Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ Y ] / You still have time

You still have time перевод на турецкий

370 параллельный перевод
You still have time to change your mind.
Fikrini değiştirmen için hala vakit var.
You still have time to place a bet on the last race.
Hala son yarışa oynayabilecek zamanın var.
Assuming you make it while you still have time.
Hâlâ vaktin varken yap.
You still have time to get underground.
Yer altına inmek için hâlâ vaktiniz var.
You still have time.
Hâlâ zamanınız var.
Wenlie, you still have time to change your mind
Wenlie, hala fikrini değiştirmek için vaktin var
Teach yourself ceparule. You still have time.
Kendini eğitmelisin, kanunsuz.
You still have time to go back.
Geri dönmek için hala vaktin var.
It seems you still have time... to talk to Jin Jiuling It's too late
bence... hala Jin Jiuling'den ayrılma şansın var artık çok geç
Good, you still have time to return it.
İyi. İade etmek için hâlâ vaktin var demektir.
You still have time to get underground.
Yeraltına dönmek için hala şansınız var.
While you still have time left to get something out of life instead of always putting in.
- Evet. Neden her zaman tekrar yoluna koyduğunu söylediğin yaşamdan birşeyler edinmek için artık bolca vaktin var?
And you still have time to call in on open-line, where at 5am, let's face it, we can talk about absolutely anything.
Ve hâlâ açık hattı aramak için vaktiniz var, ve saat sabahın beşi, kabul edelim, istediğimiz her şey hakkında konuşabiliriz.
- You still have time.
- Zamanınız var.
Hurry, you still have time.
Acele et, hala zamanın var.
If you wished, you could even have gone back to the time when you were still human, and yet you chose to remain a cyborg who is fighting for humanity... without anyone knowing, without ever receiving thanks.
Eğer isteseydin, insan olduğun zamana bile gidebilirdin. Ama insanlık için savaşan bir cyborg olarak kalmayı seçtin. Kimse bilmeden, hiç takdir görmeden.
Still, it would have been easy for you to come here to Paris and have a somewhat gayer time.
Yine de buraya, Paris'e gelmek ve biraz güzel vakit geçirmek senin için kolay olacaktı.
You know, you boys still have time to warn him.
Biliyorsunuz değil mi, hâlâ onu uyaracak kadar vaktiniz var.
You know, you boys still have time to warn him.
Onu uyarmak için hâlâ zamanımız var.
But you still have a long time ahead of you.
Önünde hala uzun bir süre var.
If the plane isn't still there, we'll have time to get back to you.
Uçak orada değilse bize yanına dönebilmek için zaman tanımalısın.
We still have time, if you're coming
Geliyorsan halen vaktimiz var.
You'll still have time if you fail.
Eğer başaramazsanız hâlâ zamanınız olacak.
Still, you'll have a good time at William's house, won't you?
Amma, William'ların evinde iyi vakit geçireceksin, değil mi?
You're still young, you'd have a marvellous time in Paris.
Daha gençsin, Paris'te harika vakit geçireceksin.
You know, if you do cut my throat... I'll still have plenty of time to take you With me.
Biliyorsun, eğer boğazımı kesersen seni de yanımda götürmek için, hala vaktim olur.
I have the feeling, the time stood still the day you went away.
Gittiğin gün zaman duracakmış gibi geliyor.
We have had our differences from time to time... but I still think you'll make a good soldier.
Zaman zaman fikir ayrılıklarımız oldu fakat hala senin iyi bir asker olacağını düşünüyorum.
Alright, you still have some time.
Pekala, hala biraz zamanın var
I could give you all the time you want, you still wouldn't have whiskers.
İstedğin zaman olsun, bıyıkları halen takmamışsın.
You still got time to make Suttonville before I have Voller give something else to his dogs for dinner.
Sen bu dediklerini yapana kadar Ben Onları çoktan, Voller'ın köpeklerine akşam yemeği olarak yedirmiş olurum.
You can still have me once a year, same time, same place.
Bana hâlâ yılda bir kez, aynı zamanda, aynı yerde sahip olabilirsin.
