikte çalışmıştık.
Well, now Gilbert has asked your father to find him a job.
Gilbert babandan oğluna iş vermesini istemiş.
I'll be paying you almost nothing to do a worthless job, because your father has worked for me for some years.
Sırf baban senelerdir yanımda çalıştığı için hiç çalışmayacağın hâlde sana maaş vereceğim.
I lost you the first time when father sent you away with consumption, and then we brought you back from this prison world, and then I lost you again to your other family, and now I'm losing you to death.
Seni ilk babam karantinaya yolladığında kaybettim sonra seni hapis dünyasından geri getirdik sonra seni tekrar diğer ailene kaybettim ve şimdi de ölüme kaybediyorum.
Your father doesn't like to talk about his sister, Meg.
Baban, kız kardeşi hakkında konuşmayı sevmiyor Meg.
Hey, we should tell your father we're not gonna make it to his office.
Hey, babana ofisine yetişemeyeceğimizi haber vermeliyiz
I've asked our clerk Mr Heep to see that the payments are made as set out by your father.
Katibimiz Bay Heep'ten ödemelerin babanızın talep ettiği şekilde yapıldığını kontrol etmesini istedim.
Which now brings us to the final section setting out your father's wishes for the remainder of the family estate, the brewery and the house.
Bu da bizi son bölüme götürür ki, o da aile mülkünden geriye kalan bira fabrikası ve ev için babanızın istekleri.
Asking your father for his support, his army, to help recapture the city of Eoferwic.
Eoferwic şehrini yeniden ele geçirmek için babandan kendisine ve ordusuna destek olmasını istiyor.
- On the road to Eoferwic, led by your father, where they'll join the other two kings of Northumbria.
Babanın liderliğinde Eoferwic yolunda. - Northumbria'nın diğer iki kralına katılmaları gereken yerdeler.
Your father chose to fight us and is now dead.
Baban bizimle savaşmayı tercih etti ve artık ölü.
- That need to ask tells your father - all he needs to know. - What?
- İstediğin şey babana bilmesi gereken her şeyi anlatmak olmalı.
Yes, you are your father's heir, but your father was also bonded to Alfred.
Evet, babanızın varisi sizsiniz ama babanız aynı zamanda Alfred'e de bağlıydı.
'Tis my thinking, Lord, that if, on his deathbed, your father were to name you as his successor, the Witan would find it difficult to go against him.
Benim düşünceme göre Lordum, babanız ölüm döşeğinde varisi olarak adınızı zikretmiş olsaydı Witan ona karşı gelme cüretini zor bulurdu.
I believe your father would only be too happy to whisper in your ear. Whether he was conscious or not.
Bilinci yerinde olsun ya da olmasın babanızın kulağınıza fısıldamaktan yine de çok mutlu olacağına inanıyorum.
Although each person here, and more, heard your father bequeath his crown to Alfred.
Hem de buradaki herkes ve daha fazlasının babanızın tahtını Alfred'e teslim ettiğini duymuş olmasına rağmen.
But Chechnya is where your father wanted you to be.
Ama baban, Çeçenistan'da yaşamanı isterdi.
Your father would be glad to know you are finally home.
Nihayet evine geldiğini öğrense, baban çok mutlu olurdu.
You want to know about your father?
Babanı öğrenmek istiyor musun?
I understand that, but Rachel, if you do this, you're going to be burdening your mother with a secret that she has to keep from your father for the rest of her life.
Anladım ama Rachel, eğer bunu yaparsan, annene ömrünün sonuna kadar sırtında taşıması ve babandan saklaması gereken bir yük yükleyeceksin.
to your 24
to your knowledge 54
to your positions 16
to your health 109
to your left 71
to your place 20
to your mother 18
to your family 22
to your right 61
to yourself 36
to your knowledge 54
to your positions 16
to your health 109
to your left 71
to your place 20
to your mother 18
to your family 22
to your right 61
to yourself 36
your father called 16
your father would be proud 16
your father 992
your father is dead 32
your father's dead 26
your father and i 34
your father's right 30
your father's 22
your father died 20
your father's here 23
your father would be proud 16
your father 992
your father is dead 32
your father's dead 26
your father and i 34
your father's right 30
your father's 22
your father died 20
your father's here 23
your father was a good man 17
father 10424
fathers 85
father of the year 25
father brown 114
father and son 35
father jack 19
father christmas 18
father beocca 17
father abbot 27
father 10424
fathers 85
father of the year 25
father brown 114
father and son 35
father jack 19
father christmas 18
father beocca 17
father abbot 27