Who's that from перевод на турецкий
1,268 параллельный перевод
Do you have any idea who might've made that phone call from the conference room?
Onu toplantı odasından kimin aramış olabileceğine dair bir fikriniz var mı?
One theory says that radicals who oppose foreign corporations that advance cyberbrain and cyborg technology... A conspiracy that has arisen from the races between corporations... Blackmail solely for money, or many other theories.
Bir teoriye göre bunlar siberbeyin ve sayborg teknolojisi üreten şirketlere karşı olan radikaller. sırf para için şantaj olduğu ya da bu tarz başka teoriler.
My Apollo's different from the original one... in that he's not your ultimate, sort of heroic type... who always seems to act in the best interests of those around him.
Benim Apollo'm orijinalinden, her zaman etrafındakilerin iyiliği için davranan, hayalinizdeki tam kahraman tipine uymaması ile orijinalinden biraz farklı.
He come from Englishman on coast who too old for all that now.
Sahildeki bu iş için çok yaşlanmış İngilizlerin yanından geldi.
That could easily be watched by Ma Ginger's - Excuse me-nosey cousin who lives only yards from the turn off.
Ginger'ın meraklı kuzeninin evi sapağın orada.
To Tom's pop, the old doctor, who imagined he had a new ailment every single day and was thus increasingly addicted to the simpler coordination tests from his medical school days, she had to be severe, telling him that there was nothing wrong with him.
Tom'un babası ihtiyar doktor, her gün bir hastalık icat ediyor giderek tıbbiye günlerinden kalma testlerin bağımlısı haline geliyor Grace de büyük bir kararlıIıkla hiçbir şeyi olmadığını söyleyip duruyordu.
Last Friday I came home, and there's a message on my machine... from my boyfriend, who... says that we shouldn't be together anymore.
Geçen cuma eve geldim ve telesekreterimde bir mesaj vardı, erkek arkadaşımdan. Daha fazla birlikte olamayacağımızı söylüyordu.
Then his own wife says that we must save Isabel from being hurt by a man who is, and I quote :
Sonra karısı, lsabel'i korumamız gerek dedi. Aynen şu sözlerle :
It's plaster... that was added by a committee who had complaints from local townspeople.
Sıva... bu yerel kasaba insanlarından şikayetçi bir komite tarafından eklendi.
That's the guy who I got it from!
O adam. Ondan aldım.
"Goddamn it, I'd like to know who the son of a bitch was that took this magnificent airplane, designed to bomb from 23,000 feet and he took it down to 5000 feet, and I lost my wingman. He was shot and killed."
"Kahretsin, 23.000 feet'ten bomba atmak için tasarlanmış bu olağanüstü uçağı alan, ve onu 5.000 feet'e indirip uçuş arkadaşımın vurulup öldürülmesine sebep olan o orospu çocuğunun kim olduğunu bilmek isterim!"
"Yet herein will I imitate the sun who doth permit the base contagious clouds to smother up his beauty from the world. " That, when he please again to be himself, being wanted, he may be more wondered at... " by breaking through the foul and ugly mists of vapors that did seem to strangle him.
Dünyadaki güzelliği saklayan, alçaklığa izin veren ve aynısının sürmesini arzu eden daha beğenilmek için intiharlara izin verenlerdi...
At least that's what they called themselves, but they were wolves, and Dave was the boy who escaped from wolves.
En azından kendilerine öyle diyorlardı ama onlar kurttu ve Dave kurtlardan kaçan çocuktu.
I don't know who you are or where you come from or what your story is, but for some reason or another I believe you. But if there's any way in hell that you're settin'... me up or fixing'to put a knife in my back, you better level with me right now,'cause I'm hanging my ass out on a limb here for you.
Ama bu bir tuzaksa, sırtıma saplânmış bir bıçak görürsem..
I got a call from a man who says that he has kidnapped a child in the hunter's hut.
Avcı kulübesinde, bir çocuk kaçırdığını söyleyen bir adamdan telefon geldi.
Now, that painting's of Crystal Guardian who crawled from the earth with weapons of blue fire.
Bu resim kristal muhafız'ı gösteriyor, Mavi ateşten silahlarla yrin dibinden çıkıyor,
"All right... who's that? - Her friend from Europe, remember?"
Avrupa dan bir arkadaşı, hatırladın mı?
He who comes from God listens to God's words. You, however, are not from God... and that is why you will not listen.
Siz, her nasılsa Tanrı'dan değilsiniz ve bu yüzden dinlemeyeceksiniz.
That's the whole idea that Hitler is not some creature who came from outer space.
