Bana geldi перевод на английский
8,079 параллельный перевод
Rochester'da bir şey bana geldi.
Something came at me in Rochester.
Sıra bana geldi demek.
So, it's back to me, huh?
Ve sonra o hibrid bana geldi.
And then it came to me.
- Bana geldi yani, özür dilerim.
To me, sorry. Jesus came to me... with so much love.
Yaptığım uzlaşmalardan konuşma sırası bana geldi mi?
Is it my turn to talk about the compromises I make?
O bana geldi.
Well, he came to me.
Sonra bana geldi ve iç işlerine gidelim dedi. Doğrusunu yapıp, işlerini bitirmek istiyordu.
And then he came to me, wanted to go to the I.A., do the right thing, shut'em down.
Herkese iyi gelmedi mi? Bana geldi.
Doesn't everyone feel better?
Pazar günü bana geldi.
He comes to me Sunday.
- Buraya... - Bana geldi.
- Are you here for...
O bana geldi.
She came to me.
- Tatiana bir şey çalmış gibi geldi bana.
- It sounds like Tatiana stole something.
Bana mantıklı geldi.
It made sense to me.
Nehir geldi bana... ~... doğruca kollarıma. ~
♪ The river did come to me ♪ ♪ Straight into my arms ♪
Nehir geldi bana... ~... doğruca kollarıma. ~
( Intro music )
Nehir geldi bana... ~... doğruca kollarıma. ~
the river did come to me straight into my arms
Nehir geldi bana... ~... doğruca kollarıma. ~
there in the day, come to me straight into my arms
Nehir geldi bana... ~... doğruca kollarıma. ~
♪ Straight into my arms ♪
Nehir geldi bana... ~... doğruca kollarıma. ~
♪ There in the day, come to me ♪ ♪ Straight into my arms ♪
Uyarı gibi geldi bana.
Sounds like a warning.
Yeni bir arkadaş edinmek de bana iyi geldi.
It's good to have a new friend.
Bana ev bakıyoruz, onun için geldi.
He's here helping me find a place to live.
Aklıma bir fikir geldi. Bana güveniyor musun?
Swanson, this handsome spiritual cowboy may actually be right about turning to the East.
Bana da keçi inadından gına geldi.
Well, I have had just about enough of your stubborn behavior.
Bana bu evden çıkmak istiyormuş gibi geldi.
He sounded like he wanted to get out of this house. He's very smart.
Palavra gibi geldi bana Paul.
That sounds like bullshit, Paul.
Beraber büyümüşler gibi geldi bana.
I feel like they grew up together.
Bu bana kaçış planı gibi geldi.
Looks like an escape plan to me.
Birkaç ay önce parlak takım elbiseli eleman ön kapıma geldi bana "Değerli bir arazi üzerinde" oturduğumu söyledi.
A couple months ago, this dude in a sharp suit shows up at my front door, says I'm sitting on valuable land.
- Çünkü söyledikleri bana bu davanın sahtecilikten başka bir şey olmadığını yeterince kanıtlıyor gibi geldi.
- Because it's quite evident to me that he's proof that this case has been nothing more than a conspiracy to commit fraud.
- Bana gayet yumuşak geldi.
- They look easy enough to me.
Neyse, sonra Dottie geldi, bana aşık oldu, sizin hepinizi yetiştirmek istediğini söyledi.
Anyway, Dottie came along, fell for me hard, said she wanted to raise y'all.
Yani, sanırım, ama bu daha çok benim değilde, kendi hayatın hakkında konuşuyormuşsun gibi geldi bana.
I mean, I guess so, but it kind of sounds more like you're talking about your life than mine.
- Mesaj geldi baba. - Bana ne bundan?
I got a text, Dad.
Şovun ilk gününde koyu tenli bir delikanlı yanıma geldi, bana zarf uzattı ve gitti.
So the first day at the show, a dark-skinned fella comes up... and hands me an envelope and walks away.
Bir aydınlanma geldi bana.
I've had a revelation.
# Tavuğun sesi, bülbülün ötmesi gibi geldi bana.
"The rooster's croak sounded melodious to me."
- Bana iyi bir şarkı gibi geldi.
Sounds like a good song to me.
- Bana yardım etmeye geldi.
He came to help me.
Şimdi sıra bana mı geldi?
Is it my turn in the box?
Bu bana iyi geldi.
I'm cool with that.
- Bana suçu itiraf etti gibi geldi.
That sounds like an admission of guilt to me.
Torba geri geldi ve bana çarptı.
The bag came back and, uh... struck me.
Bana epey gerçek geldi.
Well, it felt pretty real.
Yaşlılar bana çok iyi geldi.
The seniors have been very good to me.
Bana gayet önemli gibi geldi.
That sounds like a really big deal.
- Bana samimi geldi.
She seemed sincere to me.
Bayan Caspi'yle genelde aynı fikirde olmayız lakin bana Filistin Devleti'nden masaya oturmaksızın bir planı desteklememizi istiyormuşsunuz gibi geldi.
I don't often see eye to eye with Ms. Caspi, but it does feel like you're asking the state of Palestine to support a plan without having a seat at the table.
- Bana daha çok parayla ilgili geldi.
- Sounds like it's more about money.
Bana da üç ay önce aynı istekle geldi.
She approached me with the same request three months ago.
Bana bir kadın olarak geldi, bir eş olarak.
She came to me as a woman, as a wife.
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldik 352
geldiğinde 28
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldik 352
geldiğinde 28
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70