Bakın ona перевод на английский
1,693 параллельный перевод
Hey millet, Earl'ün süper temizlediği tezgahtan çıkma patates kızartmasını yerken ona bakın.
! Hey, everybody, watch Earl eat a French fry off his well-wiped counter groove.
Bakın madem sizde makina var ve çalışıyor..... bende o sırada ayağımı soksam, ona da bakardık hem böylece.
Look, since you have the machine up and running, can I just stick my foot in? We can take a look.
Bak, diyorum ki ona engel olmasaydın, o zaman kendine itiraf etmesen de içinden asıl gelen şeyi yapmış olabilirsin.
Look, I'm just saying, if you didn't stop him then maybe, somewhere, on some level, that's what you wanted.
Bak Lem, eğer Vic, dediğin gibi masumsa ona yardım etmiş olacaksın.
You know, Lem, if Vic is innocent like you say you'd be helping him out.
Yaralandığımda Carmela'nın bana yaptıkları bana sahip çıkışı sağlığıma kavuşayım diye bana bakışından sonra ona ihanet eder miyim sandın?
What Carmela did for me when I was hurt, the way she took care of me, nursed me back to health... you think I wanna fucking betray that?
Ona bir bakın.
Look at him.
Ama şimdi ona bakın.
But, hey, look at her now.
Bakın, onun cazibesine kapıldığımı kabul ediyorum, ama bana gerçek yaşını söylediğinde, ona birlikte olmamızın doğru olmayacağını söyledim.
Look, I'll admit that I was attracted to her, but when she told me her real age, I told her, it was in appropriate for us to see each other.
Maria Katsaris yanına gidip kulağına bir şeyler fısıldadı Jim de ona bakıp "Tadını daha az acı yapmanın bir yolu yok mu?" dedi.
Maria Katsaris walked up to him and whispered in his ear, and he looked at her and said, "Is there anyway to make it taste less bitter?"
Aman tanrım ayaklarının büyüklüğüne bak.Söyle ona.
Tell her. Stop it! OK, the silence has gone on too long.
Gerçek Paul Anka dışarı bakıyor ve sokağın ortasında oturmuş köpek Paul Anka ona bakıyor.
So the real Paul Anka looks outside and there, sitting in the middle of the street, staring at him, is dog Paul Anka.
Yani şu küçüğe bakıyorum, ona olan sevginiz her şeye rağmen birbirinize olan sevginiz atlattıklarınız.
I don't know, I mean, I look at that little one and that love that you have for her and... the love that you actually have for each other despite... the things you're going through.
- Ona bakın.
Look at him.
Ona bir bakın.
I mean, look at her.
Sadece... bir dakika için ona bakın.
Just... just look at him for a minute.
Tam burada, ona bakılırken. Saçının kokusu.
right here, when he nursed, and the smell of his hair.
Son aylarda daha da gelişti, fakat... Ona bakın.
You've made great headway with her even in the past few months, but look at her.
Ona bak ve sakın gözünün önünden ayırma.
You know that's never been enough. He needs to make a grand gesture.
Kapının yanında duran yanımda oturan adamın üstünden ona bakıyordum.
I was looking at him over a person sitting beside me, near the door on the opposite side.
Muhtemelen yaramaz yarağını kim istemez ona bakıyordur.
He's probably looking for someone who won't cock-tease him.
Ona bakmayın, ileriye bakın, az sonra enerjisi biter.
Don't look at him, just look straight ahead and he'll run out of evergy soon.
Pekâlâ, ben bıçağı bulurum. Sen de git Cooper'ın böcekten bir yatağı var mıymış ona bak.
All right, I'll round up the blade.
Evet, 17 yaşında ve ona bir bakın.
Yeah, he's 17, and... take a look at her.
Ona bakın!
Look at him!
Ona iyi bakın.
Take care of her.
- Ona bakın.
- Look at her.
Ama sadece soytarı ve dalkavukların kralla alay etmeye izinleri vardı, ona belli bir bakış açısı kazandırabilmek için.
Yes, but as clowns and court jesters, they were the only ones allowed to mock the king, to give him perspective. You don't do that, Mr. Radziwill.
Şu kadın, haberlerdeki, Karen Tyler Kyle ile Carlie kaybolduktan sonra tanıştığını söylemişti. Ama burada, ona bakıyor.
That woman on the news, Karen Tyler, she said she met Kyle after Carlie disappeared, but here she is looking at him.
Bak, hepimiz Carlos'un ona para konusunda baskı yaptığını biliyoruz.
Look, we all know that Carlos was pressuring her for money.
Ben çılgın bir stajyerdim, ve şimdi arkadaşlarının ona bakıcılık yaptığı çılgın bir stajyerim.
