Наставник перевод на турецкий

Предпочитаю "наставник".

Üstadı tercih ederim.

Действительно, не мое. я не наставник.

Bunların hiçbiri benim işim değil. Onun bakıcısı değilim.

Если оба ранены и отказываются продолжать бой... ваш наставник перережет вам глотки.

Eğer iki adam da yaralanır ve dövüşmeyi reddederlerse... eğitmenin tavuk gibi boğazlarını kesecek.

- Незачем беспокоиться, наставник Мунижаба. - Tёткa.

Merak etmenize gerek yok, öğretmen Muni ž aba.

Наставник, посмотрите, как Сирче сделал светомузыку.

Öğretmenim, bakın Sirke Suratlı nasıl ışık gösterisi yaptı.

Не знаю, наставник.

Bilmiyorum öğretmenim.

Хочу, наставник, но посмотрите, на что это похоже.

Evet öğretmenim ama şuna bakın.

- Наставник...

- Öğretmenim? - Evet.

Это было частью систематической программы, которой следовали Хьюмасон и его наставник, астроном Эдвин Хаббл, чтобы измерить доплеровское смещение света самых дальних галактик, известных на тот момент.

Humason ve akıl hocası, astronom Edwin Hubble en uzak galaksilerden gelen ışıklarla oluşan Doppler değişimini çözmek için devamlı çalışıyordu.

я давний друг твоей бабушки и духовный наставник нашего прихода.

Büyükannenin yakın bir arkadaşıyım. Bu bölgenin ruhani lideri benim.

Нашего главного инженера, господина Масе, попросил его наставник, профессор Уено Хидежиро из Токио, найти ему щенка акиты

Tokyo'daki Ueno Hoca, bizim baş mühendis Mase Bey'e yavru Akita bulmak için akıl danışmıştı.

Верховный наставник, я по-прежнему император?

Öğretmen. Ben hala İmparator muyum?

Новый наставник может представиться.

Yeni öğretmeniniz saygılarını sunar.

Ваше императорское Величество, новый наставник.

Yüce Efendimiz, yeni öğretmeniniz.

- Да, наставник.

Peki, Obi-Van.

Русские называют его "Вильнюсский наставник".

Ruslar, ona "Vilnius nastavnic" diyorlar.

Но Торалу нужен наставник.

- Ama Toral'ın yardıma ihtiyacı var.

Он их наставник, приемный отец и лучший друг - все трое в нем одном. Прирожденный лидер.

O, onların koçu, vekil babası, dostu ve doğal lideriydi.

Он что, твой наставник?

Akıl hocan mı senin?

Она - мой духовный наставник.

- Benim ruhani rehberim.

Это - духовный наставник Ванды.

Onun ruhani rehberi.

Коготь наш наставник.

- Pençe bizim ustamızdır. |

Не как протектор, опекун, наставник Иль управитель вотчиной чужой, Но как наследный, кровный государь.

Ama hami, vasi ya da başkasının çıkarını üstte tutan başka bir alt konumda değil kandan kana geçen soy hakkıyla doğuştan gelen hakkınızla, mutlak hükümranlığınızla.

Говорят, Блэйз, наставник Мерлина, однажды сочинил мелодию - такую занимательную, что выманивал монеты из карманов любого, кто слышал ее.

Diyorlar ki, Merlin'in efendisi Blaise vaktiyle öyle aldatıcı bir dans müziği yazmış ki duyan herkesin ceplerindeki paralar cezbe geliyorlarmış.

Она мой наставник, мой учитель, мой...

O benim akıl hocam, benim öğretmenim, benim- -

Наставник юных самозванок.

Kızlara kraliyetin yordamını öğretenler.

Духовный наставник недавно ставший консультантом Белого дома.

Beyaz Saray'da, ruhsal danışman oldu.

не просите меня об этой услуге как наставник, или как вышестоящий офицер... но попросите, как отец просит сына.

Benden bu iyiliği bir akıl hocası olarak veya komutan olarak istemeyeceksin... Sadece bir babnın oğlundan istediği gibi.

Вы... вы мой наставник.

Sen... Sen, benim rehberimsin.

Святой отец - мой духовный наставник.

Peder ruhsal bir danışman.

Наставник Ли приехал!

Li Usta geldi!

- Наставник Ли.

- Li Usta.

Мой наставник никогда не говорил мне об этом месте.

Ustamın bana hiç anlatmadığı bir noktaya geldiğimi hissettim.

Твой наставник недооценивал женщин.

Senin ustan biz kadınları hor görürdü.

Кто твой наставник?

Senin ustan kim?

Тебе нужен настоящий наставник.

Gerçek bir ustaya ihtiyacın var.

Наставник вроде тебя?

Senin gibi bir ustaya mı?

Как твой наставник, я готов пойти на этот риск.

Öğretmenin olarak bu riski almaya hazırım.

Ей нужен наставник.

Gücünü kontrol etmesi lazım.

Мой наставник говорил мне :

Ustam şöyle derdi :

Я слышал, что приехал истинный наставник.

Gerçek bir ustanın buralara geldiğini duydum.

- Теперь я твой наставник.

- Ustana saygı göster.

От этого же яда умер мой наставник.

Bu, ustamı öldüren zehrin aynısı.

Я - не обычный наставник.

Ben de sıradan bir akıl hocası değlim.

Оби-Ван - прекрасный наставник.

Obi-Wan harika bir yol gösterici.

- Он твой друг, твой наставник.

- O senin dostun, ustan.

А также я - ментос для детей. ( mento - ментос, mentor - ментор, наставник )

- Ayrıca çocuklar için bir "mento" yum.

У меня есть репетитор, ему я сдаю пробные экзамены а мамин духовный наставник даёт мне советы.

Özel hocam var. Deneme sınavlarına girdim. Ve annemin hayat danışmanı bana yardım ediyor.

И наставник, некто в образе отца, Джим.

Ve bir yol göstericiye ve baba figürüne ihtiyacı var, Jim.

- А мне можно постричь немного, наставник?

- Hadi.

Хорошо, наставник, как ты попал в эту программу.

Tamam, danışmanım.