Because at that time you have bin still shitting in your pants - and eating duck shit instead of mulberries!
Bilmezsin! Çünkü o zamanlar sen hala altına sıçıp zeytin diye koyun boku yiyordun!
Zinoviev, you don't think a man can be an individual and be true to the collective, or speak for his own country and the International at the same time, or love his wife and still be faithful to the revolution, you don't have a self to give!
Bu insanın birey olarak bir grubun içinde yer alamayacağına ya da hem ülkesini düşünüp hem de evrensel bakamayacağına ya da hem karısını sevip hem de devrime bağlı kalabileceğine inanmıyorsan senin adayacağın bir benliğin bile kalmamış.
And I am suggesting to you... you could have gone down to the beach... murdered Arlena Marshall and still been in time for your staff meeting at 11 : 30.
Bu yüzden bana sorarsanız plaja inmiş Arlena Marshall'ı öldürmüş Ve yinede on bir buçuktaki personel toplantısına zamanında yetişmiş olabilirsiniz. Peki hala...
It shows you can still have a good time without drinking, as long as you're surrounded by naked broads shaking their wallies in your face.
Sırf size, yanınızda göğüslerini suratınıza sallayan hatunlar olduğu sürece içki içmeseniz bile eğlenebileceğinizi göstermek için.
In case you use up all the wood, and still can't win us, you'll have a hard time.
Tüm odunları bitirip... hala bizi yenememişsen... bizden çekeceğin var!
Didn't you ever get really shitfaced, and make a complete fool out of yourself... and still have an excellent time?
Gerçekten kafayı bulup, kendini aptal durumuna düşürdüğün... ve yine de harika vakit geçirdiğin olmadı mı hiç?
Mr. President... perhaps you should transmit a planetary distress signal... while we still have time.
Sayın Başkan... belki gezegenlerarası..... yardım çağrısı göndermelisiniz. Hala zamanımız varken.
You may have saved yourself for the time being, Mr. Mitchell, but we still have a matter of $ 450 to discuss.
Belki de bu seferlik kendini kurtardın, Bay Mitchell, ama hala 450 dolarlık bir sorunumuz var.
You know, I still have a hard time putting you and all that stuff together.
Biliyorsun, hala seninle tüm bu şeyleri bir arada düşünürken zorluk yaşıyorum.
[AG / Command Module Pilot] Are you still planning to have TV at the scheduled time?
Halen planlanan zamanda TV bağlantısı gerçekleştirmeyi düşünüyor musunuz?
I bet you if we'd have still been calling it shell shock, some of them Viet Nam veterans might have gotten the attention they needed at the time.
Bahse varım ki, hala "Mermi Şoku" diyor olsaydık bazı Vietnam muharipleri zamanında ihtiyaç duydukları bakımı görürlerdi.
This is the time in your life when you still have your choices.
Hala seçeneğinizin olduğu zaman, bu zamandır.
- And we still have... we still have plenty of time, I think, you know, before we're old and decrepit. - Well, I...
- Bence yaşlanıp ele ayağa düşmeden önce hala bol zamanımız var.
If there's time, I'll show it to you. I still have it.
Zaman olsa sana gösterirdim hala saklıyorum.
I still have time to have my stomach pumped. But you don't!
Benim hala zamanım var, ancak senin yok!
And you have to look again, and you still don't know the time.
Sonra yeniden baksanız da saati halâ bilmiyorsunuzdur.
I have an idea that I'll be gone... come this time tomorrow... but you'll still be trucking. Won't you?
Yarın bu saatlerde... ölmüş olacağımı düşünüyorum... ama sen hala dolaşıyor olacaksın, değil mi?
Jadzia, um... maybe you still have some issues you need to sort out about the time you spent here.
Jadzia, belki hala burada geçirdiğin zamanla ilgili çözmen gereken bazı sorunlar vardır.
oh, don't worry.this is normal we still have time to think about this if you want to remove it, or keep it
Panik yapma. Test olumlu çıkarsa, düşünmek için zamanımız olacak. Aldırabiliriz ya da doğurmana karar verebiliriz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]