Bunu anlatıyordu. Yani Hitler'in uzaydan gelmediğini. İçimizden biri olduğunu.
In an isolated Buddhist temple... in darkness as black as coal... the thing that wanted me and raised me... was one who threw a broom at me while I was swinging my wooden sword... and who hid from me when I tried to wipe her tears It was one child...
Dışarıdan soyutlanmış bir Budist tapınağında, koyu karanlıkta beni isteyen ve ayağa kaldıran kişi tahta kılıcımla çalışırken üstüme süpürgesini atan gözyaşını kurulamaya çalışırken, kaçıp saklanan bir çocuktu.
That I chose to stay with Arvin. That I came here asking you to show mercy for a man who took so much away from you.
Arvin'le kalmayı seçtiğim ve buraya gelip senden pek çok şeyi almış bir adama merhamet etmeni istediğim için.
Yeah, that from the girl who was on a first-name basis with half the bouncers in New York.
- Bunu söyleyen bir zamanlar New York'taki bar kapıcılarının yarısına adıyla hitap eden bir kız.
That's to be expected from one who ovulates.
Yumurtlayan birinden de bu beklenirdi.
Anyhow, a little while ago, I got a letter from a lawyer who is representing the investment group informing me that the government is building a road right through the middle of your investment.
Her neyse bir süre önce bu yatırım grubunu temsil eden avukattan bir mektup aldım. Hükümet tam senin yatırımının ortasından geçecek bir yol yapacakmış.
Now, apart from the fact that she's my daughter... this is a question I'm asking you as executive vice president... in charge of surveillance and security for a multibillion-dollar corporation. Do you routinely jump into bed... with women who you do not know the background of... because, if you do, that is a major breach of security.
Şimdi, onun benim kızım olduğu gerçeği bir yana sana sormak istediğim şey, milyarlar değerindeki bir şirketin takip ve güvenlikten sorumlu yardımcı başkanı olarak........ rutin olarak kim olduklarını bilmediğin kadınlarla hemen yatağa atlar mısın çünkü, eğer atlıyorsan, bu önemli bir güvenlik ihlalidir.
Then we're gonna stop by your house and hide some of this money... and since you're the only guy who's gonna be missing from here... your buddies are gonna figure that we took care of you because you were our inside man.
Kayıp olan tek adam sen olduğun için dostların, bizim casusumuz olduğun için öldürdüğümüzü sanacak.
It's hard to say no to that, no matter who it's coming from.
Kimden gelirse gelsin buna hayır demek zor.
When you came home from a party at that costume designer's house who worked for Seattle Rep.
Bir seferinde Seattle Rep'de çalışan bir kostüm tasarımcısının evindeki partiden geldiğinde.
I got that from a Disease Control agent who was investigating Mrs. Kent's case.
Bayan Kent'in vakasıyla ilgilenen Hastalık Kontrol görevlisinden aldım.
On the surface, it had become a modern Westernized state with a prosperous middle class who were benefiting from a flood of Western capital that was being invested in the country.
Görünürde modern, batı sermayelerinden beslenen müreffeh ve Batılılaşmış orta dereceli bir ülke olmuştu.
From interviews with witnesses who were there that day, I have learned the following about the youngest Baudelaire's plan :
Tanıklarla yapılan söyleşiler neticesinde en küçük Baudelaire'in planını öğrendim.
Not only because it involved the young people who shared his dream but more intimately, it implicated Philotas, his companion from boyhood when a page confessed that a few days before, he'd informed Philotas...
Bu sadece hayallerini paylaştığı içoğlanlarının alet edilmiş olmasından değildi. Üzüntüsü, daha çok çocukluğundan bu yana yoldaşı olan samimi dostu Philotas`ın bu işe karışmış olmasındandı.
Now, why is it that those who are most in favor of mob rule... stand most to benefit from the public's greed and stupidity?
Kurallardan yana olanlar neden halkın açgözlülük ve aptallığından... en çok yarar sağlayan kişilerdir?
It's not our fault that the people who brought us into this world don't understand that we must fly away from the nest.
Bizi dünyaya getirenler yuvadan uçmamız gerektiğini anlamalı. Doğa gitmemizi söylüyor.
And this is a promise that comes from a man who is stuck here.
Buraya sıkışmış bir adamdan tarafından verilen bir söz.
Who's it that signals from these
fidanlar ve ağaçlar bütün bunlar kimi işaret eder?
