Belki перевод на английский
263,199 параллельный перевод
Diğerlerinin hayatta olma şansı var. Belki yakalanmışlardır ve zombiler onlardan bilgi almaya çalışıyordur.
It's possible the rest are still alive, maybe captured, now the zombies are trying to get whatever intel they can out of them.
Belki zaman kaybı değildir.
Maybe it won't be a waste of time.
Belki duşta bana katılırsın?
Perhaps joining me in the shower?
Belki de sinyali bununla güçlendirebiliriz.
Maybe we can boost your signal with it.
Bu belki de ondan alabileceğin tek cevap.
That may be the only answer you're going to get out of him.
Belki de yukarı çıkmak için bir yol bulabiliriz.
Maybe we can find a way up.
Belki de bu bir kestirmedir.
Maybe this is a shortcut.
- Belki başka kurtulanlar da vardır.
Maybe there are other survivors.
Belki bilmiyoruz ama bunu sonsuza kadar saklayamazlar.
Maybe not, but they can't keep it hidden forever.
Belki de bu sefer işleri farklı şekilde yapmaya çalışıyorum.
Well, maybe I'm trying to do things differently this time.
Ya da belki de onda Güç olmadığından bunu yapabileceğine inanmıyorsundur?
Or maybe because she doesn't have the Force, you don't believe she can do this?
Belki bu sefer sana kıyak geçmem.
Well, maybe I won't go easy on you this time.
Bu numaralar başarılı olabilir, belki seni zaman zaman kurtarabilir fakat uzun vadede seni hayatta tutmaz.
These tricks will amount to something, maybe save you from time to time, but they won't keep you alive in the long run.
Belki önce daha fazla alıştırma yapmalıyım.
Uh, maybe I should practice more first.
Orada belki bir saat falan kaldı, sonra da 1780'e New York'a gitti.
He was there for maybe an hour, and then he jumped again to New York, 1780.
Belki de bu günlük hakkında yanılmışımdır.
But maybe I was wrong about this journal.
Belki senin hakkında da yanılmışımdır.
Maybe... maybe I was wrong about you.
Belki birçok şey hakkında yanılmışsındır.
Maybe you're wrong about a lot of things.
O zaman belki de nihayetinde hiç takım bile olmamalıydık, neden biliyor musun?
Well, then maybe we're not meant to be a team after all, and you know what?
- Belki kendini önemsemiyorsun, ama Wyatt ve Rufus'u önemsiyorsun, değil mi?
- Maybe you don't care about yourself, but you do care about Wyatt and Rufus, don't you?
Belki bana güvenliği atlatacak, ofise girmemi sağlayacak, ve bunları fark edilmeden yapacak birini bulmama yardım edebilirsin.
Maybe you can help me find someone who can evade the security, break into the offices... all that without being detected.
Belki daha az.
Maybe less.
Belki bir gün bana da öğretirsin.
Maybe you could teach it to me sometime.
Belki ortak derste falan.
Maybe at our class reunion.
Zavallı, masum ailesine korkunç şeyler yaparsın belki?
Do something terrible to his poor, innocent parents, maybe?
Ama belki de PT Westmorland'ın bu kadar uzun yaşamanı sağlayan şeyler bunlardır.
But maybe that's what makes P.T. Westmorland live so long.
Artık belki de senin için aynı sihir üzerinde çalışabiliriz.
Now perhaps... we could work the same magic on you.
Ve belki bir gün hevesli gözlerinle ineğin yönüne göz atarsın.
And perhaps one day, you'll cast your keen eyes in the direction of the cow.
Küçük parçaları belki ama hikâyenin tamamına bakılmadı.
Just little bits and pieces, but not the whole story.
"Bu belki de küresel ısınmadan kaynaklanıyordur ve bu da resifler üzerindeki ilk etkilerinden biridir."
"Well, you know, maybe this is global warming, and this is one of the early impacts on reefs."
Belki de bazı insanları etkiledim ve... "
And maybe I did influence people here and there and... "
Belki de Zack diyecek ki, "Charlie... sadece üzgün yaşlı bir adam ve... biz bunları düzeltebiliriz."
Maybe Zack will say, "Charlie... he's just a gloomy old man, and, uh... we can fix these things."
Umuyorum ki belki
Maybe, hopefully...
Sana ponpon verebiliriz belki.
Maybe we should get you some pom-poms.
Belki...
It could be some...
Belki de iki...
Or two.
Belki birkaç yetkiliye para verip bir süre cezaevinde kalmanı sağlarlar.
Maybe they'll pay off some officials to sit in prison for some time?
Belki otobüse çok binmekten sırt derileri kalınlaşmıştır.
Maybe they've developed thicker back skin from riding the bus so much.
Belki bunun gibi?
Maybe like this?
Belki de artık geri çekilmeliyiz.
I know. But maybe now it's time for us to take a step back.
Ya da belki biraz takılırız.
Hmm? Or we... we fool around.
Bir bak! Eğlenirsin, belki arkadaş bulursun.
You should check this out, have some fun, maybe make a friend.
Belki de seni doğru yolda tutmak için uğraşıyordur.
Maybe he's just trying to keep you on the straight and narrow.
Belki de vampir gibidirler, davet edilmeden giremiyorlar falan.
Maybe they're like vampires - can't come in unless they're invited.
Belki hafta sonu spaya senin yerine Amy'yi götürürüm.
You know what? Maybe I'll take Amy with me to the spa this weekend instead.
Belki de gevşediğin tek ilişki Penny ile değildir.
Maybe Penny isn't the only relationship you're phoning in.
Belki pantolonunu serbest bırakabilirsin.
Maybe unloosen your pants.
Belki o gece Chase'le çıkmıştır ve kendi ölümüne gitmiştir.
Maybe one night she tried to take chase home, and he lured her to her death.
Belki de avukatımı aramalıyım.
Maybe I should be calling my lawyer.
Belki onu, kardeşini ve 11 yaşındaki yeğenini bu yüzden öldürdün.
That must be why you killed him, killed his sister, his 11yearold nephew.
Belki randevuya çıkmalıyız.
Maybe we go on a date.
belki de 1259
belki bir gün 64
belki de öyle 45
belki daha sonra 97
belkide 50
belki sen 32
belki değil 57
belki mi 36
belki sonra 108
belki başka zaman 69
belki bir gün 64
belki de öyle 45
belki daha sonra 97
belkide 50
belki sen 32
belki değil 57
belki mi 36
belki sonra 108
belki başka zaman 69
belki biraz 51
belki de hayır 17
belki ben 27
belki bir dahaki sefere 27
belki bu 38
belki de ben 23
belki biz 32
belki o 36
belki daha az 29
belki yarın 74
belki de hayır 17
belki ben 27
belki bir dahaki sefere 27
belki bu 38
belki de ben 23
belki biz 32
belki o 36
belki daha az 29
belki yarın 74