Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ Y ] / You hurt her

You hurt her перевод на турецкий

1,587 параллельный перевод
I am not going to let you hurt her.
- Ona zarar vermene izin vermeyeceğim.
Well, you hurt her pretty bad, Danny, But she'll be ok.
Şey, Epey yaralamışsın onu, danny, ama iyi olacak.
She said you're lying and that you hurt her.
Yalan söylüyormuşsun ve ona zarar vermişsin.
You hurt her.
Onu incittin.
Great Pete, now you hurt her feelings.
Harika Pete, onun duygularını incittin
I won't let you hurt her again Get lost!
Onu tekrar incitmene izin vermeyeceğim.
You're a human being... how can you hurt Jong-hee by sleeping with her father?
Siz de bir insansınız nasıl Jong-hee'yi babasıyla yatarak incitebildiniz?
Look, Chuck, I know that Jill hurt you. But maybe seeing her again will give you the closure you've wanted.
Chuck, Jill'in kalbini kırdığını biliyorum belki bu sefer hep istediğin gibi onunla yakınlaşırsın.
You think you're better than everyone else? That you have the right to do whatever you want? Hurt anyone that gets in your way?
Kendini, sürekli haklı görüp her şeyi yapabileceğini, herkesten üstün olduğunu sanıp, önüne kim çıkarsa çıksın zarar verebileceğini mi sanıyorsun?
How come every time you come around somebody ends up getting hurt? What are you doing here, Jack?
Birinin etrafında her dolandığında... sonunun yaralamayla bitmesi nasıl birşey?
Didn`t you always say, humans cry too much, their lives and hearts are full of pain, hurt and tears
Sen her zaman demiyor muydun insanlar, çok fazla ağlıyor Onların yaşamları ve kalpleri acı ve göz yaşıyla doludur
You get in there with your big boots, and you kick it all apart, and you don't care who you hurt, whose life you destroy in the process.
Koca botlarınla oraya girdin ve her şeyi darmadağın ettin, bu sırada kimi incittiğin ve kimin hayatını mahvettiğin umurunda değil.
If chloe trusted you as much you seem to trust her, She wouldn't get hurt.
Eğer Chole sana, senin ona güvendiğin kadar güveniyorsa incinmeyecektir.
You can't hurt her now.
- Onu artık incitemezsiniz.
I'll take you to her. I promise Nobody will hurt you.
Sana kimse zarar vermeyecek, söz veriyorum.
If I told you, I would have hurt her.
Eğer sana söyleseydim, onu kıracaktım.
HE'S GONNA HURT HER, YOU KNOW.
Ona zarar verecek biliyorsun.
I will, however, drive to Stanford. Pick up your lovely daughter, bring her back here and hurt her... while you watch.
Ama Stanford'a ufak bir gezi düzenleyip sevgili kızınızı alıp buraya getirip siz izlerken onu incitsem, sanırım o zaman yardımcı olursunuz.
Do you think he could have hurt her?
Sizce ona zarar verebilir mi?
Something about she's afraid to hurt you with her powers.
Güçleriyle seni incitmekten korkmasıyla alakalı bir şey...
No, you wanted to make her life unbearable, to degrade her, to hurt the woman, as... as she hurt you.
Hayır, siz onun hayatını yaşanmaz hâle getirmek istiyordunuz. Onu alçaltmak, size çektirdiği acıları ona da çektirmek istiyordunuz.
I think that this guy wants to impress you, and given his talent for screwing up, eventually you're gonna get hurt.
Bence bu adam seni etkilemek istiyor. Her şeyi berbat etme yeteneği, en sonunda senin canını yakacak.
We both know you're not gonna hurt her.
İkimiz de onu incitmeyeceğini biliyoruz.
I won't let her hurt you.
Onun sana zarar vermesine izin vermeyeceğim.
You gonna hurt her?
Onun canını mı yakacaksın?
What about her brother, you gonna hurt him too?
Peki ya kardeşi, ona da zarar verecek misin?
Well, your mother's hurt, and you love her.
İyi de annen yaralandı ve sen onu seviyorsun?
You know I wouldn't hurt her.
Ona zarar vermeyeceğimi biliyorsun.
Yeah, just for the night, but I won't let her hurt you.
Evet ama, sadece bu gecelik. Endişe etme, sana zarar vermesine izin vermem.
You said something to her yesterday That hurt her feelings.
Dün, ona söylediğiniz şey kalbini çok kırmış.
You're too big. You could hurt her.
Onu incitebilirsin.
You don't want to hurt her feelings.
Onun duygularını incitmek istemezsin.
And I know you well enough to know that you'd want me to protect Jody. You don't want to do anything to hurt her. But you can't control it yet.
Bu sabah benim istediğimi istemeyen veya normal insanların davranması gerektiği gibi davranmayan birisi ile tamamıyle anlamsız gelen bir şeye kendimi kaptırdım.
Tell me, doesn't it hurt when you see her pain?
Söylesene, onu böyle görmek sana acı vermiyor mu?
I slept with Sheila, made you do stunts so you'd get hurt and I could bang her.
Sheila'yla yattım, onu becerebilmek için sana o hareketleri yaptırıp yaralanmanı sağladım.
It's all right, we're not going to hurt you.
Her şey yolunda.
So maybe you decided to hurt her.
Belki bunun üzerine sen de ona zarar vermeye kalkıştın.
Did you hurt her?
Canını mı yaktın onun?
Who are you to judge whether her feelings were hurt or not?
Sen kim oluyorsun da onun hislerinin incinip incinmediğine karar veriyorsun?
Do what you like to me, just don't hurt her.
Bana ne istiyorsan yap ama onun canını yakma sakın.
- If you've hurt her...
- Ona bir zarar verdiysen... - Saçmalama.
I understand that you are hurt and confused, but the truth is you're happier now than you've ever been.
İncinmiş ve şaşkın olmanı anlıyorum, ancak gerçek şu ki şimdi her zamankinden daha mutlusun.
If you harm, hurt her... in any way...
Eğer onu herhangi bir şekilde incittiysen...
You sure you're not hurt anywhere?
Her hangi bir yerine bir şey olmadığından emin misin?
Which means you have a great capacity to hurt her.
Ki bu, kızımı incitme kapasiten olduğunu gösterir.
Right, you bastard, we will hurt her if you don't give us what you want!
Dinle, geri zekalı. Eğer dediğimizi yapmazsanız kızınız acı çeker!
You will get hurt dating just anyone.
Bu yüzden her istediğinle beraber olamazsın.
How badly did you hurt Aisha when you took her, huh?
Aisha'yı kaçırdığında ona ne kadar zarar verdin?
And you'll have the chance to explain that if you let her go and everyone sees that you don't mean to hurt anyone.
Gitmesine izin verirsen, açıklama yapma şansın olacak ve herkes senin kimseyi incitmek istemediğini görecek.
- You can't hurt her.
- Onun canı yanmaz.
Do you think her stomach hurt?
Karnı ağrımıştır, değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]