Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ W ] / We should have

We should have перевод на турецкий

6,979 параллельный перевод
There's no reason why we should have this happen to us, so... but I'd like to know how many other people out there experience this.
Bize musallat olan şeyi neden yaşamamız gerektiğine dair bir sebep yok. Ama dışarıda kaç kişiye böyle olduğunu bilmek isterdim.
We should have a lock anytime.
Engelleme gelmesi an meselesi.
I think that we should have sex.
Sanırım seks yapabiliriz.
- We should have hanged the blacksmith. - Hear!
Demirciyi asmalıydık.
FBI lab gets to work on the DNA, facial recognition software, 24 hours, we should have both names.
FBI laboratuvarı DNA'ye bakar. Yüz tanıma taraması yapar. 24 saate iki ismi de alırız.
[Maybe we should have consulted you, right? ]
- Öyle ya önce sana danışmamız gerekirdi, değil mi?
We should have seen it 4 kilometers back.
Dört kilometre önce çıkmış olmalıydık.
Yeah, we should have stayed there.
- Evet orada kalmalıydık.
We should have been working together on this.
Bu işte beraber çalışıyor olmalıydık.
That's why I thought we should have a trial.
Bu yüzden biraz denemeliyiz diye düşünüyorum.
We've been slaves all our lives This time we should have the right to make our own decision.
Bütün hayatımız boyunca iz köle olarak yaşadık Şimdi kendi kararlarımızı vermek için şansımız var.
The Facebook invite says 9 : 00, which means people probably are gonna show up around 10 : 00, so I think we should have the keg by 8 : 30.
Facebook'ta ilanımızda 9 : 00 yazıyor. Bu da millet 10 : 00 gibi gelir demek. - Yani bira fıçısını 8 : 30'da almalıyız.
Now we do what we should have done in the first place.
Şimdi ilk başta yapmamız gereken şeyi yapıyoruz.
We should have stayed on the road.
Yol üstünde kalmalıydık.
'Cause I think we should have dinner.
Bence akşam yemeği yiyelim.
Oh, we should have sex at some stage.
- Bir ara da sevişmeliyiz.
- We should have been gone by now.
Şimdiye kadar gitmiş olmamız gerekiyordu.
Okay, so we should have the baby and put it in your toolbox as a cradle and feed it sardines and tell it that you don't know my middle name?
Tamam, bir çocuk sahibi olup, beşik olarak alet çantana koyalım, sardalyayla besleyelim ve göbek adımı bilmediğini anlatalım.
We should have been included.
Bizi de dahil etmeliydiler.
That we should have a few people over for dinner. Hm?
Yemeğe birkaç kişi davet etmeliyiz.
We should have been there to pick her up.
Orada onu almak için olmalıydık.
I told you we should have stuck with Alderson, but no, no, you got to drag my ass all the way to upstate Jew York.
Sana Alderson'a gidelim dedim ama olmaz. Beni ta Yahudi Kent'e kadar getirmen gerekti.
Well, I'd say we should celebrate, but obviously you already have.
Şey, kutlayalım derdim ama sen nasıl olsa kutlamışsın.
Oh, as I said, it's been a lean year for some of the tenants, but we do have much of the stock still to sell off, which should help to tip the scales.
Söylediğim gibi bazı kiracılarınız için fakir bir yıl oldu ama terazinin ucunun da yardımcı olup satacağımız hâlâ çok stoğumuz var.
We should start getting ready now. I have a good feeling about this.
Hemen hazırlanmaya başlamalıyız, bu konuda içimde iyi bir his var.
We should not have allowed the nun to take Yinniang away.
Rahibenin Yinniang'ı götürmesine izin vermemeliydik.
We should not have let the nun take you away.
Rahibenin seni götürmesine izin vermemeliydik.
We should not have used you like that.
Seni bu işe karıştırmamalıydık.
In the meantime, should we not share those we have?
Bu sırada, elimizdekileri paylaşmamız gerekmez mi?
We just have some fun. maybe we should call it maybe we should call it a night. A night.
Ona normal bir gece demeliyiz.
We never should have come.
Beni yakalayacak.
We never should have come!
Bu o.
I should have started saving before we pulled the damn goalie.
Siktiğimin deliğine sokmadan önce biriktirmeye başlamalıydık.
We have to celebrate! We should get official confirmation that Gus Grissom has come into the helicopter at any moment now.
Gus Grissom'ın helikoptere aktarıldığına dair resmi... açıklama her an elimize ulaşabilir.
which can disperse and weaken the nation's power. Therefore, your majesty, we should vest all the private armies in the great army to reunite the military strength LORD SAMBONG, JUNG DO-JEON and have the battle formation drill be proceeded without delay.
Bu sadece saçma bir yasa'dan ibarettir bu yüzden majesteleri, saray ordusunu güçlendirmek için özel askerlere alıkoymalıdır... efendi sambong / jung do jeon... askeri düzen ve eğitilmesi için de derhal el atılmalı majesteleri.
And then he'll ask us both if we aren't damned sorry to have missed the last one and how we should be gung ho to do our duty in the next.
Ardından bize son savaşı kaçırdığımız için üzgün olup olmadığımızı sorup önümüzdeki defa görevimizi yapmak için hevesli olmamız gerektiğinden bahsedecek.
Do we have the resources, or should I request assistance from the mainland?
Yeterli kaynağımız var mı yoksa anakaradan yardım talep etmem gerekir mi?
- We should go to the Guild. Plead with Peregus. Let's use all the money we have left.
- Oraya gidelim ve Peregus'la anlaşma yapalım, geri kalan tüm paramızı veririz.
I should tell you we have been warned... that the Nazarene Jesus has come to Jerusalem.
Nasıralı İsa'nın Kudüs'e geldiği konusunda... uyarı aldığımızı söyleyeyim.
Our Russian friends have decided that... We should not rebuild our capital city.
Rus dostlarımız başkentimizi yeniden inşa etmemiz gerekmediğine karar verdiler.
Yeah, you should go quickly,'cause we have work to do.
Evet, gitsene sen, işimiz var da.
Maybe we should all just have a sip.
- Belki de hepimiz sadece bir yudum olmalıdır.
She's the one that we're gonna have to... she's the one you should've stayed away from.
O bizim gidip bakmamız gereken tek... O senin uzak durmak gereken tek kişi.
If we want enthusiasm, we should just have one toy.
Coşku olsun istiyorsak, bir oyuncak bırakmalıyız.
Should have been better if we teamed up a bit earlier.
Daha önceden birlikte çalışmaya başlasaydık keşke.
We do live on an island, but we have different opinions on what that island should be.
Biz bir adada da yaşayabiliriz ama o adanın nasıl olacağına dair seçeneklerimiz var.
- We should play Never Have I Ever.
- "Asla ama asla" oynmalıyız.
Do we have the resources, or should I request assistance From the mainland?
Yeterli kaynağımız var mı yoksa anakaradan yardım talep etmem gerekir mi?
We both agree you should have your privacy.
Kendi mahremiyetinin olması gerektiğine karar verdik.
We should all go out when we have more time.
Zamanımız olduğu bir gün beraber çıkmalıyız. Kesinlikle.
Well, the very fact that we have a special relationship, and that you acknowledge it, should at least partially answer your question, Healy.
İşin doğrusu, çok özel bir ilişkimiz var ve sen bunu kabul ediyorsun en azından soruna kısmen de olsa cevap veriyorsun Healy.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]