Bakın bana перевод на английский
4,823 параллельный перевод
Ama bakın bana ne yaptı!
And look where that got me!
Şimdi bakın bana.
Well, look at me now.
Bakın bana çok güzel sarı saçlarım var.
Uh, " oh! Look at me with my pretty blonde hair
Bakın bana!
Look at me! [laughs]
Bak, bunu bitirmem lazım ama Minik Yıldız'ı yarın ziyaret etmek istersen bana uyar.
Look, I have to finish this, but if you wanna visit Little Star tomorrow, I'm in.
Bak ben ne diyorum, bana karşı gelmeye kalktığın gün...
Guess what? - You will kanga-rue the day... - ( Scoffs )
Her ne kadar arkadaşlarımın bana bakıp sefaletimle eğlenen arkadaşlarımın bakışlarına tahammül etmekten iğreniyorsam da... bırak bakmaya devam etsinler.
Although I'm loathe to endure the stares of friends who relish my predicament. Well, let'em stare.
Tamam bak şimdi, geçen hafta polis seni durdurduğunda söylediklerim için bana hâlâ kızgınsın biliyorum. Ama konuşmamamız hiç iyi olmuyor.
OK, now listen, I know you're still mad at me after what I said when you got pulled over last week, but it's not right, us not talking.
Bakın ne diyeceğim ; herkesin bir konuda bana ihtiyacı var gibi görünüyor ama benim neye ihtiyacım var biliyor musunuz?
It seems like everybody needs something from me, but you know what I need?
Seri numarasını bulabilecek misin diye bir bak ve bana gönder.
- Where do you find it? - In the hold. See if you can find a serial number and send it to me.
Bana bakın!
Look at me!
Bana bakın, özgürüm.
Look at me, I'm free.
Bana bakın, ben bir T-Rex'im.
Check me out, I'm a t-rex.
Bana bakın Mahir Bey.
Look at me, Mr. Mahir!
Bana bakın Mahir Bey. Buyurun Handan Hanım.
I'm looking, Mrs. Handan.
Başınızı sallamayın Handan Hanım, bana bakın.
Don't shake your head, Mrs. Handan, look at me.
Bana bakın Handan Hanım.
Look at me, Mrs. Handan.
Bak... Bana silahı ver ve yarın Vegas'a gidip kafayı buluruz, olur mu?
Look, uh, just... just give me the gun, okay, and, uh, and we can go to Vegas tomorrow and get hitched, okay?
Bak Tori, ben bana böyle bir şey olmasını istemedim, tamam mı?
Look, Tori, I didn't ask for this to happen to me, okay?
Hayalimde lise dolabımın önünde duruyorum ve biri bana sesleniyor. Dönüp bakıyorum ve karşımda Josh var.
In my fantasy, I'm standing at my locker and then I hear someone say my name, and when I turn around, it's Josh.
Hem şuna da bakın, balkabağı suyu sadece bana kalıyor.
And look at this... more pumpkin broth just for me.
Yarın flüt değerlendirmem var, bu yüzden geri dönmeliyim ama herkes bana bakıyor olacağından berbat olacak.
Well, I've got flute assessment tomorrow so I've gotta go back, but it's gonna suck'cause everyone's gonna be staring at me.
- Korkunç bir kadın dışarıdan dik dik bana bakıyor.
A scary woman is staring at me from outside.
Bana bir bakış attın?
You, uh... You glanced at me.
Bana iki kerez bakış attın.
- You glanced at me twice earlier on.
Bana bakın.
Look at me.
Bana küçük yargılayan gözlerinizle bakın.
You guys judge me with your judge-y little eyes.
Bana bak. Büyü yapmak için parmağını bile kımıldatsan hayatını sonsuza kadar bu kutunun içinde geçirirsin.
Look at me, you so much as lift a finger to perform magic, you're gonna spend an eternity in this box.
Mauricio ve bana bakışın yok mu?
The way you look at Mauricio and me?
Kadınların orada mütevazi giyindiklerinden haberim vardı. Ama o adamın bana bakışları neydi öyle. Sanarsın bikini giyiyorum.
