Which means what перевод на турецкий
458 параллельный перевод
Which means what? A brothel when I was 18.
18 yaşındayken geneleve gittim.
Which means what?
Bu tam olarak ne anlama geliyor?
Which means what? Which means the transporter beam was redirected as it passed through the polarized particles.
Işınlama ışının yönü partiküller arasından geçerken değiştirilmiş.
Which means what?
Ne anlama geliyor?
Which means what?
Bu ne anlama geliyor?
Which means what?
Bu ne demek?
Which means what?
Bu da ne demek?
Which means what, that I...
Bu da demektir ki, yani...
I was her bridesmaid and her lawyer. I, I... Which means what?
Dinle, ben onun nedimesi ve avukatıydım,...
- Which means what, exactly?
- Bunun anlamı ne yani?
Which means what?
Bu ne demek oluyormuş peki?
What it means is that there's information which is beyond even our grasp, reaching as high as clearance level eight.
Bunun anlamı, kavrama seviyemizden daha ötede, sekizinci seviyeye kadar ulaşan bilgilerin olmasıdır.
It means how it happened, what were the reasons, which people have caused the breakup.
Yani sen kimin yüzünden ayrılmaya karar verdin gibi... Kişiler... neden kim.. sebep oldu.
What? - Which means?
( Mırıldanarak ) O da ne ya?
Which means you two can't, and if you don't have Joe, what'll stop him?
Bu sizin yaşayamamanız anlamına geliyor, Joe'yu bırakırsan, onu kim tutabilir?
I needed to think, talk it over... which means engage in self-criticism- - That's what they really meant.
Düşünmeye, fikirlerim üzerinde tartışmaya ihtiyacım vardı. Zira bu da özeleştiri yapmam anlamına geliyor. Aslında kastettikleri buydu.
It's true that I love her... but I don't know what that means, for which I'm sure I'll suffer.
Onu sevdiğim doğru... ama bu ne anlama geliyor bilmiyorum, ama acı çekeceğimi biliyorum
I am what you've called me many times untouchable which means that you have not touched me and never can.
Sou o que você me chamou várias vezes intocável. Você nem me tocou e nem e tocará.
Which means Friday's test on what we learned during the week will now be Monday before we've learned it.
Bu da demek oluyor ki bütün hafta öğrendiklerimizi kapsayan Cuma günkü test öğrenmeden önceki Pazartesi olacak.
Nobody at all, which means that I don't have what you call an alibi.
Hiç kimse yok, bu da demektir ki, benim tanık dediğiniz şeyim yok.
What, in theoretical formulation, presents itself as openly detourned, in denying all durable autonomy to the sphere... of the expressed theoretical, by causing the intervention there, by means of this violence, of the action that destroys and carries off all the existing order, recalls that this existence of the theoretical... is nothing in itself, and only come to be known... through historical action, and the historical correction which... is its true fidelity.
Détournement teorik alana, var olan tüm düzeni bozan ve yerle bir eden ayni türde bir siddetli yikimi dahil ederek teorinin kendi basina bir anlami olmadigini, yalnizca tarihsel eylem ve gerçek anlamda bagli oldugu tarihsel düzeltme vasitasiyla kendini through historical action,
What the master means is that there was no one left to work here, so he had to rent new machines which he paid grain for, as he does with you all.
Efendinin demek istediği, burada çalışmak için kimsenin kalmadığıdır, ve o da yeni makinalar kiralamak zorunda kaldı, tahıl için para ödedi, hepinizin yaptığı gibi.
And the third class he calls "obscure melancholia"... by which he really means, poor man, he doesn't know what the devil caused it.
Üçüncüsü ise belirsiz melankolidir ki bunda, ne yazık ki neyin sebep olduğu bilinmemektedir.
You will reside, live, at Hooper Street for a period of six weeks which means you'll probably end up in there for about six months while a team of experts-psychiatrists and psychologists, team leaders key workers-decide what they think should be done with you.
Sen Hooper Caddesi'nde altı hafta boyunca ikamet edeceksin, yaşayacaksın ki bu da büyük ihtimalle, psikiyatrist ve psikolog takımı, ve uzmanlar tarafından, seninle ne yapacaklarına karar verene kadar orada altı ay geçirirsin anlamına geliyor.
For this to happen, the male must have an erection, which means that blood flows to what are called expansion cells, which make the penis stand up... - And leave!
Bunun gerçekleşmesi için, erkeğin ereksiyon olması gerekir, bu da genişleme hücrelerine kan pompalanması demektir, ki penis kalkabilsin...
Which means, something must have woken her up, and she struck a light to see what the matter was.
Bu demektir ki, bir şey onu uyandırmış olmalı ve ne olduğunu görmek için lambayı yakmış.
Yes, there is a thief on board this ship, which is unfortunate because you know what hardship that means for honest men.
Evet, bu gemide bir hırsız var. Bu çok yazık, çünkü dürüst biri için darlık ne demek, biliyorsunuz.
Billy, you know which means "lunch". WHAT DOES?
- Öğle yemeğinin ne olduğunu biliyorsun.
