Ben varım перевод на английский
11,490 параллельный перевод
Carol yanında ben varım.
Carol, I'm right here.
Ben varım.
Okay, cool.
Keanu Reeves ben varım diyor.
Keanu Reeves says he's in.
Aslında bakarsan Long'un peşine düşen sadece ben varım.
I mean... I... I'm the only one on this.
Ben varım.
I'm in.
Sadece ben varım.
It's just me.
Bütün internet sitelerinde ben varım.
I'm on every website.
Sen ne yaparsan ben varım.
And I'm okay with whatever you have.
Ben varım ve bu sefer alnımın akıyla çıkacağım.
I'm in and I'm gonna do it right this time.
- Burada da ben varım!
I'm in here!
O çocuğu orada öylece bırakamam. Ben varım.
Make sure you see it first.
Boş versene, ben varım.
Either way, I'm in.
Eğer isterseniz geri gelebilir, ama ben, söylemek lazım Biz bizim adam var gibi görünüyor.
You can come back if you want, but I got to say, it looks like we got our guy.
Ben ne de olsa bir mühendisim. Yanıldığınız bir şey var.
I'm an engineer, after all... there's one thing you're wrong about.
NYPD'nin hala Ramos'u arayan bir özel ekibi var. Ben onlarla çalışalım derim.
The NYPD still has a task force that's looking for Ramos, so I say we link up with them.
Nick, H.W.'nin kendi safhında Grimm'lere ihtiyacı var....... ve onlar için tek savaşan ben değilim.
Nick, HW needs Grimms on their side, and I'm not the only one fighting for them.
Çünkü benim de bir kardeşim var ve ben ilk iş gününde onu tuvalet kağıdıyla mumlayamadım.
'Cause I have a little brother, and I never toilet paper-mummied him on his first day on the job.
Ben.. sadece ben sadece kafamı toplamaya ihtiyacım var.
I-i-i just - - i just need to clear my head.
Evet, ben de Dan Rather, sana söyleyeceklerim var...
Yeah, and I'm Dan Rather, and I got news for you... Nobody wants you here!
Ben dünyaca ünlü bir davranış bilimciyim. 178 IQ'm var.
I'm a world-renowned behaviorist. I have a 178 IQ.
Cehennemde bir kafes var ve içinde Lucifer'i tutuyorlar. Ben onun içindeydin ve sanırım tanrı oraya geri dönmemi istiyor.
There's this cage in hell, and it's where they keep Lucifer, and I've been in it, and I think God wants me to go back.
Kendime ihtiyacım var. Benim için "ben" olmanı istiyorum.
I need a me, and I believe that you can be a me for me.
Benim için "ben" olmana ihtiyacım var.
I need you to be my me.
Ben de evlatlığım, hayır bunu konuşmayacağız ama evet bu konuda kişisel duygularım var ve bu fikir Wes'in zırvası olmasa duygularımı ayrı tutmayı düşünebilirim.
I'm adopted, and no we're no talking about it, but yes, it means I have personal feelings about this issue, which I would consider putting aside if I didn't know that this was just Wes and his crazy.
Çünkü sen varsan, ben de varım.
Because I'm up for it if you are.
Ben bu yüzden varım.
That's why I'm here.
Onun gözlüğü var ve ben de çok bilmişim.
He has glasses and I'm a know-it-all ;
Genç kız sende parıltı var Ben sadece heyecanlı bir gencim
Young lady you've got the glow - BLING BLING! I'm just a nervous young man
Ve bunlardan her yerimde var. Ama ben bunların ne anlama geldiğini ya da bunlar yüzünden neler olduğunu bilmiyorum.
And I'm covered in these, but I have no control over what they mean or what happens because of them.
Lawrence, ben FBI'danım ve elimde çok sinir bir durum var.
Lawrence, I'm with the FBI, and I've got kind of a sucky situation on my hands.
Ben Federal Araştırma Bürosunda özel bir ajanım. Ve bağlılık yeminim var.
I'm a special agent with the Federal Bureau of Investigation, and I am bound by oaths.
Bildiğim üç tane dövmesi var. Ben küçük bir tane yaptırınca mı çıldırıyor?
She has three tattoos that I know of, and she goes nuclear when I get one little one.
Ben bunu yapamıyorum çünkü üç çocuğum var. O yüzden çeneni kapayıp odamdan çıkar mısın lütfen?
I don't get to do that because I have three kids, so, please, shut up and get out of my room!
- Ben varım.
I'm in.
Ben burada sana istediğini elde etmene yardım etmek için varım.
So, Madison, I'm here to help you get what you want.
Çok şanslıyım ama şu da var ki Beth'le ben de kusursuz değiliz.
I am pretty lucky. But for what it's worth, Beth and I are not perfect.
Ben de "Ne zaman?" diyecektim ve sen de "Asla gibi bir seçenek var mı?" diyecektin.
And I would say, "like when?" And then you would say, "is never an option?"
Ben de "Çok kötüsün Jay Pritchett!" diyecektim... ve sen de "Kendimi affettirmemin bir yolu var mı Gloria?" diyecektin.
And I would say, "that's so mean, Jay Pritchett!" And then you would say, "is there a way that I can make it up to you, Gloria?"
- Sen varsan ben de varım kardeşim.
I'm in if you're in, brother.
Ben de varım.
Got it.
Bayan Clark, şu an elinizde ben varım, o yüzden çekilin de işimi yapayım! - Malaya, sakin ol. - Yardım edeceğinizi söylemiştiniz.
You were dead.
Ben de varım.
- [beeping, flatlining] - ♪ He lives in you ♪
Ben burada arkadaşım Jasper var.
I've got your friend Jasper here.
Ben kim tarafından tam olarak emin değilim, ve ben nedenini bilmiyorum, ama ben onu geri almak için bir plan var.
I'm not exactly sure by who, and I don't know why, but I think I have a plan to get him back.
Eh, ben bir dakika ihtiyacım var.
Well, I need a minute.
- Ben de varım.
I want in.
Sen bunları Phil'e götür. Ben başka var mı bir bakayım.
Take these to Phil, I'll keep looking for more.
Tabii ki oradayım çünkü bu bir paralel evrense o halde başka bir ben ve biz var.
I am.
Bu akşam polis gelip, hatırladığım bir şey var mı diye sordu. Ben de olmadığını söyledim.
Tonight the cops come and they asked me if I remembered anything and I told them no.
Sadece ben de değil, Milo'yla var olan tüm versiyonlarımız.
And not just me, but every version of me and Milo in existence.
Yukarısında ufak bir araba yolu var. Şuradaki birkaç aracı görüyorsunuz. Ben de "Orayı aramalıyım" diye düşündüm.
So up on the top, there's a little car path and you can see there's some vehicles here and I thought, " I have to search up there.