Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ Y ] / You said you

You said you перевод на турецкий

122,592 параллельный перевод
'I'm thinking you weren't where you said you were.
'Anladığım kadarıyla siz de evde değilmişsiniz.
Uh, we heard it's your birthday, and in your book you said you like scotch, so we all got together and put in and... We got you this.
Doğumgününüz olduğunu duyduk, kitabınızda da scotch sevdiğiniz yazıyordu ve toplanıp size bunu aldık.
- You said you found something?
- Bir şey bulduğunu söylemiştin?
You said he was off his meds?
İlaçları almadığını söylemiştin?
You said "her power."
Onun gücü dedin.
I would've said you were nuts.
Kafayı yemiş derdim.
Unlocking of said phone provided a call history containing four calls between you and a number whose user we've been unable to identify.
Söz konusu telefonun kilidini açtığınızda, seninle kullanıcısını.... tespit edemediğimiz bir numara ile dört arama geçmişi saptandı.
And you said in her interview she was repeatedly caught out by evidence supplied by Tim.
Ve siz onun sorgulanmasında defalarca Tim tarafından.... sağlanan kanıtlarla suçlandığını söylemiştiniz.
He wanted to know your whereabouts on the night that you said that you were working.
Senin iş için dışarıya çıktığını söylediğin gece... neler olduğunu sordu.
But you left your phone at home when you said that you were going to work.
Ancak çalışacağını söylediğin halde telefonunu evde bıraktın.
I covered for you. I said that you were at home.
Senin için evde olduğunu söyledim.
Do you recognise said log?
Sözü edilen kanıtları hatırlıyor musun?
Also now, it is extremely difficult to exclude you as a suspect in tampering with evidence that might implicate your husband in said murder.
Ayrıca şimdi, sizi, kocanızın cinayete bulaştırılmasına neden olabilecek.... delilleri tahrif etmede, şüpheli olarak dışlamak son derece zor.
Well, look... your Federation Rep said you might want a break now.
Bakın... Federasyon Temsilciniz mola vermek isteyebileceğinizi söyledi.
You said it yourself, Superintendent.
Sen de söyledin, müfettiş.
At the crime scene, you said the degree of decomposition was different from the rest of Leonie's body parts?
Suç mahallinde, çürüme derecesinin Leonie'nin... vücut bölümlerinin geri kalanından farklı olduğunu söylemedin mi?
You said AC-12 were finished.
AC-12'nin işi bitti dediniz.
You said their witch-hunt was finished, but they're still after me.
Sen onların cadı avının... bittiğini söyledin ama hâlâ peşimdeler.
You always said that you grazed your hand on some brickwork.
Sürekli elini ev işi yaparken yaraladığını söylemiştin.
And it could never have happened the way that you said that it did!
Ve senin söylediğin şekilde olamazdı!
You just said we were both fine.
Biraz önce ikimizin de iyi olduğunu söyledin.
- That's what you said!
- Böyle demiştin!
He said you were one of the most naturally-gifted profilers he's ever seen.
Gördüğü en yetenekli profil uzmanlarından biri olduğunu söyledi.
You said that already.
Daha önce de söyledin.
6 acres you said, right?
2,5 hektar demiştin değil mi?
Who said you get to invent your own character?
Karakterini yaratabileceğini kim söyledi?
You said, "Find me a great heel."
"Harika bir düşman bul." dedin.
But what you said... now that is the first time I have come close to getting what all the fuss is about.
Ama senin söylediklerin beni ilk defa bütün bu yaygaranın neyle ilgili olduğunu anlamaya yaklaştırdı.
That's what you said.
Onu sen söyledin.
My father always said, "Believe hard enough in something and you can change your fate."
Babam her zaman şöyle derdi, "Bir şeye yeterince inanırsan... kaderini değiştirebilirsin."
Emma, you said it yourself.
Emma bunu sen kendin söyledin.
If you tell anyone I said all that crap, I'll kill you.
Eğer birine söylersen bu söylediklerimi, seni öldürüm.
You can see why I said you need to see this for yourself.
Bunu neden kendin görmen gerektiğini söylediğimi anlamışsındır.
- You said "the vapor."
- Vapor dedin.
- I said, "How are you?"
- Nasılsın dedim.
No, you said...
Hayır, az önce dedin ki...
You said the visions started.
İmgelerinin başladığını söylediğin zaman.
Why don't you tell me what the stars said?
Neden bana yıldızların neler söylediğini söylemiyorsun?
Nothing turned up regarding a professional connection, as you've said, you only know him socially, through your husband.
Profesyonel bir bağlantıyla ilgili hiçbir şey ortaya çıkmadı. Söylediğiniz gibi, onu sadece kocanız nedeniyle tanıyorsunuz.
I just said that I have some free tickets to the rodeo tonight if you'd like to go.
Gitmek istersen bu akşamki rodeo için ücretsiz biletler var.
You said that I shouldn't do that.
Yapmamamı söylemiştin.
When I said that I was over you... it may not have been entirely true.
Seni unuttuğumu söylediğim ama bu tam olarak doğru olmayabilir.
When you said I didn't believe Gloria.
Gloria'ya inanmamam hakkında.
Like you said, distance is hard.
Senin de dediğin gibi uzak mesafe işleri zorlaştırabiliyor.
What has she said to you?
Ne dedi o sana? Kafayı sıyırmış o kadın.
She is deranged. You said so yourself.
Bunu kendin söylemiştin.
Elizabeth told my physician, Doctor Lewis, years ago. She said, "If you had two precious jewels, would you put them in the same box?"
Elizabeth, Doktorum Lewis'e şöyle demişti demişti ki, "iki kıymetli eşyan olsa, ikisini de aynı yere koyar mıydın?"
You've always said that Arthur is too young and that he will choose his wife for love.
Her zaman Arthur'un çok genç olduğunu söylemiştin. Ve eşini sevgi için seçeceğini söyledi.
They said you didn't exist.
Öyle biri olmadığını söylediler.
But I just wanted you to know he said such nice things about you.
Sadece şunu bilmeni istiyorum. Seninle ilgili çok hoş şeyler söylemişti.
Dr, busker said it's like how you're not supposed to wake a sleep Walker, but I mean, I just wanna make sure that you're not...
Doktor Busker bana uyurgezeri uyandırmaman gerektiğini söylemişti ama ben... Ben sadece başının belaya girmesine engel olmaya çünkü benim değişmeye başlayınca mesela...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]