Ama bu yeterli değil перевод на английский
265 параллельный перевод
Ama bu yeterli değil.
But that's not enough.
Ama bu yeterli değil.
Well, that's not enough.
Biliyorum hayatım, ama bu yeterli değil.
I know, darling, but that's not enough.
Ama bu yeterli değil.
But this is not enough.
Ama bu yeterli değil.
But that's not enough, alone.
Onu çok seviyorum ama bu yeterli değil.
I love him very much, but that's not enough.
Ama bu yeterli değil, yetmemeli.
And it's not enough, nor should it be.
Ama bu yeterli değil.
But it's not enough.
Cinsiyet olarak erkeksiniz, ama bu yeterli değil.
You may be a man, but that's not enough.
Çok. Ama bu yeterli değil.
Very much... but it's not enough.
Sadece yakalanmış olmanızın, müttefikleri planlarını değiştirmek... zorunda bırakacağına Başkomutanlığı ikna ettim. Ama bu yeterli değil gibi görünüyor.
I've persuaded the High Command that the mere fact of your capture... will compel the Allies to alter their plans... but this, it seems, is not enough.
İki güzel insan, ama bu yeterli değil.
Two pretty people, but that's not enough.
- Evet, ama bu yeterli değil.
- Yes, but that's not enough.
- Ama bu yeterli değil.
- But it's not enough.
Gerçekten çok iyi dinliyorlar, Wallenberg, ama bu yeterli değil.
They can certainly listen very well, Wallenberg, but that's not enough.
Ama bu yeterli değil, değil mi?
But it's not enough, is it?
Dünya neşeli bir şekilde ışıklandırılmıştı, Ama bu yeterli değil.
World was festively lighted, Only that's not enough.
Çekiciliğiniz ortada. Ama bu yeterli değil.
Your charm is apparent, but that's not enough.
Bizi arkadaş sanıyorlar ama bu yeterli değil Bırak da bu gece aşık olayım
They think we are friends for me that's not enough, just let me be in love tonight
Bizi arkadaş sanıyorlar ama bu yeterli değil Bırak da bu gece aşık olayım İyi mi?
They think we are friends for me that's not enough, just let me be in love tonight Good?
Koker köpeğine iyi davrandığına eminim. Ama bu yeterli değil.
I'm sure he's very nice to his cocker spaniel, but that's not good enough.
Nazik biri, ama bu yeterli değil.
He's sweet, but that's not enough.
Ama bu yeterli değil.
But it wasn't enough.
Ama bu yeterli değil.
It's not enough.
Ama bu yeterli değil.
YES, MA'AM.
- ama bu yeterli değil.
- but it isn't enough.
Ama bu evde ömür boyu misafir kalması için yeterli değil.
But that's not enough for a lifetime guest.
Bu yeterli sebep değil ama, bunu da geçelim.
That's a little weak, but we'll pass that too.
- Biliyorum Bill ama bu rol için yeterli değil.
I know, Bill, but that isn't enough for this role.
Kahrolası! - Bu iş için sana fazladan ödüyorum, ama bu senin için yeterli değil, bu yüzden çaldın!
- I overpaid you for that job, but that's not enough for you, so you steal!
Subaylardan yardım istedim, ama bu da yeterli değil.
I've asked the officers to help, but that won't do it.
Evet, ama bu kadarı yeterli değil.
Yes, but not enough.
Bu başka bir gösterici için yeterli olabilir ama benim için değil.
That's a guideline that might be enough for somebody else, but not for me.
Bu oldukça hızlı ama yeterli değil.
That's pretty fast, but it's not fast enough.
İtiraf etmeliyim ki bu mücevher çok güzel görünüyor, ama yeterli değil.
I have to admit it is a beautiful piece of jewelry but it is not enough.
Ama bu yeterli değil, Sam.
But it's not enough.
Bu belki Stephanie'nin sicilini temize çıkarmak için yeterli gelebilir, ama Gilbert Cole'u içeri tıkmamız için yeterli değil.
This may be enough to question the veracity on Stephanie's record, but it doesn't touch Gilbert Cole, not yet.
Bu etkileyici değil, ama yeterli.
That's not impressive, but adequate.
Sayıları çok az, asla yeterli değil ama bu dünyaya, en geniş ufka odaklanmış olarak gelen adamlar var.
There are never many, never enough of them, but there are men born into the world... with a gaze fixed on the widest possible horizon.
Ama bu şov, Broadway için yeterli değil.
But this show's not good enough for Broadway.
İyi iş, Soundwave. Ama bu, enerjon küplerini doldurmak için yeterli bir elektrik güç değil.
- Your knowledge is only overshadowed by your stupidity, Starscream.
Ama eminim ki bu Oyuncak evinizi dağıtmak için yeterli değil miydi?
- But surely that was not enough... - To smash your house of cards?
Sadece simgeleri ve küçük parçaları okuyabiliyorum, usta, ama bu teknikleri anlamak için pek yeterli değil.
I can only read bits and pieces, sensei, not enough to understand the techniques.
Ama bu yeterli değil.
But that does not arrive...
Çoğu kişi için bu yeterli olurdu, ama yo, Poirot için değil.
Now, for most men, that would be enough. But not Poirot, oh, no.
Suçlama yapmak için ifadesi tek başına yeterli değil ama bu da bir başlangıç.
Congratulations. Place your bets.
Belki bütün istediğim, ya da hayalini kurduğum şey bu değil... ama bu kadarı da yeterli olacak.
Maybe i s not all I wanted or all I dreamed of having... but i ll have to be enough.
Ama bu bilmeceyi çözmek için şans yeterli değil.
But I need more than luck to solve this puzzle.
Ama bu senin için yeterli degil.
But, that's not enough for you.
Bu bir başlangıç ama yeterli değil.
Are you kidding?
Çok iyi bir cerrahsın Peter, ama bu Pediyatri için yeterli değil.
You're a very good surgeon, Peter, but that's not enough for Pedes.
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23