Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ B ] / Ben onu

Ben onu перевод на английский

31,879 параллельный перевод
Bu küçük oyuncak genellikle hedefini öldürür ama ben onu sadece biraz canını yakacak şekilde ayarladım.
This, um, little toy usually leaves the subject well dead, but I've adjusted it so that you should only feel a little pain...
Ben... Ben onu ikna etmeye çalışıyordum.
I was--I was trying to convince him.
Fakat o zamandan beri hiç kimse lambayı ovmadıysa Ve ben onu bulursam... Bu beni cinin yeni efendisi yapar.
But if no one has rubbed the lamp since and I were to discover it... then that would make me the genie's new master.
Hallettim ben onu.
I've got that covered.
Ben onu minibüse götürürken bir araba alarmı ötmeye başladı.
A car alarm went off as I was leading her into the truck.
Ben onun için iyi biri olmaya ve onu sevmeye çalışan biriyim.
I'm someone who will try to be good to him... And love him.
B-Ben onu aramaya çalıştım ama telefonlar çalışmıyor düzgün.
I-I-I tried calling him, but the phones are out.
- Ben onu öldürmedim, Seung Beom!
I didn't kill her, Seung Beom!
- Yani Baek Ji Hwan ve ben onu yakalayabilelim diye?
So that Baek Ji Hwan and I could catch him?
- Hayır, ben onu aradım.
- No, I called her.
Ben onu Siren'in akıl kontrolünden uzaklaştıramadım. Ve geri dönmesine izin vermek zorunda kaldım.
I, uh... couldn't break him away from the siren's mind control, and I had to let him go back to her.
Jessica, bu Schmidt'le sahip olduğumuz ilk şey ve ben onu mahvettim.
Jessica, that is the first thing that Schmidt and I own together and I ruined it.
Korkuyor ve ben onu sakinleştirebilirim.
He is scared, and I can keep him calm.
Ben onu kastetmedim.
- Whoops. - No, that's... That is not what I meant.
Ben onu öldüreceğim ve sen de bana olan borcunu affederek ödeyeceğin Oval Ofis'e gideceksin.
Kirk will come, I'll have his head, and you'll end up in the Oval Office where you can pay off your debt to me with a full pardon.
Onu bana verirsen ben de hayatının dokuz yılını sana geri veririm.
Give it to me, and I will give you nine years of your life back. What are you talking about?
- Ben de onu almaya gidiyorum.
Yeah, I'm already on it.
Çünkü onu ben öldürdüm.
Because I killed him.
Ben mutlu olmanı istiyorum,... ve bunun ışığında bence Billy'yle işler gerçek mi bunu öğrenmeyi kendine borçlusun ve ben de kendime önümde ne varsa onu kabul etmeyi borçluyum, şey olmadığım zamanlar...
I want you to be happy, and in the spirit of that, I think that you owe it to yourself to find out if what you have with Billy is... real, and I owe it to myself to embrace whatever's next for... for me when I'm not... Yes.
Ben sana istihbaratı sağlayacaktım karşılığında onu indirdiğin zaman yanında olacaktım.
I get you the Intel, I get to be there when you take him down.
Ben... şey, evet, öyle ama onu ben öldürmedim!
I... Well, yeah, i-it did, but I didn't kill him!
Türkiye'deki bir kaynak Lars'ın Kral Süleyman'ın mezarını bulmuş olabileceğini söyledi, Ben de sürekli onu izlemeye başladım.
A source in Turkey hinted that Lars may have discovered King Solomon's tomb, so I decided to keep tabs on him.
Onu ben öldürmedim.
I didn't kill him.
Ben de onu diyorum.
That's what I'm saying.
Claire ile Emily'yle çıkma konusunda çok konşuyormuşum. Ben de onu kıskanmakla suçladım.
Says I was talking too much about dating Claire and Emily, and I accused him of being jealous.
Bak ben de Jodi'yi en az sizin kadar özlüyorum ama onu Travis değil bağımlılığı öldürdü.
Look, I miss Jodi as much as you all do, but Travis didn't kill her. Her addiction did.
Arabayla onu ezmek istiyorsun ve zırdeli ben oluyorum öyle mi?
You want to run him over with a car, but I'm the lunatic?
Onu ben veremem.
Oh, can't give you that.
Kabul ediyorum, evet, para onlarındı ama benim hesabımdaydı ben de onu almaya hakkım varmış gibi hissettim.
Granted, yes, it was theirs, but it was in my account, and I felt that I had the right to take it.
- Ben mi dedim onu?
Did I say that?
- Hayır, onu kast etmiyorum. Diyorum ki beni beynim yıkansın diye bir odaya gönderseydin, ben öyle olabilirdim.
I'm saying I would have been if you sent me in a room to be brainwashed.
Onu ben bulurum.
I'll track him down.
Evet, ben de onu seviyorum.
Yeah, me too.
Onu ben öldürmedim.
I didn't kill her.
Ben de onu merak ediyordum.
I was wondering about that.
Aklımda kaldı çünkü sürekli "Şemadan biraz daha bahsederse onu dö'Ven'ben olacağım" diye düşünüyordum.
I thought to myself, "Venn is he gonna stop talking about this diagram?"
Ben de biliyordum onu ; ben sizin için anlaşılır şekilde konuşmaya çalışıyordum.
I was just dumbing it down for you.
Ben sadece sen ne yapmak istiyorsan onu yapmak istiyorum.
I only want to do what you want to.
Neden onu daha önce görmedim ben?
Now why haven't I seen her before?
Onları öldürdü, ben de onu...
He killed them, so I killed him.
Ben James'i aldım, sen onu aldın.
I get James and you get that.
Ben de ona dedim ki "Boşver onu".
And I said... I said... " Just forget about him.
Ben, sakın onu dinleme.
Ben, don't listen to her, okay?
İşin sonunda o da düştü tabii... Ben de onu terk ettim.
Turnabout was fair play, so I... abandoned her in turn.
- Şuan dargın olduğumuzu ve sıkıntılar yaşadığımızı biliyorum ama onu seviyorum ve ben...
- And I know... we're fighting right now and we're having problems, but I love him and I have to...
Ben de onu öğrenmeye çalışıyorum.
I'm attempting to find out.
Ben de onu diyorum.
My question exactly.
Onu ben de düşünüyorum.
I also think of him.
Ben de onu içeri götürdüm ve Melanie de oradaydı.
So I bring it over to her place and Melanie's there.
Onu ben de biliyorum.
Yeah, tell me about it.
Ben de onu seviyorum.
Well, I like her, too.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]