Ama o zaman перевод на английский
5,708 параллельный перевод
Nüfus için iki milyon derdim. Ama o zaman Cezayir, Makau ve Vegas liste dışı kalıyor.
I would say population over two million, but that would eliminate Algiers, Macau, and Vegas.
Zalim birisiydi ama o zaman görememiştim.
He was a cruel man although I couldn't see it then.
- Ama o zaman seni göremem ki.
But then I'm not gonna get to see you.
Bütçede daha yüksek bir gelir gösterebiliriz. Ama o zaman zaman yedek akçe miktarını da arttırmamız gerekir. Bunun iyi bir yöntem olduğunu sanmıyorum.
So we could include more income, but then we'd be including a much bigger contingency, which I'm not sure it's a brilliant message.
- Ama o zaman...
But, um...
Gidebilirim, ama o zaman beklediğin cevapları alamazsın.
I can leave, but you'll never get any of the answers that you're looking for.
Ama o zaman bana yanlış yapanlar kazanırdı. Ve bugün burada aramızda olan sevdiğim insanları görme şansım olmazdı.
But then, the people who wronged me would have won, and I never would have had the chance to see the people that I loved, one of whom is, uh, here today.
- Ama o zaman yalan söylemiş olurum.
- But that would be lying.
Ama o zaman Nicki hareketi benim verdiğimi nasıl öğrenecek?
But then how's Nicki gonna know that I gave you the move?
Ama o zaman da hala birinin bu kostümü giyip tırmanmasına ihtiyacımız olacak.
But then we'd still need someone to get in the suit and climb the wall.
Tamam ama o zaman elinde sadece Eric yoktu.
Okay, your hands weren't full with Eric.
Evet ama o zaman da siviller ve güvenliği düşünmemiz lazım.
Yeah, but then you got to worry about civilians and security.
Ama o zaman da liderliği kazanmak için seçime girmem gerekir.
But then... I have to run to regain leadership.
Bilge bir adam bir keresinde şöyle dedi bana : "Anlıyor değilim ama madem böyle birisin o zaman sakın bundan utanayım deme."
A wise man once told me, "I don't get it... but if that's who you are, don't you dare be ashamed of it."
Ben her zaman bir ucubeydim ama o, olduğum şey için gurur duymamı sağladı benim.
I'd always been a freak, but he made me proud of who I was.
Onlara benim hayatimi almalari icin yalvardim ama... o daha sadece bir cocuktu / / önunde cok uzun zaman vardi
I begged them to take my life but... She was just a child, had so much life ahead of her.
Sizinle birlikte Sonsuzluk Çayırı'na gelemem çünkü o zaman ipucunu benden aldığınızı anlarlar. Ama hatırladığım kadarıyla tesisin bir haritasını çizdim.
Now, I can't go with you to Eternal Meadows because then they would know who gave you the tip-off, but I have drawn a blueprint of their facilities as best I could remember.
İlk başta, hayatımın yarısını burada harcadığım için garipseyeceğini düşündüm ama şimdi o kadar zaman geçti ki bir şey saklıyormuşum gibi gelecek.
At first, I thought he'd think it was weird since I spend like half my life over here, and now I feel like I've waited so long it seems like I'm trying to hide something.
Ayrıldığımızdan bu yana, bakarsan o kadar da uzun zaman olmadı ama, nişanlandığımı benden duymanı istedim, başkasından değil.
- [Sniffling] - So since we broke up seemingly not too long ago, I wanted you to hear I got engaged from me, not someone else.
Branch'ı çocukluğumuzdan beri tanırım, O bir Connally, yani her zaman öfkeli birisi, ama bundan hiç haberim yoktu.
I've known Branch since we were kids and he's a Connally so he's always had a temper, but I had no idea.
Hayır. Ama eğer protesto edersen ve yıllar geçtikte daha çok protesto olursa, o zaman belki de kutsal kurallarını değiştirebilirler.
No, but if you protest and then, over the years, more and more others protest, then they might change their blessed rules.
Bilmeme gerek yoktu ama peki o zaman.
Didn't need to know that, but, cool.
Ama bir mahkûm kendisi talep ederse o zaman kabul edecekler mi diye sunmak durumundayım.
But if an inmate makes the request himself... then I'm required to run their request up the flagpole.
Ama o ne zaman olur bilemem.
You never know when that's going to be, do you know what I mean?
Ama müşterilerle uğraşamazsan ya da sıkılıp istifa edersen o zaman yine eleman sıkıntısı çekeriz ve ben tüm bunları yine yaşarım.
But if you can't deal with customers Or you get bored and quit on me, Then we're gonna be short-staffed
Kurtarabiliriz ama dersini almış sayılmaz o zaman.
Ehh. We could, but then she'd never learn her lesson.
Tüm bu zaman boyunca onunla oynadığını sandın ama o seninle oynuyordu.
Well, this whole time, you thought you were playing her, but she was playing you.