"Sonderbehandmng which meant" gassing. " And" Quaranténe also we knew what it means.
"SB"'nin "özel tedavi" olduğunu biliyorduk "gaz ile zehirlemek" demekti.
Obviously, too much is precisely that quantity which is excessive, that's what it means.
"Çok fazla" demek aşırı demek.
She's also my wife, which means she wants to do what I want.
Ayrıca o benim karım, yani o, ben ne istersem onu ister!
Les Monts Verts... which means the Green Mountains... which is what Vermont means... green mountains.
Les Monts Verts anlamı Yeşil Dağlar. Yani Vermont da yeşil dağlar demek.
THEY GOT WHAT THEY CALL SCHOLARSHIPS, DADDY, WHICH MEANS YOU GET TO GO FOR FREE.
Burslu olarak gidiyorum baba, yani para falan ödemeyeceğiz.
What have you done to my baby furniture which means more to me than five of you?
Benim için beş tane senden daha değerli olan bebeklik mobilyalarıma ne yaptın?
I think what he means is, "that is a thing, with which he has a problem."
Sanırım demek istediği bununla ilgili bir sorunu olduğu.
I am in a hospital, which means that I'm not in my office, which means I don't know what's going on.
Hastahanedeyim, bu demektir ki ofisimde değilim, ve bu da neler olup bittiğini bilmiyorum demektir.
Which means that while I'm doing it, I don't know exactly what it's about.
Bu da, çizim yaparken onun tam olarak ne ile ilgili olduğunu bilmemem demek.
Which means, if we warn these people about what's coming if we try to help them in any way we risk altering a pivotal moment in history and we can't let that happen.
- Bu da demek oluyor ki,... bu insanları olacaklar konusunda uyarırsak, onlara yardım etmeyi denersek,... tarihteki çok önemli bir anı değiştirme riski oluşturacağız. Böyle bir şeyin olmasına da izin veremeyiz.
Which means exactly what, colonel?
Tam olarak ne anlama geliyor, Albay?
Which means exactly what I said, sir. ( knock on door ) Sorry, sir.
Tam olarak demek istediğim, efendim.
It's in what we call the stand-alone, which means I'd have to be physically at the terminal.
Bağımsız bilgisayar denilen şey bu, yani bizzat benim terminalde bulunmam gerekir.
which means, newspaper or not, you can never be sure what's around the corner or what you'll do when you find it.
Yani, gazete olsun veya olmasın köşeyi dönünce ne olacağından asla emin olamazsınız. Ya da ne olacağını öğrendiğinizde ne yapacağınızdan.
Which means that what you think you experienced in prison- - the things you remember- - didn't happen.
Hapishanede başından geçtiğini düşündüğün ve hatırladığın şeyler aslında hiç olmadı.
He's on the surface, which means he could still launch his payload in what?
Yüzeyde olduğuna göre füzelerini ne kadar sürede ateşleyebilir?
I know you're not in, which means no one cares what you know.
Biliyorum sen dahil degilsin, o yüzden senin ne bildigin kimsenin umurunda degil.
And it's a means to what I really want, which is to stay here.
Hem istediğim gibi burada kalabilirim.
And... the guy we met in the street, and I couldn't remember his name- - which possibly means I have Alzheimer's- - so that's what that was about.
Ve sokakta karşılaştığım adamın, adını hatırlayamadım belki de bunun anlamı, Alzheimer olduğumdur bu yüzden seni tanıştıramadım.
Which is exactly what it means.
Tam olarak bu demek zaten.
As long as you put up with it, which means of course anytime they want cause that's what Americans do now.
Ta ki siz doyuncaya kadar yani bu demek oluyor ki istedikleri her zaman çünkü Amerikalıların bugün yaptıkları tam da bu.
Which means we need to spend what little time we have left teaching Kyle how to use the wand.
Bu da demek ki, kalan az zamanımızda da Kyle'a asayı kullanmayı öğretmeliyiz.
Which means we have to figure out what they want.
Ki bu da ne istediklerini öğrenmemiz gerekiyor demek.
which means 914
which means that 40
what 176647
what are you doing 28810
what are you talking about 12491
what is it 20402
what do you mean 18295
what happened 16539
what are you doing here 13243
what's up 12096
which means that 40
what 176647
what are you doing 28810
what are you talking about 12491
what is it 20402
what do you mean 18295
what happened 16539
what are you doing here 13243
what's up 12096
whatever 7954
what are you doing right now 114
what did you do today 56
what are you wearing 305
what do you want 9254
what are they like 58
what do you think 9124
what are you 4599
what's your name 4643
what are these 350
what are you doing right now 114
what did you do today 56
what are you wearing 305
what do you want 9254
what are they like 58
what do you think 9124
what are you 4599
what's your name 4643
what are these 350
what's happened 1050
what have you got 603
whatcha doing 80
what's the 204
what is this 7416
what's the matter 6346
what the hell 6066
what is that 6346
what's going on 16788
what are you doing now 174
what have you got 603
whatcha doing 80
what's the 204
what is this 7416
what's the matter 6346
what the hell 6066
what is that 6346
what's going on 16788
what are you doing now 174