Bir hiç перевод на английский
85,641 параллельный перевод
Çünkü dünya ona durmadan bir hiç olduğunu ve hiçbir şeye sahip olamayacağını hatırlatmasına rağmen...
Because despite the world reminding her every day of her life that she's undeserving of being given anything by it, that she was unworthy of what little she'd managed to take from it... despite all of that,
Sen de hiçbir yer adasında bir hiç kimse olacaksın.
And you'll just go back to being a nobody from nowhere island.
Ama refahınız ve sıhhatinizle değil, servetinizle ilgilenen bir adam tarafından şiddet dolu, çirkin bir ortamda büyümek, hiç yoktan iyi değildir.
But being raised in a violent and sinister environment by a man more interested in one's fortune than comfort and well-being is not better than nothing.
Kısacası ya ben gelmiş geçmiş en şanslı korsanım. Ya da diğerlerine hiç benzemeyen bir korsanım.
So, either I'm the single luckiest pirate in all creation or I'm of a different sort to the rest of them.
Şurası bir gerçek ki sonuçta bu hikayenin etkisi hiç hafife alınamaz.
But what is undeniably true... is how undeniably effective that story has been in achieving a result.
Sizin kale gibi korunan gök sarayiniza uğradim çünkü bir hediye birakmak istedim, hiç olmamasindansa geç olsun.
Look, I was passing by your fortified sky palace because I want to drop off a gift, a better-late-than-never wedding present.
Sizin kale gibi korunan gök sarayınıza uğradım çünkü bir hediye bırakmak istedim, hiç olmamasındansa geç olsun.
Look, I was passing by your fortified sky palace because I want to drop off a gift, a better-late-than-never wedding present.
Yemin ederim, Tanrı şahidim olsun ki bir daha hiç kimse size ve ailenize zarar vermeyecek.
And I swear to you, as God is my witness... no one will ever harm you or your family ever again.
Hiç bir fikrim yok.
I have no idea.
- Hiç bir sorun yok. Sadece bu sabah pek iyi değilim.
Just not in the mood this morning.
Sekiz yıldır buradayım, daha önce hiç böyle bir olay yaşamadık.
In 1959, nobody died. - In 1960, nobody died.
Onu bir daha hiç kimse görmemiş.
Nobody saw him again.
Kurbanlarla hiç bir bağlantı yok mu?
Anything to connect the victims?
Kafana bir sandalye ayağı yedin mi hiç?
Hey, you ever been whacked in the head full force with a chair leg?
Ve hiç takım giymedim, büyük bir şirkette çalışmadım.
And I never wore suits or worked for a big corporation.
Kusura bakmayın beyler, hiç bir şey göremiyorum.
- I'm sorry, guys, I can't see.
Üzgünüm dostum hiç bir fikrim yok.
Sorry, buddy. I have no idea. Sorry.
Düşün bir, bu kadar yıldır seninle hiç bu şekilde konuştum mu?
Think about it. Did I ever talk to you like that in all these years?
Efendim, hiç tecavüzden ya da... cinayetten dolayı kör bir adamı tutukladınız mı?
Sir, have you ever arrested a blind man under charges of rape or murder?
Sana bir bok anlattığımda beni hiç dinlemiyorsun!
You never listen to me when I tell you to do shit.
Hiç beklemediğin bir anda ensende belireceğim.
I'm coming for you when you least expect it.
Hiç beklemediğin bir anda ensende belireceğim.
Mm.
Tiyatro oyuncusu olmayı her şeyden çok istedim ama hiç seçilmedim. Babam sürekli kimsenin seçmeyeceğini ve başka bir iş bakmam gerektiğini söyledi.
I wanted to be a stage actor more than anything, but I never got cast, and my dad kept telling me that no one was going to cast me and I needed another job.
Bu ne demek hiç bir fikrim yok.
I have no idea what that means.
Arabanı bir binadan aşağı sürmüş müydün hiç?
Have you ever run your car off a building before?
Aklı başında bir insanın hiç şansı yok.
A sane person doesn't stand a chance.
Yabani bir hayvan olduğu için hiç bulaşmasak mı?
Hey, that's a wild animal. How about we leave him alone?
Daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştım.
I've never done anything like that before.
Yani, zaten hiç iyi bir şey değil, ama şimdi daha da kötü oldu.
I mean, no timing would be good, but this is godawful.