And it's not from random terrorists, but from covert alliances of disaffected nations who have all been made bold by this kind of Jordan one-worlder who believes that human beings are essentially good and that our power is somehow, I don't know,
- Üstelik sıradan teröristler değil, muhalif ulusların gizli ittifaklarından gelecek. Hepsi de bu "tek dünya" cı Jordan'dan cesaret alıyor. İnsanların özde iyi olduğuna ve bizim gücümüzün utanç verici ya da şeytani olduğuna veya asla kullanılmaması gerektiğine inanan Jordan'dan.
She's cut you off from your friends... and made you take these anti-depressives... that have turned you into a sad, boring ghost... who leaves parties early and drinks out of a juice box... and most likely sits down to piss.
Başka ne testi kaldı? Yani onunla yalnız olarak bir hafta sonu geçirebilir miyim testi.
But i've realized from living next to them that they're well-meaning people who sincerely want peace.
Fakat onlara yakın bir şekilde yaşamak, bana onların sadece barış isteyen, iyi insanlar olduğunu öğretti.
Who's that from?
Kimden gelmiş?
They think that those of us who clean are small somehow, in body and in mind we fall our of their line of sight invisible, we work our magic indivisible one from the other, we're a mass, no soul, no rights to speak of
Temizlikçileri bedenen ve kafaca zayıf sanırlar. Görüş alanlarının dışındayız. Görünmez, sihrimizi yaparız.
We are told that riches wait for those who rise above temptation to obey a higher call you're asking me to turn away to fall from grace
Derler ki aklı çelinmeyeni bekler yukarıda büyük zenginlikler. İstiyorsun ki ; buna sırt çevireyim, ilahi lütuf esirgensin benden.
And that is where... he told that story of a certain beggar, a man called Lazarus, who was on his knees at the... at the gates of a mansion, covered in sores, asking for the crumbs that fell from a rich man's table.
Lazarus denen adamın. Bir konağın kapısında dizlerinin üstüne çöktü. Zengin adamın masasından dökülen kırıntıları istedi.
Who's that one from, UCLA?
- Kaliforniya Üniversitesi'nden mi o?
It's the children in the community who are getting the money from their parents, and instead of that money going directly to education, the soft drink companies are taking a cut of it and walking away rich as a consequence.
Çocuklar ailelerinden para alıyorlar. Para direkt olarak eğitime gidiyor ama içecek firmaları paylarını alıp, zengin oluyorlar.
Cantor's work didn't go down well with many of his contemporaries but there was one mathematician from France who spoke up for him, arguing that Cantor's new mathematics of infinity was "beautiful, if pathological".
Cantor'un çalışmaları çağdaşlarının aksine pek beğenilmedi Ama Cantor için sesini yükselten ve Cantor'un yeni matematik çalışmalarının güzel ama patolojik olduğunu tartışan ve gününün en ünlü ve saygı duyulan matematikçisi olan fransız bir matematikçi vardı.
I remember when I was assembling those images... almost jumping away from the editing machine when I put that sound... with that image... because it seemed to me that that fan was making that sound... even though I knew it was impossible and if it convinced me, who was doing it... it surely would convince others.
Bu resimleri birleştirirken hatırlıyorum da.. bu resme helikopter sesini her koyuşumda.. neredeyse sıçrıyordum.
There's a man in my office with a gun who says he'll kill me if we don't pay him $ 130,000 that one of our guys stole from him.
Büromda eli silahlı bir adam var. Bizim adamlardan birinin ondan çaldığı 130 bini geri ödemezsem beni öldüreceğini söylüyor.
For a man who has reason to prominence because of his tongue, to have his tongue taken away from him means that his prominence's taken away from him.
Konuşması sayesinde şöhreti olan birinin konuşamaması demek şöhretinin de elinden alınması demektir.
That's fantastic. I want you to get outta there, away from anybody who's infected.
Bak, derhal oradan çıkmanı istiyorum.
Who's-who's gonna benefit from that, huh?
Kime yarayacak bu?
who's that 2692
who's that guy 128
who's that man 35
who's that girl 108
who's that lady 20
who's that woman 20
who's that for 26
from 995
from the bottom of my heart 69
from now on 1905
who's that guy 128
who's that man 35
who's that girl 108
who's that lady 20
who's that woman 20
who's that for 26
from 995
from the bottom of my heart 69
from now on 1905
from your perspective 17
from new york 38
from the very beginning 50
from here on out 107
from the heart 21
from the future 31
from time to time 154
from the past 16
from the start 66
from here on 55
from new york 38
from the very beginning 50
from here on out 107
from the heart 21
from the future 31
from time to time 154
from the past 16
from the start 66
from here on 55