I'm the crazy intern, and now I'm the crazy intern whose friends have to babysit her.
- Buralarda başka yangın musluğu var mı ona bakın.
- -See if there's a working hydrant around back.
İkiniz de ona iyi bakın.
I want you both to look at him.
Bakın, parayı ona öylesine vermedim.
Look, I didn't give him the money.
Tam olarak hatırlayamıyorum fakat kızın biri, bir fotoğrafın karşısına geçmiş şaşkınlıkla ona bakıyordu. O kız Shirasu'ydu.
That girl was Shirasu.... and was doing things like working as a camera assistant.
Bakın. Dai Li'den kurtulduk ve Appa'yı geri aldık. Şimdi doğruca Toprak Kralı'na gidip ona planımızı anlatmalıyız.
Look, we escaped from the Dai Li, we got Appa back, I'm telling you, we should go to the Earth King now and tell him our plan.
Lütfen ona bakın.
Please, just make sure he's okay.
Bakın, bazen sizin ona yardım ettiğinizi söyledi.
Look, some times she says you help her.
Tamam, ona bakın.
Okay, watch her!
Ona bakın.
Watch her.
Ona bakın, nefes alıyor!
Look at her, she's bloody breathing!
Bak, Nathan hayatını... senin kurtardığını söylediğinde, ona inanmadım. Çünkü sana inanmamıştım.
Look, I didn't believe Nathan when he said that you rescued him because I didn't believe in you.
Hayatımın sonuna kadar ona bakıcılık yapamam!
I can't spend my life babysitting him!
Ona bak, dümdüz bir kadın o, çok saf ve ben onunla arkadan sevişmeliyim, bunu unutma.
Look at her, she's so plain, I have to have sex with her from behind. Hold the thought.
Bir göz Kral'ın üstünden ona bakıyor.
And this. An eye looking down upon a King.
Bak, Mike'ın acı çekmesine üzüldüm ama, ona reçete yazmam etik olmaz.
Look, i'm sorry mike is in such pain, but it's not really ethical for me to write him a prescription.
Ona bakın.
Look at him.
Bak, bütün söylemeye çalıştığım, Richard, başka bir adamın bebeğine hamile olduğunu öğrendiğinde... Richard bunu öğrenmeyecek çünkü ikimiz de bunu ona söylemeyeceğiz.
Look, all I'm saying is that if richard finds out that you're walking around this hospital carrying another man's baby... richard is not going to find out because neither one of us are going to tell him.
Lütfen ona iyi bakın.
Please make the arrangements.
Hâlime bakın. Kadın dergilerindeki heriflere benzedim. Diğer herkesten vazgeçip, ömrün boyunca ona sadık kalmayı kabul ediyor musun?
I'm one of those men women read about in their magazines.'... and forsaking all others be faithful to her as long as you both shall live.
Yani, ona bir bak O çılgın bir sanatçı.
I mean, look at him. He's a crazy artist.
- Cidden mi? Evet, yardım edebilirsin. Bir dahaki sefere Sahte Bebek Kafası tişörtüyle ve burnuna ve kaşlarına takılmış halkalarla gelen olursa. ona satış yapmadan önce kartın üzerindeki isme bak!
Next time a guy comes in with, you know, a fake baby head t shirt and a bunch of rings attached to his nose and his eyebrows and he wants to buy an ankle thing, maybe you should check the name on the credit card before you sell it to him, ok?
onaylandı 118
onaylıyorum 26
ona aşığım 44
ona sor 138
ona göre 105
ona aşık mısın 59
onaylayın 22
ona güvenmiyorum 75
ona söylemelisin 22
ona sordum 39
onaylıyorum 26
ona aşığım 44
ona sor 138
ona göre 105
ona aşık mısın 59
onaylayın 22
ona güvenmiyorum 75
ona söylemelisin 22
ona sordum 39
ona iyi bak 123
ona bir baksana 17
ona da 19
ona benziyor 29
ona aşık oldum 18
ona dedim ki 73
ona söyle 131
ona de ki 62
ona baksana 29
ona dikkat edin 24
ona bir baksana 17
ona da 19
ona benziyor 29
ona aşık oldum 18
ona dedim ki 73
ona söyle 131
ona de ki 62
ona baksana 29
ona dikkat edin 24
ona bakma 38
ona sordun mu 17
ona dokunma 127
ona söylemedin mi 18
ona sorun 49
ona bir şey olmaz 33
ona söyledim 87
ona bir bak 81
ona söyleme 26
ona bak 134
ona sordun mu 17
ona dokunma 127
ona söylemedin mi 18
ona sorun 49
ona bir şey olmaz 33
ona söyledim 87
ona bir bak 81
ona söyleme 26
ona bak 134