Mr. Costley'yi değerlendirirken, Metropolitan Kolluk Kuvveti'ndeki bölüm müdürüne akli durumunu bildirmek için bir endişe içinde oldunuz mu hiç?
During the time you were assessing Mr Costley, did you ever feel sufficient concern about his mental stability to raise the issue with his line manager in the Metropolitan Police Force?
Dr Carmichael, şimdi tartışmamız gereken sizi buraya getiren olaylar, kendinizi hiç hayal etmediğiniz bir pozisyonda bulmanız.
Dr Carmichael, we now have to discuss the events that have led, indirectly, to you being here, in a position you never would have imagined yourself to be in.
Bir doktor olarak silahları hiç sevmedim.
As a doctor, I've never liked guns.
Senin gibi bir pislik, salınma belgelerini nasıl alabildi aklım hiç almayacak.
How a cesspool like you gets his walking papers I'll never know.
Bir Tanrı'nın oğlu olduğunu düşünmek gibi bir şey, hiç tanışamadığı ve burada olmayan bir Tanrı.
It's like someone thinking he was born to a god, a god he's never met... and who isn't here.
Hayatında daha önce hiç görmemiş adama bir lütuf gösterirsem belki minnettar olur da bize iyiliği dokunur dedim.
I figured if I showed grace to a man who'd never seen it before in his life, maybe he'd be grateful, do something for us.
Paramın nerede olduğunu söyle bir daha hiç görüşmeyelim.
Tell me where my money is, and you'll never see me again.
Genç bir kızken etrafımda çok fazla ceset olacağını hiç düşünmezdim.
As a young girl, I never would have expected I'd be surrounded by so many dead bodies.
Evet ama son bir buçuk yıldır hiç tweet atmadım.
I do, I haven't tweeted in the last year and a half.
Hope onlarsız daha iyi olabilir diye durup bir düşündün mü hiç?
Did you ever stop to think, Hope might be better off without'em?
Ve işte o gün, daha önce söylediğini hiç duymadığım bir şey söyledin.
And on that day you said a word that I've never heard you say.
Bir yabancı senin kurallarını sorgulayacak kadar hadsiz davrandı ve fikir danışacağın hiç kimsen yok.
An outsider has the gall to question your rule and you have no one to offer counsel.
- Hiç durgun bir anınız olmaz mı?
Never a dull moment, huh?
Hiç değilse ailenin bir erkeği sana güzel şeyler alsın öyle değil mi?
I figure at least one man in this family ought to buy you nice things now and again.
Bu insanları bir daha hiç görmemek için gerçekten iyileşmen gerek.
You really need to get better so you never have to see those people ever again.
Bunun içine koydum ki hiç kimse bir şey sormasın.
I put it in there so nobody would ask questions.
Sigara büyük bir etken fakat iyi haber şu ki, çoğu insan sigarayı bıraktı ya da hiç içmedi.
Smoking is big, but, the good news is that most people have quit or never did smoke.
Bir civcivi 21 gün boyunca dışarıdan hiç enerji almadan koşturarak üretilir.
It is made to run a baby chicken for 21 days with no outside energy.
En çok süt içen çocukların hiç bir koruması olmadığı görüldü.
And the kids who drink the most milk have zero protection.
Daha önce hiç almadığınız bir kokusu var.
Smell like something that you have never smelled before.
Yemekle ilgili bir görüşün, katıksız zırvanın bir hükumet programı olduğunu hiç düşünemezsiniz.
You would just never think that this just pure garbage from a food standpoint, is coming from a federally-funded program.
Düşük yağlı bitki temelli diyet yapanlar kalp hastalıklarını tersine çevirebiliyor ve bunun anlamı hiç düşünmedikleri bir şekilde plakaların gitmeye başladığını görürler.
People who adopt low fat plant-based diets can actually reverse their heart disease, and that literally means watching the plaque start to go away, something they didn't think could happen.
bir hiçsin 22
hicks 64
hiçbir şey 4260
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbirşey 492
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey yoktu 36
hicks 64
hiçbir şey 4260
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbirşey 492
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey yoktu 36
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye 82
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir şey söyleme 96
hiçbiri 122
hiçbir şeyin yok 23
hiçbir şey hissetmiyorum 56
hiçbir şeyim yok 92
hiçbir şey bilmiyorum 160
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye 82
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir şey söyleme 96
hiçbiri 122
hiçbir şeyin yok 23
hiçbir şey hissetmiyorum 56
hiçbir şeyim yok 92
hiçbir şey bilmiyorum 160