Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ W ] / Wise man

Wise man перевод на турецкий

672 параллельный перевод
For one who has not lived even a single lifetime, you are a wise man, Van Helsing.
Tek bir hayat bile yaşamamış birine göre, akıllı bir adamsınız, Van Helsing.
A very old Chinese wise man once say...
Çok yaşlı çinli bir büyücü demiş ki...
All right, Mr. Wise Man, here's my last offer.
Pekala Bay Bilge Adam, işte sana son teklifim.
We can stand it up here as long as you can, Mr. Wise Man.
Buna en az senin kadar dayanabiliriz Bay Bilge Adam.
However, it's a wise man that profits by his previous mistakes... and from herein, gentlemen...
Ne var ki, akıllı insan hatalarından ders alır.
But a wise man among the sages of Bagdad comforted them with a prophecy... saying, " In the fullness of years, a liberator shall come upon you...
Ama Bağdat'ın soylularından bilge bir adam onları bir kehanetle rahatlattı... dedi ki, " Zamanı gelince, bir kurtarıcı gelecek...
But a wise man among the sages of Bagdad... comforted them with a prophecy, saying...
Ama Bağdat'ın soylularından bilge bir adam... onları bir kehanetle rahatlattı. Dedi ki...
As we say in Milano, it's a wise man that drops the end of a stick that stinks.
Milano'da dediğimiz gibi, çubuğun kokan kısmını adam akıllı adamdır.
The wise man gets drunk to spend his time with fools.
Akıllı adam sarhoş oldu ve vaktini aptallarla geçiriyor.
Ah, the general's a wise man.
Ah, general akıllı bir adamdır.
The wise man satisfies the different thirsts at different fountains.
Akıllı erkekler, farklı çeşmelerden, farklı lezzetteki suyu içmeyi seçer.
"When I was one-and-twenty, I heard a wise man say,"
"21 yaşımdayken duydum Bilge bir adamın şöyle dediğini :"
You're a wise man.
Akıllı bir adamsın.
I was travelling in old Egypt and I befriended an ancient wise man.
Mısır'da seyahat ediyordum. Ve yaşlı bir bilgiçle karşılaştım.
I've always been a very wise man, Rocky.
- Evet, her zaman bile biriyimdir, Rocky.
Colonel very wise man.
Albay çok akıllı adamdır.
Socrates, Mr. Donaldson, listen to what a wise man facing death had to say,
Socrates'in, Bay Donaldson, ölümle karşı karşıya olan bilge birinin söylemek zorunda olduğu şeye kulak ver,
Your father was a very wise man.
- Baban çok akıllı bir adammış.
THAT'S A WISE MAN.
Akıllı adam dediğin böyle olur.
'But you, a wise man, must show me the path.
- Ama sen bilge bir adamsın. - Mutlaka bir yolunu biliyor olmalısın.
I see you are a wise man.
Görüyorum ki zeki birisin.
Sun and moon, Master More, you're taken for a wise man.
Olacak iş değil More, güya bilge bir adam olarak biliniyorsun.
This thing becomes wife, lover, best friend... wise man, fool, idol, slave.
Bu şey senin karın, sevgilin, en yakın dostun, sırdaşın, aptalın, putun, kölen oluyor.
- And isn't he a wise man?
- Peki o zeki biri değil midir?
- You are a wise man, Mr. Arnold.
Siz, zeki bir adamsınız Bay Arnold.
A wise man once said,
Bilge bir adam şöyle demiş,
A wise man keeps his distance.
Akıllı adam mesafeyi korur.
You're a wise man.
Ne de kurnazsınız!
Your father was a wise man, but who on this earth knows what is good and what is bad?
Baban akıllı bir adamdı, ama neyin iyi neyin kötü olduğunu bu dünyada kim bilebilir?
The young chief is a wise man, he kidnapped this girl just with a trick.
Genç Şef akıllı biriymiş Tuzağa çekmek için kızı kaçırdı
Remember always that a wise man walks with his head bowed humble, like the dust.
Hiç unutma bilge insan hep yere bakar toprak gibi alçakgönüllü olur.
Once there was a very wise man... and he lived in Quilty in the County of Clare in Ireland.
Bir zamanlar, İrlanda'daki Clare bölgesinde... bulunan Quilty'de yaşayan, bilge bir adam varmış.
The common coin that purchases all things, the balance that levels shepherd and king, fool and wise man.
Herşeyi satın alan, çoban ile kralı, aptal ile zekiyi eşitleyen ortak para birimini.
Remember always that a wise man walks with his head bowed humble like the dust.
Şunu daima hatırla bilge bir adam, başı önde yürür toprak kadar mütevazi.
Old man hasn't gotten wise to you yet.
Patron hala iç yüzünü göremedi demek.
"He is a good man, and he is very wise."
"O iyi bir adam ve bilge bir kişi,"'
There once was a wise bearded man... by the name of Karl Marx.
Bir zamanlar Karl Marx adında uzun sakallı bilge bir adam vardı.
Don't you think it'd be more effective to show a man terrorizing a young girl, sales-wise?
Sizce de, bir adamın genç bir kızı korkutmasını göstermek daha etkileyici olmaz mı, satış için?
There's no room in this man's Army for a wise guy.
Benim ordumda ukalalara yer yok.
Thought make man wise.
Düşünmek insanı akıllı yapar.
Rich man like to feel wise.
Zenginler akıllı olamk ister.
Pain make man think, thought make man wise and wisdom make life endurable.
Acı beni düşündürür, düşünmek akıllı yapar ve bilgelik hayatı çekilir yapar.
A man stupid enough to use you for a footstool would not be wise enough to rule Egypt.
Seni ayak sandalyesi niyetine kullanacak kadar aptal bir erkek Mısır'ı yönetecek kadar bilge olamaz.
We know you must be a very wise old man who knows everything about life and has learned all the instructions by heart.
Sizin, hayat hakkında her şeyi bilen çok akıllı bir adam olduğunuzu ve tüm kuralları kalpten öğrendiğinizi biliyoruz.
But no matter how wise a man may be, he is still human, with a human weakness.
Ama bir adam ne kadar bilge olursa olsun,... bir insandır, zayıflıkları olan bir insan.
You know, he was a very wise and brilliant man and I know how you felt when you learned of his death.
Biliyorsun, o çok bilge ve zeki biriydi. Öldüğünü öğrendiğinde hissettiklerini anlayabiliyorum.
It is sometimes wise, Gordon Pasha... to provide a man with a few sunny hours... of fraudulent hope so that when night comes... he will have a more perfect inward vision... of the truth of his hopelessness.
Oh, biraz bilgelik, Gordon Paşa, Sahte bir umut ile birkaç güneşli saati olan bir adam sağlamak için, ve gece çökünce, Ümitsizliğinin gerçekliğini çok daha iyi içsel kavramasını sağlayacaktır.
He's a wonderful, wise old man.
Çok akıllı harika bir adamdır.
Yes, he was really a wise old man, your grandpa.
Evet, büyükbaban gerçekten akıllı bir adammış.
But we are wise enough to know that we are wise enough not to interfere in the way of a man or another world.
Karışmayacak kadar akıllıyız, bir erkeğin ya da başka bir dünyanın yoluna.
But he was a man of the infantry e not wise person nothing on tanks.
Ancak askeri sınıfı piyadeydi ve tanklar hakkında hiçbir şey bilmiyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]