Women, I know they dress modestly there, but I mean, the way this guy looks at me, you'd think I was wearing a string bikini.
Bak, bana geldiğinde hayatımı kurtardığın için sana borçlu olduğumu düşündüm.
Look. When you came to me, I figure I owed you one'cause you... you saved my life.
Bana bak. Sakın pişman olacağın bir şey...
Now, look, don't do something that you're gonna...
Ama bana bir bakın.
But look at me.
Geçen yıl ayrıldığında bana geldin ve söylediğin... Korkuyordun. Hayat boyu bakıcılığını yapacaksın...
You came to me last year when you broke up to say that you- - you were afraid you'd be his caretaker the rest of- this is what you've been saving up this whole time, so that this is what- - I'm not saving it up!
Bak, Miles'ın bana söylemesi gereken, bilmem gereken bir şey var.
Look, Miles has got some information that I need, someone I need to find.
Bak mesela, tatilde eve gidemeyecek kadar param yokken bana aldığın ilk uçak bileti.
Look, here's the... the plane ticket you bought me when I was too poor to go home for the holidays.
Ve inanın bana Jessica Walker ve onun asalakları o kadar salak ve bir o kadar pedikür bakımlarıyla ilgileniyorlar ki muhtemelen kartellerin ne yaptığını bilmiyorlardır bile.
And, trust me, Jessica Walker and her drones are so dumb and worried about maintaining their gelicures, they probably don't even know what cartels do.
İlk bana sorduğun için kalbimi kırdın bak.
I am offended that you would ask me first.
Phill'in bana bakışı o adamın baş belası olduğunu anlayacak kadar çok uyuşturucu satıcısı gördüm.
The way Phil was looking at me... I've seen enough drug deals to know that this dude was trouble.
Ghandi'nin açlıktan ölüyorken "Bak, açlıktan ölüyorken ne kadar harika görünüyorum. Bana bakın"
You know, I don't think when Gandhi starved himself he was all, " Dude, look how fucking awesome I am for starving.
Ne zaman böyle şeyler hakkında konuşsam çoğu insan bana iğrenç bir sapığın tekiymişim gibi bakıyor.
Whenever I talk about stuff like this, most people look at me like I'm some kind of disgusting perv.
Bak, belki de mutsuz, kimsesiz 538 yaşında biri olarak ölmek istemiyorumdur. Eğer bu dünyadan göçeceksem Stefan'ın hâlâ bana değer verdiğini bilerek gitmek pek de kötü olmasa gerek.
If I have to bow out, knowing that Stefan still cares might not be the worst way to go.
Bana nerede olduğunu söylemen için bir neden daha işte. Bak, sen antidotu alırsın.
You get the antidote, I'll save my girlfriend, we'll kill Wes together.
Bana bakın, Amiral.
Look here, Admiral.
Bana bak, ne yaptığını sanıyorsun sen?
Look, what do you think you are doing?
Bu, mazeretini çürütmekte Castle ve bana zaman kazandırır. Bu arada siz de Wade'in tarif ettiği taksiye bakın.
That'll buy Castle and I enough time to tear his alibi apart, and just to cover our bases, you look into that cab that Wade described.
Bak, sana şu öğüdü vereceğim babamın da bana verdiği gibi beni buraya ilk getirdiği zaman- - Metresinle evlenme.
Look, I'm gonna put this to you as my father put it to me when he first brought me here- - Do not marry your mistress.
Demek istediğim, acil servis hasta bakıcısının bana bunu verdiğini fark etmemiştim bile.
I mean, I didn't even realize the E.M.T.s had given it to me.
Sen de bana Moray ile Tollgate Sokağı'nda milletin meraklı bakışları altında yürümeden önce sormalıydın.
And you might have asked me before you took to promenading along Tollgate Street with Moray for all the world to gaze upon and wonder.
Yani şimdi bana bebek bakıcılığı için mi buradasın?
So are you here to babysit me now?
- Çocuklar, bana bakın!
- Guys, look at me!
bana 1773
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana bir bak 53
bana ver 290
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana bir bak 53
bana ver 290