Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ Y ] / Your pardon

Your pardon перевод на турецкий

4,726 параллельный перевод
I beg your pardon, my lord.
Özür dilerim lordum.
I beg your pardon?
Af buyrun?
I beg your pardon?
Efendim?
You've done the right thing for the boy, Ethel, whatever Mrs Crawley may say, begging your pardon, ma'am.
Bayan Crawley ne derse desin, Çocuk için doğru olanı yaptın Ethel. Affınıza sığınıyorum Hanımefendi.
I beg your pardon!
Ne demek istiyorsunuz?
I beg your pardon?
Affedersin?
Beg your pardon, Mr. Ferguson. But I'm neither a bigot nor a fool.
Affedersiniz ; ama Bay Ferguson, ben ne dar kafalıyım ne de ahmağım.
I beg your pardon.
Affedersin?
Begging your pardon, ma'am.
Affedersiniz, hanımefendi.
I beg your pardon?
Anlayamadım?
I don't have any more answers. I beg your pardon?
Pardon?
Beg your pardon?
Anlamadım?
- Beg your pardon?
- Anlamadım?
I beg your pardon?
- Efendim?
I beg your pardon?
Anlamadım?
- I beg your pardon?
- Anlayamadım.
I beg your pardon?
Anlamadım.
I beg your pardon?
- İkiniz çok benziyorsunuz.
- I beg your pardon?
- Anlayamadım?
Begging your pardon, sir, but I've never heard so much codswallop.
Affınıza sığınarak efendim ama ben hayatımda böyle zırvalık işitmedim.
I beg your pardon? I mean...
Anlayamadım.
Beg your pardon, ma'am.
Bağışlayın, hanımefendi.
- I beg your pardon?
- Efendim?
Beg your pardon?
Af buyurun.
I beg your pardon, Gabi.
Lütfen tekrar eder misin, Gabi?
I beg your pardon, sir?
Affedersiniz?
I beg your pardon?
Hiç kusura bakma şimdi.
I beg your pardon.
Affedersiniz.
Oh my, I beg your pardon.
Amanın, özür dilerim.
I beg your pardon, old sport, it just... it's so sad because it is so hard to make her understand.
Kusura bakma azizim ama... Durum çok vahim çünkü anlamasını sağlamak çok zor.
- I beg your pardon?
- Duyamadım?
I beg your pardon.
Kusura bakmayın.
Uh, I beg your pardon?
Anlamadım?
- I beg your pardon?
- Özrümü kabul edin?
Beg your pardon.
- Afedersiniz.
Pardon me, Your Highness...
Affedin, ekselansları...
Sorry. Your brother was told. Don't go out with a gang of German women,
Pardon, yani abine demişler ki çete halindeki Alman kadınlarla ilişki kurmayın çünkü onlar bayağı kaslı ve sizi öldürebilirler.
I beg your pardon?
Anlayamadım.
I'm sorry, w-w-what's your agenda here?
Pardon, olayın ne senin?
I beg your pardon?
- Anlayamadım?
Pardon us, your Highness...
Bizi affedin Majesteleri.
Uh, excuse me, I'm being told by my sound engineer Steve that, uh, there is a clinking sound coming from your end.
Uh, pardon, ses mühendisim Steve dedi ki sizden gelen bir tıkırtı sesi varmış
Excuse me. I'm sorry, but can I borrow your earphones?
Pardon, kulaklığınızdan birini takabilir miyim?
I'm sorry, there's a problem with your card.
Pardon, kartınızla ilgili bir problem var.
Excuse me, did we come to your planet and blow stuff up?
Pardon ama gezegenine gelip bir yerleri havaya uçurduk mu?
Sorry, it's your tits.
Pardon, göğüslerin yüzünden.
Oh, sorry, did I just step on your foot, or was that your breast?
Ah pardon, ayağına mı bastım yoksa o senin göğsün müydü?
I'm sorry, I didn't catch your names.
Pardon, isminiz neydi?
I beg your pardon.
- Anlayamadım ama.
But leave before the watch begins to walk, to make the journey safe to Mantua, where you will live till we can find a way to blaze your marriage, reconcile your friends, beg pardon of the prince and call you back.
Ama şehrin nöbetçileri yürümeye başlamadan Mantua'ya günve yola çıkmak için ayrıl ki orada biz evliliğini alevlendirmenin ve arkadaşlarınla uzlaştırmanın bir yolunu bulup prensten af dileyip seni gerçi çağırana kadar yaşayacaksın
And pardon me for saying but some days your logic reeks of bullshit.
Kusuruma bakmayın ama bazen mantığınız bok kokuyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]