Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ W ] / Was it hard

Was it hard перевод на турецкий

3,499 параллельный перевод
It was hard, but we were together and happy.
Zor zamanlardı ama birlikteydik ve mutluyduk.
I would hate it if there was any hard feelings between us.
Aramızda küskünlük olmasını istemem.
It is. I had no idea it was so hard to buy tampons.
Tampon almanın bu kadar zor olduğunu bilmiyordum.
Like I was telling the Jens, it was just so hard for me to be everywhere at once.
Jen'lere de söylüyordum. Aynı anda her yerde olmak çok zor.
When I saw you again for the first time last week, look, I didn't think it was gonna hit me this hard, but I've been thinking about you ever since.
Geçen hafta seni tekrar gördüğümden beri bu kadar zor olacağını bilmiyordum ama o zamandan beri seni düşünüyorum.
We had a laugh together, but it was really hard going at times.
Birlikte gülmüştük, ama gerçekten zaman zaman zor olmuştu.
When they seized it from this drug lord, he was apparently some hard-core Elvis fan, and when they turned it into a flop house for us, the name just kinda stuck.
Uyuşturucu patronundan evi aldıklarında adam açıkça ağır bir Elvis fanıydı. Burayı bizim için uygun bir eve çevirdiklerinde bu isim de takılı kalmış.
It was at a Styx concert back when they were doing hard rock, not this weird robot stuff.
Styx konserindeydik, o zamanlar hard rock çalıyorlardı tabi, şu anki garip robot şeyini değil.
It was good that I was hard on him.
Onun üstüne düşmem iyi olmuş.
And someday, something's gonna be so hard for you, like it was for me, and you're gonna have no frickin'idea what to do!
Ve günlerden bir gün çok zor duruma düşeceksin. Tıpkı benimde başıma geldiği gibi. Ne yapacağını bilemeyeceksin!
We didn't think there was an actual fire, Chief but it's hard to tell.
- Gerçek bir yangın olduğunu düşünmedik efendim, açıklaması zor.
He got into it with my mom and hit her, and so she bailed, and I came down, because I was freaked out, and, uh, when he saw me, he started crying, and he, like, sunk down on the stairs, and he grabbed me and just hugged me - - hard.
Annemle kavga etti, anneme vurdu ve annem de kaçtı ben de aşağıya indim haliyle çok korkmuştum beni gördüğünde ağlamaya başladı merdivenlerden ağlaya ağlaya indi ve beni yakalayıp sıkıca sarıldı.
Like when you did theater, but it was too hard to commit.
Ciddi bir şeyler yapmak zor geldi.
I was following the sun, but it's kind of hard to see it right now.
Güneşi takip ediyordum, ama şu anda onu takip etmek biraz zorlaştı.
Whatever it was, our John Doe took one pretty hard to the coconut.
Hangi nesneyse, John Doe kafasına çok ağır bir darbe almış.
Magdy when I gave you a hard time it was because I was mad.
Din sınırını geçiyorsun.
I'm sure it was very hard for you to lose it to the bank, and I'm very sorry, but, uh...
Evi, borçlarınız yüzünden bankaya kaptırmak zordur mutlaka ayrıca çok üzgünüm. Fakat...
Well, I'm sorry it was a little bit hard to get on the tea party with you and Norbit.
Norbit'le verdiğiniz çay partisine katılmak biraz zor gelmişti.
It.. it means that it's really hard to find out where she was chatting from.
Nereden sohbete katıldığını bulmak çok zor demek.
It was used to pull a bunch of files off the hard drive.
Sabit diskten pek çok dosya almak için kullanılmış.
Wow, it's hard to believe dad was ever scared of anything.
Babamın bir şeyden korkmasına inanmak çok zor.
Thought it was hard-boiled.
Katı sanmıştım.
When they seized it from this drug lord, he was apparently some hard-core Elvis fan.
Uyuşturucu patronundan evi aldıklarında adam açıkça ağır bir Elvis fanıydı.
But it was hard enough for me to get in here.
Ama buraya girerken bile çok zorlandım.
No, I mean it just shows how full of life this place was today, how hard we worked to keep it together.
Hayır, ben gösterileri sadece bunu demek nasıl hayat dolu Burası bugün, ne kadar zor biz bir arada tutmak için çalıştı.
It was pretty hard to see.
Bir şeyler görmek oldukça zordu.
Well, that wasn't so hard, was it?
Zor bir şey değildi, değil mi?
I know it was hard admitting it.
Kabul etmesi zor, farkındayım.
It was hard at first but...
İlk başlarda zordu ama...
And it was hard to find mention of him in the press, much less a photograph.
Ve basında ondan pek bahsedilmiyordu basit bir fotoğraf bile yoktu.
It was hard to know where to go next.
Nereye gideceğini bilmek zordu.
It was hard for me to see you, uh, with Hank.
Seni görmek zordu, Hank'le.
It was hard to tell.
Söylemesi zor.
I would have asked before, but it was hard to find you.
Sana daha önce danışacaktım, Fakat seni çok zor buldum.
I'm afraid that was in the works before we had our conversation, and it's hard to turn a ship on a dime.
Korkarım ki biz konuşmadan önce bu plan hazırlık safhasındaydı. Bor'un pazarı geçince yapacak bir şey kalmadı.
And it's hard for me to believe that I didn't actually see that video while I was actually an animal trainer.
Hayvan eğitimcisi olarak çalışırken bu videoyu görmediğime inanmak çok zor.
I find it hard to believe that nobody knew until the morning that there was a body in there.
Orada bir ceset olduğunu sabaha kadar kimsenin fark etmemesine inanmıyorum.
It was very hard for Ken and me.
Ken'e de bana da çok ağır geldi.
It was hard for me to see you with Hank.
Seni Hank'le görmek benim için zordu.
We need hard proof that Underwood was behind it.
Arkasında Underwood olduğuna dair sağlam bir kanıt gerek.
And no matter how hard or painful it is... it was... it was better to face what happened.
Bu ne kadar zor ya da acı verici olsa da olanlarla yüzleşmek en iyisiydi.
It was hard to slip away.
Sıvışmak zor oldu.
I just did not realize how hard it was gonna be without Jim.
Jim gidince işlerin bu kadar zorlaşacağını tahmin edememişim.
I just didn't know that it was gonna be this hard.
Bu kadar zor olacağını bilmiyordum.
And how hard it was when we broke up!
Ayrıldığımızda ne kadar da zor oldu benim için.
Do you understand that it was really hard for me to do this? To find my father?
Babamı bulmanın benim için ne kadar zor olduğunu anlıyor musun?
Kermit the frog was on Charlie rose, so it's not really that hard to get on to Charlie rose.
Kurbağa Kermit de Charlie Rose'a çıkmıştı. Charlie Rose'a çıkmak o kadar da zor değil.
You have no idea how hard it was to sit in that theater with all those braying hyenas.
Hiç de bile. Tehdit altındaki biri, müsteşarlarını kendinden kısa seçer mi? - Lafı koydun Kral!
And as hard as it was...
Ne kadar zor olsa da...
- It was too hard.
- Çok sertti.
Well, that wasn't so hard, was it?
Çok zor değildi, değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]