O zaman balayındaydık, .. evet çok hoşuma gitti ama bu haftalar önceydi.
Well, that - - that was our honeymoon, and, yes, I loved it, but it was weeks ago.
Ama uzun zaman önce tanıdığım bir benlik de var ki, o da burada.
But a self that I used to know from a long time ago... Is here, too.
O zaman farkına varmamıştım ama şimdi düşününce,... ne olacağını sanki önceden hissetmiş.
I didn't realize it then but thinking about it now it was as though we knew it was going to happen.
Ama benden hoşlanmıyorsan.. .. o zaman değiştir beni.
But if you don't like me, then just change me.
Ama eğer cennet iyi insanlar içinse o zaman cennettedir.
But if heaven is for people what did good, then he would be in heaven.
Yani, demek istediğim, ne zaman müsaitsen o zaman sevişirler ama parasını ödemen gerek.
I mean, um, I mean, they'll fuck you at your convenience, but you do have to pay.
O zaman yanlış anlama ama niye geldin?
Then don't take this the wrong way, but why are you here?
# Nadiren oynar ve her zaman mırıldar, ama bana verdiği o hisse bayılırım #
♪ Seldom plays and always purrs ♪ ♪ And I love the thought it stirs ♪
O zaman Kyle doğrudan bana gelebilirdin. Ama öyle yapsan bir kazancın olmazdı, değil mi?
Then, Kyle, you could have come to me directly, but it wouldn't have benefited you politically to do that.
Ve o zaman, onlar hakkında hiçbir şey bilmiyordum, ama...
And I didn't know anything about them at the time, but...
O zaman şu kullandığın ama kimsenin görmesini istemediğin haplarından bahset.
Then tell me about the pills you take all the time that you don't want anyone to see.
- Ama o konuda adım atmadı, o zaman...
But he hadn't moved on that, so...
Ama Martin Houston'dan Gates'i aradığında o zaman diliminde Irak'ta olduğunu sanıyordu.
But when martin called gates From houston, he said he thought he was in iraq
Ama o her zaman bir canavar olacak.
But he will always be a beast!
Sana söylerdim ama suç ortağım olurdun o zaman.
I would tell you, but then you'd be an accessory to my crime.
Zaman zaman düşman olduk biliyorum ama... O kasaba ile felaketin arasında duran kişiydi.
I know at times we may have been enemies, but... often he was the only thing standing between this town and disaster.
Keşke yapabilsem ama yapamam. Pekâlâ, o zaman oğlun ve kızın burada ölecek.
All right, well, then your son and your daughter die in here!
O zaman çok yaşlıydı ama bu imza gerçek, baskı değil.
He was very old then, but that's a real signature, not a stamp.
Her zaman affedeceğim, güveneceğim, asla ama asla yalan söylemeyeceğim tek adam o.
He is the man I will always forgive, always trust, the one man I would never, ever lie to.
O zaman, hadi insanlara istediğini verelim ama bunu onlara yardım edebilecek bir şekilde yapalım.
Well, let's give people what they want, but let's do it in a way that might actually help them.
Kardeşim de zamanında uçsuz bucaksız çölü savaşan kabileleri, ona karşı planlar kuran hasım dış güçleri görmüştü. Ama o yine de bir ulus kurabileceğini düşündü.
My brother looked at the vast desert, the warring tribes, the hostile outside forces conspiring against him and nonetheless felt that he could build a nation.
Her zaman haklı olduğunu düşünüyorsun, neredeyse hep öylesin de ama beni oyun bahçesinden çocuk dışlar gibi dışlarsanız o zaman haklısın, bu iş uzun sürmez.
You think you're always right because you are almost always right, but if you keep boxing me out, like the cool kids on the playground, then... you're correct... this won't survive.
Ama dönene kadar beklesek? O zaman acele de etmiş olmazsın.
But why not just wait till we're back, and then you don't have to rush it?
Ama olduğu zaman... ve o gün geldiğinde...... dünyanın kanamasını hiçbir şey durduramayacak.
But when it happens and that day comes... nothing will stop the world from bleeding.
ama o zamana kadar 18
ama oldu 35
ama öldü 33
ama orada 22
ama olsun 39
ama o 292
ama onu seviyorum 24
ama ona 20
ama onlar 41
ama olmaz 38
ama oldu 35
ama öldü 33
ama orada 22
ama olsun 39
ama o 292
ama onu seviyorum 24
ama ona 20
ama onlar 41
ama olmaz 38
ama onun 17
ama olmuyor 24
ama olamaz 19
ama olabilir 19
ama öyle 102
ama önce 166
ama o benim 18
ama olacak 26
ama olmadı 51
ama önemli değil 67
ama olmuyor 24
ama olamaz 19
ama olabilir 19
ama öyle 102
ama önce 166
ama o benim 18
ama olacak 26
ama olmadı 51
ama önemli değil 67