Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ Y ] / You come too

You come too перевод на турецкий

1,988 параллельный перевод
- Forget it, Dragonfly, you come too late.
- - Unut yusufçuk, çok geç kaldın.
Fiona? Could you come too? - Certainly.
Fiona sen de gelir misin?
Hurry up, otherwise you come too late.
Acele et yoksa geç kalacaksın.
You come too.
Sen de gel.
- You come too.
- Sen de gelsene.
You have a camera in the car, too. Come on, how many... how many second chances do you get with the one who got away?
Biriyle 2. şansı kaç kere yakalarsın ki?
Come on. You're too hot to be a cop.
Sen bir polis olmak için çok seksisin.
In fact, you've inspired me to come clean about something, too.
Zaten... Bir şeyi itiraf etmek için bana da ilham kaynağı oldun.
You should come down, too.
Sen de aşağı gel.
If you wanted to catch up with him, you could come too.
- Eğer onunla arayı kapatmak istersen, sen de gelebilirsin.
- Come on, you're too smart for that.
- Hadi ama, bunun için fazla zekisin.
Come on. Jethro, you, too.
Haydi Jethro, sen de gel.
Is that a euphemism for "You're too damn old to come out of the closet"?
"Siz ikiniz cinsel tercihlerinizi açıklamak için çok yaşlısınız" ın edebi şekli miydi?
I know that trust doesn't come too easy to you.
Güven duygusunu kolay kazanmadığını biliyorum.
You don't want to come, that's your deal, but, uh, I don't think your mom is gonna to be too thrilled at how you're spending your time.
Benimle gelmek istemiyorsan, sen bilirsin. Ama zamanını nasıl geçirdiğini öğrenmenin anneni mutlu edeceğini sanmıyorum.
I can't tell you how good it looks in there. I'm gonna grab some wine and. - I'm come too.
Gençlerin aşkından daha hoş ne olabilir ki?
See, smart guys like you don't come round too often - case in point.
Gördün mü, senin gibi zeki adamlar buralara sık sık uğramaz.
It's just a matter of time before the feds connect you to Nate and come after you, too.
Federal memurların Nate ile ilgin olduğunu anlayıp seni tutuklamak için de gelmeleri an meselesi.
Come on.You and i know each other too long for me to believe that you came here to commiserate with me about my nephew and to watch me eat doughnuts.
Hadi ama.Buraya Kevin hakkında üzüntümü paylaşmaya ve çörek yediğimi görmeye gelmediğini anlayacak kadar tanıyoruz birbirimizi.
It's even okay to hate the person that did this, but when that anger and - - and that pain and that hate becomes too much for you, you come see me, nate, or luke.
Acı çekmeniz de normal. Hatta bunu yapan kişiden nefret etmenizde de sorun yok ama bu hissettiğiniz öfke, acı ve nefret artık taşıyamayacağınız bir hale geldiğinde, bize danışabilirsiniz.
But don't come in too early'cause I got some material I want to do and I don't want you to cut me off this time.
Ama çok ta erken gelme çünkü yapmayı düşündüğüm birkaç numara var ve bu kez beni baltalamanı istemiyorum.
But only if you want to come, too.
Ama eğer sen de gelmek istersen..
No, she always chastises you. And you'd always come running to me to complain. So you're acting different too.
Hayır, seni daima cezalandırırdı sen de koşarak bana şikayet etmeye gelirdin yani sen de değişik davranıyorsun.
You come here to find yourself, too?
Sen de kendini bulmaya geldin buraya?
Come on, you too.
Haydi.
Come on, you too!
Hadi be sende, haydi!
You guys come here, too?
Siz de mi buraya geldiniz?
Come on, you too. - What?
Siz ikiniz, haydi.
But I will say that if you hadn't yielded to this fatal mania, it would have been much better for you, and me, too. Come on. At me again.
Ama bu vahim deliliğe boyun eğmeseydin senin için çok daha iyi olurdu ve belki de benim için de.
Come on. You forget him too!
Gel, sen de onu unut.
- You boys come too!
- Siz de gelin çocuklar!
So you want to come with us too?
Bizimle gelmek mi istiyorsun?
Come on, Charlie. You're too good a producer to let your personal feelings
Çalışanlarının büyük bir hikayeyi hissettiklerini anlayacak kadar iyi bir yöneticisin.
You can leave him here with me and I will give him a quiet end, or come back on Thursday when the vet is here, but I think it's too late.
Burada bana bırakabilirsiniz. Istırabına acısızca son veririm veya perşembe günü veteriner gelince getirebilirsiniz. Ama bence çok geç.
Come on, you're too muscular.
Çok güçlüsün!
Come, you're too modest.
Gel, çok alçakgönüllüsün.
You come too fast inside.
Çok ısınacaksınız.
So if people are coming, they'd better come strong, because I've got something for them. That would have included you, too.
Gelecek olurlarsa, bari hep beraber gelsinler... zira tam formumdayım ve bu gücümü sana karşı bile kullanabilirdim.
Go as far as you need too. Come on.
İstediğini al, ve beni öldür.
Yaowu, you come with us too.
Yaowu, sen de gelmelisin.
You too, Sheriff. Come on.
Sen de Şerif.
Come here, you're not too old your mother a kiss.
Tatlım, anneye bir öpücük ver bakalım.
Fuck you too then! I mean, come on, baby.
Seninde canın cehenneme.
You know, he actually doesn't come in too often.
Aslında buraya pek sık gelmez.
I told the children to come back, but... When they come, you should too tomorrow night.
Çocuklara dedim gelin diye ama sen de onlarla beraber, gene yarın gece...
- You wanna come too, Jane? - Um- -
Sen de gelmek ister misin, Jane?
- Starbuck, you're getting too low. - Come on, Lee.
- Starbuck, çok alçaldın.
Or maybe you wanna come back and explain to your kid how you let all of them die, too.
Ya da belki geri dönüp oğluna, onları da nasıl ölüme terkettiğini açıklamak istersin.
Or maybe we could come to you, too.
Veya biz de size gelebiliriz.
You're gonna come, too.
Sen de geleceksin.
So, what's up? I mean, you might as well come, too.
Demek istediğim hoş geldin adamım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]