True перевод на турецкий
80,353 параллельный перевод
I doubt that's true.
Ondan emin değilim.
I, uh, know what it's like to have true love thwarted.
Gerçek aşkınla arana girilmesinin ne demek olduğunu biliyorum.
"I'd rather be fishing." Not true.
'Balık tutmayı tercih ederdim.'Doğru değil.
To find your true feelings, you must finish your final chess match with your father.
Gerçek hislerini bulmak için babanla son satranç maçını tamamlamalısın.
Jack! Is that true?
Bu doğru mu?
If that were true, we would've detected signals by now.
Doğru olsaydı sinyalleri şimdiye kadar tespit ederdik.
That's not true.
Bu doğru değil.
Mm, that's true.
Mm, bu doğru.
- That is not true.
- Bu doğru değil.
I don't know where you got that, but, that ain't true.
Nerede buluyorsun bilmiyorum ama, Bu doğru değil.
- So it's one of those, too good tn be true type of deals.
- O halde onlardan biri Gerçek anlaşma türleri olamayacak kadar iyi.
I know when something is too good to be true.
Gerçek olamayacak kadar iyi bir şey olduğunda biliyorum.
You know that's not true.
Bunun doğru olmadığını biliyorsun.
Well, that's very true, they shouldn't.
Çok doğru, yapmamalılar.
That one came true.
Bu gerçekleşti.
The course of true love never did run true.
Gerçek aşkın seyri hiç doğru olmamıştı.
I have been interrupted in a beautiful place on a beautiful day from the one true love of my life.
Güzel bir yerde kesintiye uğradım Hayatımdaki gerçek aşktan güzel bir günde.
Right, and if what she suggests is true, my thinking is, Diana's got a lot of clout in this Other Place.
Doğru ve önerdiği şey doğruysa, Benim düşüncem Diana'nın Bu diğer yerde çok fazla güçü var.
Then the prophecy came true.
Sonra peygamberlik gerçek oldu.
My true and abiding love is for you.
Benim gerçek ve ebedi aşkım senin için.
A true Warleggan!
- Gerçek bir Warleggan!
.. to and for my own use and benefit, as doth qualify me to act as a Justice of the Peace, according to the true intent and meaning of the Act.
Böylelikle, Yasa'nın gerçek amacı ve anlamı çerçevesinde Sulh Hakimliği görevimi yerine getirmeye layık olacağım.
I came to see if it were true.
Doğru olup olmadığını görmek için geldim.
But is it wrong to go so far... if what we feel is true?
Fakat hissettiğimiz şey gerçekse bu kadar ileri gitmesi yanlış mı?
I see now it is not true.
Hissettiğimiz şeyin gerçek olmadığını şimdi görüyorum.
If it's true.
Eğer doğruysa.
It's true.
Söyledikleri doğru.
It's a true story.
- Hikâye gerçek ama.
True or false?
Doğru mu, yanlış mı?
True, but you have to understand, sir, I didn't have a choice.
Doğru, ama anlamalısınız efendim, başka şansım yoktu.
Not true.
Bu doğru değil.
- That's not true.
- Bu doğru değil. - Öyle mi?
Parents called the archdiocese to see if it was true, and then- -
Aile başpiskoposu aramış doğruluğunu öğrenmek için- -
Every word of these articles is true.
Makaledeki her kelime doğru.
That's not true.
-... bir belge yok.
Yeah, I've told him it's not true, but he doesn't believe me.
Evet, ben de öyle bir şey olmadığını söyledim, ama bana inanmıyor.
- No, Chidi, true love is rare, like a desert flower betwixt two oases, but true love's also very simple.
- Dinle Chidi, gerçek aşk nadirdir bir çöl çiçeği gibi ama aynı zamanda gerçek aşk basittir de.
At different moments during our time here, we both thought that Tragic Mike over here was our one true love, and now he is marrying whatever Janet is.
İkimiz de burada bir dönem şunun gerçek ruh eşimiz olduğunu düşündük. Şimdiyse onu artık neyin nesiyse Janet ile evlenirken izliyoruz.
And yes, we do have the sort of connection that only two highly educated, sophisticates could have, but it's not true love.
Evet aramızda yalnızca yüksek eğitimli, entelektüel iki kişinin paylaşabileceği bir bağ var ama bu gerçek aşk değil.
True love is what Janet and Jianyu have.
Gerçek aşk Janet ve Jianyu'nun sahip olduğu şey.
All right, it's true.
Tamam, doğru.
It's true.
Doğru.
Look, what Margo said about me was true.
Margo'nun benim hakkımda dedikleri doğruydu.
True.
Doğru.
That's true, Father
Aynen öyle, Peder.
If we want to know the Dybbuk's true purpose, we should know the child's gender
Dibbuk'un gerçek niyetini anlamak istiyorsak çocuğun cinsiyetini öğrenmeliyiz.
Before that, to know whether the things mentioned in the book is true ;
Öncesinde, kitapta bahsedilen şeylerin doğru olup olmadığını anlamak için,
Everything in the book was true
Kitaptaki her şey doğruydu.
With her talent, she could have a dream-come-true life.
Bu yetenekle butun hayallerinin gerceklestigi bir hayati olabilir.
He has a very childlike face, it's true.
- cok cocuksu bir yuzu var, dogru.
- No, no, no, I think that's true.
- Hayir, bu dogru.
true love's kiss 17
true or false 68
true love 107
true blood 17
true dat 39
true story 133
true enough 79
true or not 24
true that 75
true or false 68
true love 107
true blood 17
true dat 39
true story 133
true enough 79
true or not 24
true that 75