We should just перевод на турецкий
4,718 параллельный перевод
- I just think, you know, If I want to and if you want to, then I think that we should just... you know, we should go for it, right?
- Düşündüm de sen de ben de istiyorsak o zaman bir şans vermeliyiz, değil mi?
Oh, I'm in. Um, while we're at it, uh, I think m-maybe we should just give
Bundan bahsetmişken, bence turtadan biraz da
We should just leave him alone.
Onu rahat bırakmalıyız.
We should just wait until next month to, um, inseminate.
Döllemek için gelecek aya kadar beklememiz gerekiyor.
I just... I think that we should just be friends.
Bence arkadaş olarak kalmamız gerekiyor.
Well, we should just try them on to see what they look like.
O zaman nasıl göründüklerine bakmak için denemeliyiz.
Maybe we should just take a rain check tonight.
Belki de bu geceki hakkımızı saklayıp sonra kullanmalıyız.
Evan, maybe we should just rip the band aid off before a fucking scaly appendage rips off your... head.
Evan, belki de, lanet pullu bir uzantı senin kafanı kopartmadan yara bandını çıkartmalıyız.
We should just make a run at the guards.
Korumalara saldırmalıyız.
Maybe we should just focus on the Corolla, canvass the Stansburys'neighborhood again for it.
Belki de Corolla üstünde yoğunlaşıp Stansbury'lerin etrafını araştırmalıyız.
Maybe we should just, empty lost and found.
Belki de kayıp eşya bürosunu boşaltmalıyız.
Uh, you know what, maybe we should just wait till your father's a little less elated to break the news to him.
Belki de haberi vermeden önce babanın biraz daha az neşeli olmasını beklemeliyiz.
Maybe we should just hide.
Belki de sadece saklanmalıyız.
- We should just knock it down. - On it, boss.
- Bence, bunu yıkmalıyız.
Maybe we should just marry each other.
Belki ikimiz evlenmeliyiz.
We should just be ourselves.
Sadece kendimiz olmalıyız.
We should just let you get back to it.
Bırakalım da işinize geri dönün.
Well, if Maw Maw's gonna be here, maybe we should just wait until next week to start the whole baby thing.
Maw Maw burada olduğuna göre belki de bebek işini gelecek haftaya kadar bekletmeliyiz.
Maybe we should just go do this at your parents'house.
Belki de bu işi ailenin evinde yapmalıyız.
I just meant we should celebrate his life rather than dwell on his death.
Yani ölümüne saplanıp kalmak yerine yaşadığı hayatı anmalıyız.
See, we think that life should be about more than just survival, than just toiling in the fields.
Gördünüz mü, biz bu yaşamın hayatta kalmaktan çok daha ötesi olması gerektiğini düşünüyoruz, arazide uğraşıp didinmekten ötesi.
No, I just think that we should go back down to the ground instead of being unresponsible.
Hayır, sadece sorumsuzca davranmak yerine aşağı inmeliyiz diye düşündüm.
Uh, maybe we should just quit while we're ahead.
Hayatta olmaz.
I guess we should... Heed the universe's warning and just not do this again.
Bence evrenin uyarısına kulak asıp bunu bir daha yapmamalıyız.
In the first place... everyone should be obviously saved if we just answered honestly. But still, someone lied. For what purpose is that person lying?
En başından beri, doğruyu söyleyerek herkes kurtulabilecekken, yalana söylemeye gerek yokken biri neden yalan söylesin?
I think we should be ready for these parents to do just that.
Sanırım bu ailelerin bunu yapma ihtimaline hazırlıklı olmalıyız.
I just feel like we should tell people before they hear about it from somebody else.
Millet başkalarından duymadan onlara söylememiz gerektiğini düşünüyorum.
I think we should stay focused on the data. Without the empirical work we've gathered, sexual histories are just a collection of anecdotes.
Bence elde ettiğimiz deneysel veriler üzerine odaklanalım.
Well, I just think we should...
- Bence bizim...
We should've just let Zoe kill him.
Zoe'nin onu öldürmesine izin vermeliydik.
I'm just saying if I felt we should share all of our time together, and I'm not saying I do, it's not because of something that could be expressed.
Diyorum ki, eğer bütün zamanımızı paylaşacağımızı hissetseydim, yaparım demiyorum. Bazı şeyler belirginleştiği için değil.
Maybe we should be just friends.
Belki de sadece arkadaş olmalıyız.
Should we not just start?
Başlamamız gerekmiyor mu?
Hey, we should kiss one more time in front of them just to, like, blow their minds. Right?
Bir kere de onların önünde öpüşüp akıllarını başlarından alalım bence, değil mi?
Maybe we should all just act like this wedding's no big deal.
Hepimiz bu düğün çok da önemli değilmiş gibi davranalım o zaman.
Love is totally nonsensical, but we have to keep doing it or else we're lost and-and love is dead and humanity should just pack it in.
Aşk tamamen mantıksızdır. Ama bu şekilde davranmak zorundayız yoksa kaybolup gideriz aşk da ölür ve insanlık da beraberinde biter.
All right, so let's just... should we do this?
Yapalım mı artık?
Uh, you know, I think we're good here, and everybody should just get back to work.
Hepimiz iyiyiz herhalde ve işimize geri dönmeliyiz.
But I don't think we should write off India just yet.
Ama daha Hindistan'ı yok saymamalıyız bence.
Should we just guess who committed the murder?
Kimin cinayeti işlediğini tahmin edelim mi?
We should have just left her at the door.
Arabaya binerken kızı bırakmalıydık.
We should just leave.
Buradan ayrılmalıyız.
But if we're already here, we should do more than just talk.
Hazır buradayken, konuşmaktan fazlasını yapabiliriz.
I think we should get out of here, though, because I just painted over some dude's shit and people get shot behind that.
Şimdi buradan yaylansak iyi olur çünkü başkasının çiziminin üstünü boyadım bu yüzden adamı vururlar.
Um, I'm not sure we should be popping the champagne just yet.
Şampanyayı patlatma konusunda emin değilim.
From this angle, if we paddle west by southwest for 30 minutes at 18 revolutions per minute, we should reach the hull of the Sentinel just before dusk.
Bu açıdan eğer güneybatıya doğru dakikada 18 pedalla yarım saat gitsek, karanlık çökmeden hemen önce Sentinel'in gövdesine ulaşırız.
Yeah, we all should just go out and sleep with whoever.
Evet, hepimiz gidip kimi bulursak onunla yatmalıyız.
We should've just gone out For dinner to a restaurant, like we do every year.
Her yıl yaptığımız gibi sadece akşam yemeğine gitmeliydik.
I was just trying to convince the guys we should hit the pool for a little dip.
Herkesi havuza girmeye ikna etmeye çalışıyordum.
I'm just saying that maybe, you know, we should date a while.
Bir süre çıkalım diyorum sadece.
Well, as long as you keep them to yourself, we should be just fine.
Senden başkası bilmediği sürece sorun yok demektir.
we should just go 25
we should talk 155
we shouldn't 98
we should go 706
we should do this more often 34
we should stop 39
we shouldn't do this 20
we should 517
we should go inside 16
we should go out 20
we should talk 155
we shouldn't 98
we should go 706
we should do this more often 34
we should stop 39
we shouldn't do this 20
we should 517
we should go inside 16
we should go out 20
we shouldn't be here 56
we should go now 26
we should split up 47
we should get going 181
we should celebrate 72
we should do something 40
we should have 27
we should go back 35
we should get started 41
we should probably 28
we should go now 26
we should split up 47
we should get going 181
we should celebrate 72
we should do something 40
we should have 27
we should go back 35
we should get started 41
we should probably 28